Toplumsal davranışlar toplumu oluşturan üyelerin davranışlarıyla biçimlenir. Toplumun her üyesinin veya her kesiminin davranışı farklıdır. Bunların toplamı toplumun davranışını belirler. Bu kesimlerin davranışlarının incelenmesi toplumun davranışları hakkında fikir verecektir.

Toplumumuzun yaş ortalaması 29 civarındadır, bu yönüyle gençlerden oluşan bir toplumuz. Bu nedenle toplumsal davranışları incelerken, önce gençlerin davranışları ve bunların ruhsal-toplumsal yönleri gözden geçirilecektir.

Gençler toplumun en dinamik, değişmeye en açık, en cesur, en gözü kara, en fevri, en aceleci, en duygusal, bağlılık duygusu en yüksek kesimidir. Bunlara katılır veya katılmayabilirsiniz. Çünkü bunlar daha çok gözlemlere, izlenimlere dayanmaktadır. Kaldı ki, bunlar genellemelerdir ve her gencin bu özelliklerin tümünü taşıması da gerekmez.

Gençler yaşamın en fırtınalı dönemini yaşamaktadır. Yaşadıkları bedensel değişiklikler, anne-babanın yaşamını yönlendirmeye çalışması, öğretmenlerin ve diğer büyüklerin baskıları, ders sorumlulukları, arkadaş ilişkileri, toplumsal ve kültürel değer yargıları, teknolojik gelişmeler, çevre koşulları, günlük yaşamdaki stresli olaylar dört bir yandan gençleri kuşatmıştır.

Bir yandan da kendilerini bulmaya, kendilerine güvenmeye, kendilerini kanıtlamaya, toplumda bir yer edinmeye çalışırlar. Anlaşılmak, güvenilmek, değer verilmek isterler. Bunları başarmak pek de kolay değildir.

Gençler yenilikçidir. Değişmeye, toplumun değerlerini değiştirmeye isteklidirler; buna güçlerinin yeteceğine inanırlar. Bu nedenle de sıklıkla anne-babalarıyla, öğretmenleriyle, toplumla çatışırlar; farklı düşünceler öne sürerler. Gençlerin bu özellikleri kullanılmaları yönünden zayıflıklarını oluşturur.

Gençlerin cesur ve gözü kara olması, acelecilikleri eski yıllarda onların farklı yönlere çekilmesi için kullanılmalarına yol açmıştı. Bundan 35 yıl önceki olaylar bunları doğrular niteliktedir. Bununla birlikte, gençler toplumun en dinamik, en hareketli kesimidir.

Gençler anne-babalarına ve otoriteyi temsil eden kişilere başkaldırmakla kalmaz, topluma da başkaldırır, kültürel değerlere de. Bu başkaldırı tamamen iyi amaçlar için, daha yaşanır bir dünya kurmak içindir. Bunun dünyadaki en iyi örneği 1968 gençlik hareketidir.

Gençler inandıkları bir düşünceye, kişiye sonuna kadar bağlı kalır. Bu bağlılık (sadakat) duygusu gençlerin en önemli özelliklerindendir. Sözlerini kesinlikle tutarlar, haksızlığa karşı çıkarlar, kimseye ihanet etmezler, bu özelliklerinden dolayı gurur duyarlar. Bu özelliklerini en çok arkadaş ilişkilerinde gösterirler.

Günümüzde gençlerimizin durumu nedir? Toplumuzda da gençlerin genel özellikleri yaşanmaktadır: Bedensel değişiklikler, kuşak çatışması, toplumsal değerlere başkaldırı, hareketlilik, gözü karalık gibi. Eski dönemlerden farklı olarak günümüzün gençleri yoğun bir teknoloji ve iletişim bombardımanı altındadır.

Toplumsal değişimin gençlere yansıması kültürel değerlerin aşınmasına neden olmuştur. Aile bağları zayıflamış, sanal ortam gerçeklerin yerini almış, kişilerarası ilişkiler zayıflamış, gençler genel olarak yalnızlaşmıştır. Gençlerin dünyasındaki en önemli değerler cep telefonu, bilgisayar, internet, televizyon olmuştur. Bazı varlıklı ailelerin gençleri maddi olarak her yönden doyuma ulaştığı için, bir doyumsuzluk noktasına gelmiş, doyumsuzluk ailedeki ve toplumdaki değişmelerle birleşince olumsuz davranışlara neden olmuştur.

Günümüzde yalnızlık, mutsuzluk, amaçsızlık, depresyon, madde kullanma davranışının artması bunların olumsuz sonuçlarıdır. Üniversite öğrencileri bile genel kültür, kendini geliştirme açısından çok zayıftır. Ders dışı kitap okuma çok azdır, öyle ki, bir Japon bir yılda bizden 25 kat daha çok kitap okumaktadır.

Her gencin bu olumsuzlukları yaşadığını söylemek doğru olmaz. Bazı gençler de sanal ortamı gerçek dünyayla karıştırmakta ve bocalamaktadır. Bazı gençler tüm bu olumsuzluklara karşın, uyum sağlamaya, dengeli davranmaya,ayakta durmaya, kendini geliştirmeye, topluma yararlı iyi bire insan olmaya çalışmaktadır.

Toplumun varlığını sürdürmesi, kültürel değerlerin yaşaması, daha iyi bir gelecek sağlanması için gençlere güvenmek ve umudumuzu yitirmemek zorundayız. Bunun için gençleri nereye ve niçin gittiğinin, büyüklerin ne yaptığının ve ne yapması gerektiğinin farkında olmak zorundayız.

Umudumuzu yitirirsek, geleceğimizide yitiririz.

Prof. Dr. Orhan Doğan
e-psikiyatri.