Sayfa 1/2 12 SonSon
17 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Sosyal Fobi - Alkol & Madde Kullanımı

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sosyal Fobi - Alkol & Madde Kullanımı

    Sosyal Fobi tedavi edilmediğinde ergenlik çağından itibaren alkol alışkanlığına da neden olabilir. Kişiler alkol almadan sosyal ortamlara girememeye başlayabilir ve iletişim kurmakta zorlanabilirler. Alkol tüketimi, kişiyi geçici olarak rahatlatır. Başlangıçta rahatlatan alkol ya da madde kullanımı yavaş yavaş gerçek yüzünü gösterir ve sonunda durdurulamayan "alkol ya da madde bağımlılığı" olgusu ortaya çıkar.
    Alkol ve madde bağımlılığı bir ihtiyacın sonucu olarak gelişebilir. Bu ihtiyaç da kullanan bireyin kişiliği ile bağlantılıdır. Bağımlı olan kişi süreklilik kazanan kaygı ve sıkıntılarından kurtulmak için söz konusu maddelere sığınır. Herhangi bir maddeye bağımlı olan kişiler genellikle özgüvenleri zayıf ve kaygılı insanlardır. Sıkıntılarla mücadele etmektense kendilerini uyuşturarak sıkıntı veren olaydan uzaklaşmayı tercih ederler. Böylece beyinlerinde sanal bir rahatlık oluşur. Bu geçici rahatlık zamanla süreklilik kazanacak bir rahatsızlığa dönüşür. Kişi kendini bu maddeler eşliğinde topluma kabul ettirmeye çalışırken aslında kendini toplumdan uzaklaştırır. Alkol veya madde bağımlısı olan kişi bu maddelerden yoksun yaşayamaz duruma gelir. Kendisini rahatlatmak maksadıyla kullanmaya başladığı maddelerin tutsağı olur.

    Kaynak :sosyal fobi .com

  2. #2
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart sosyal fobi belirtileri

    Sosyal Fobi

    Sosyal fobisi olanlar genelde aşağıdaki durumlarda sosyal fobi belirtilerini yoğun olarak yaşarlar:

    • Topluluk önünde konuşmak.

    • Bir işle uğraşırken seyredilmek.

    • Başkalarının önünde yemek yemek-içmek.

    • Otorite konumundaki kişilerle temas etmek.

    • Misafir kabul etmek.

    • Başkaları ile tartışmak.

    • Toplulukta telefonla konuşmak.

    • Tanımadığı kişilerin gözlerinin içine bakmak.

    • Ilgi odağı olmak.

    • Başkalarının önünde yazı yazmak.



    Bu durumlardan birine maruz kalan Sosyal Fobisi olanlar şu belirtileri göstermektedir:

    Çarpıntı

    Titreme

    Terleme

    Kaslarda gerginlik

    Midede rahatsızlık hissi

    Göğüste sıkıntı hissi

    Sıcak yada soğuk basması

    Başta ağırlık hissi-baş ağrısı

  3. #3
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobiklerin özellikleri

    Sosyal Fobiklerin özellikleri şöyle sıralandırılabilir:

    Yanlız yaşama oranları yüksektir.
    Eğitim seviyeleri düşüktür. Özellikle çok erken başlangıçlılarda okul fobisi gibi olur ve başarı düşük olduğu için eğitimlerini sürdüremezler.

    Genlellikle ekonomik açıdan bağımlıdırlar yada fobileri dolayısıyla gerçek performanslarını gösteremedikleri için hakettikleri başarıyı gösteremez ve ekonomik anlamda olmaları gereken yerin çok altında yer alırlar.

    Başka psikiyatrik problemleri vardır.

    Sosyal açıdan toplumdan yalıtılmış bir durumdadırlar.

    Zaman zaman yaşadıkları sıkıntılar intiharı düşündürebilir.

  4. #4
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobi Başlama Yaşı

    Sosyal Fobi Başlama Yaşı
    Sosyal fobinin başlama yaşının erken olması ciddi sorunlar doğurur. Okul başarısı etkilenir. Bazıları okulu bırakmak zorunda kalır. Sosyal fobinin başlama yaşının erken olması yine bir çok psikiyatrik rahatsızlığın ortaya çıkmasına da yol açabilir. Bunların içinde en önemlisi depresyon, alkol bağımlılığı ve ilaç bağımlılığıdır.

    Özellikle batılı ülkelerde yapılan çalışmalarda sosyal fobide alkol kullanımı normal toplum bireylerine oranla 2,5 kat daha yüksek bulunmuştur. Bu da alkolün superegoyu baskılaması daha rahat davranmayı sağlaması ile açıklanabilir ki bu durumda zamanla alkol bağımlılığı riskini artırmaktadır. Alkolikler arasında yapılan bir çalışmada sosyal fobi görülme sıklığının normale oranla 9 kat fazla olduğu tespit edilmiştir.

    İntihar düşünceleri ve girişimleri sosyal fobide yaşanan sıkıntıya bağlı olarak sık görülmekle birlikte sosyal fobiye başka psikiyatrik rahatsızlıklar ilave olduğunda daha da artmaktadır. Dolayısıyla sosyal fobi bir an önce tanınmalı ve tedavi edilmelidir. Sosyal fobisi olanlar genel nüfusa oranla şu farkları gösterirler.

  5. #5
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobi ve Kaygı Oluşturan Durumlar

    Sosyal Fobi ve Kaygı Oluşturan Durumlar


    Sosyal Fobi ve Kaygı Oluşturan Durumlar
    Sosyal fobide kaygı,öncelikli olarak görülen durumlardan biridir. Sosyal fobide kaygı oluşturan durumlar iki ana gruba ayrılabilir. Bunlardan ilki sosyal etkileşim gerektiren durumlar, ikincisi ise sosyal performans gerektiren durumlardır.

    Sosyal etkileşim gerektiren durumları Sohbete katılma (özellikle de karşı cinsle )otorite olan kişilerle ilişkiler, parti ve eğlence gibi sosyal faaliyetlere katılım,başkalarının önünde yeme ,içme ,yazma,yardım isteme, yer veya adres sorma, yeni birileri ile tanışma, göz kontağı gerektiren durumlar, hakkını savunmayı gerektiren durumlar olarak sıralayabiliriz.

    Sosyal performans gerektiren durumlara bir topluluk önünde konuşma, konferans verme, sorulara cevap verme,bir enstrüman çalma spor yapma, genel tuvaletlerde başkalarının olduğu bir anda ihtiyacını giderme örnek olarak verilebilir.

    Sosyal Fobiyle Sosyal Heyecan Arasındaki Farklar Nelerdir?


    Ülkemizde sosyal fobi olmasa da topluluğa girme, toplulukta konuşma, özgürce davranabilme konularında çekingenlik oldukça sık görülen bir durumdur. Bunların büyük bir kısmı klinik düzeyde bir rahatsızlık olarak ele alınmayabilir. İnsanların bir iş yaparken, herhangi bir davranışta bulunurken, özelliklede birilerinin önünde kendilerini ortaya koymaya çalışırken belli bir heyecan duymaları olağan bir durumdur. Hatta böylesi bir heyecanın ilişkileri motive edici hazırlayıcı etkisi olduğundan, insanın daha iyiyi yapabilme isteğini arttırdığından söz edilebilir.

    Bir dereceye kadar sosyal ortamlardan çekinme doğal kabul edilmelidir. Çekingenlik ya da utangaçlık da kişiye ciddi bir yük korku getirmiyorsa problem olarak yer almaz.Temelinde başkaları tarafından gülünç bulunma, aşağılanma korkusu ile beslenen ve sonrasında izolasyona kadar götürebilecek olan sosyal fobiyi normal ve sağlıklı olduğunu düşündüğümüz sosyal heyecan ile karıştırmamak gerekir.

    Sosyal heyecanı sosyal fobiden ayıran en önemli özellik, bireyin topluluk önünde bir şeyler yapmaya devam ettikçe bu konuda deneyim kazandıkça sosyal heyecan azalırken, fobik durumlarda deneyim kazanmanın heyecan üzerinde etkili olmaması aksine kişilerin bu durumdan şiddetle kaçmaya çalışmalarıdır. Bu kaçınmanın da kişinin olağan günlük işlerini,mesleki ya da eğitimle ilgili işlevselliğini, toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozmalıdır ya da kişi fobisi olacağına ilişkin belirgin bir sıkıntı duymalıdır.

  6. #6
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobinin Tedavisi

    Sosyal Fobi Tedavisi



    Sosyal fobi iyi tanımlanmış bir durumdur ve tedaviye iyi yanıt verir. Sosyal fobi fobik kaçınma sosyal ortamlarda duyulan anksiyeteden (sıkıntı) kaynaklanır.
    İlaçla kişinin sosyal ortamlardan duyduğu sıkıntı azalır. Genel sosyal fobide ilaç uygulamaları ile başkaları tarafından reddedilme yada eleştiriye
    maruz bırakılmaya duyulan aşırı hassasiyet azalır.İlaç tedavisi bağımlılığa yol açmaz. (Doktor kontrolünde olduğu müddetçe.)
    İlaç tedavisinde genellikle depresyonda da kullanılan antidepressanlar kullanılır. En az 6 aylık tedavi önerilir. Ancak bu devrede ilaç kesildiğinde kendiliğinden nüksler görülebilir.Daha uzun süreli kullanım önerilir.


    Hastaların en sık yaptığı yanlış:
    Sıkıntılar hafiflediğinde ilaç kullanımını aksatmalarıdır. Bu yüzden hastalık belirtileri tekrar ortaya çıktığı için hastalık müzmin (kornik) bir hal almaktadır ve kişinin tedavi olamayacağı gibi yanlış bir kanıya saplamasına neden olmaktadır.

    Sosyal fobide psikoterapi uygulamanın gerekçesi hastaların negatif yoldaki inançları ile (sosyal ortamlarda başarısızlığın kaçınılmaz olduğu gibi ) yüzleşmelerini sağlamaktır.

    Sosyal fobinin temelinde bu tür inanların yer aldığı düşünülmektedir.

    Hipnozda sosyal fobide psikoterapiye yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadrı. Hastanın sosyal ortamlara uyumu için ve sıkıntı duygusunu yenmesi için oldukça yararlı bir yöntemdir.

    Soyal fobi erken başlangıçlı kronik gizli bir hastalıktır.

    Tedaviye iyi yanıt verir. İyi tedavi hastanın durumuyla başetmek için zararlı stratejiler geliştirmesini ve depresyon ve alkolizm gibi ek rahartsızlıkların ortaya çıkmasını engeller.

    İlaç tedavisi belli bir süre devam etmesi gerekir. İlk ay belirgin bir yanıtın alınamayabilecei hatırdan çıkarılmamalıdır.Tek başına yada iilaçla birlikte yapılan psikoterapi sosyal fobide oldukça faydalı neticeler verir.

  7. #7
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobide Olumlu ve Yapıcı Düşüncenin Önemi

    Sosyal Fobide Olumlu ve Yapıcı Düşüncenin Önemi

    Beynimizin çalışması bir bilgisayar gibidir. Bilgisayarın çalışmasını ve çeşitli fonksiyonları yürütmesini sağlayan ona yüklenen yazılımlar ya da programlardır. İşte, insan beyni de böyledir. Ona "kötü olacak" programını yüklediyseniz, beyniniz davranışlarınızı bu programa göre ayarlayacaktır. Yüklediğiniz program "her şey güzel olacak" programı ise beyniniz başarmanız için sizinle işbirliği yapmaya başlayacaktır. Durmaksızın çalışan beyin, yeryüzünün en gelişmiş bilgisayarının bile ulaşamadığı bir kapasiteyle yüz milyonlarca bilgi birimini değerlendirir. Sınırları halen tam olarak çözülemeyen insan beyni ile ilgili yakın zamanda edinilen şöyle bir bilgiden bahsedelim: Nörofizyologlara göre beyin attığımız her adımı yarım saniye önce kararlaştırıyor. Ama unutmayalım ki beyni çözen de insandır. Biz de beynimizin alıp uygulayacağı kararları yönlendirebiliriz. Yani, beynimizi kendi istediğimiz ölçüde çalıştırabilir, düşüncelerimizi ayarlayabilir ve bazı faaliyetleri yönlendirebiliriz. Tüm bunları -bir ölçüde de olsa- yapabilmenin yolu doğru bilgi ve düzenli çalışmadır.
    Beyin ve insan faaliyetleri üzerine yapılan pek çok araştırma vardır. Dr. Martin Sealment’ın yaptığı araştırmalar, iyimserliğin ve pozitif düşüncenin okulda, sporda, iş hayatında ve insan ilişkilerindeki başarıda çok etkin rol oynadığını ortaya koymuştur. Bir çok şeyin sırrı “olumlu düşünce”dedir. Olumlu düşünen insanlar genel olarak IQ seviyelerinin üst sınırına kadar ulaşmakta, kötümser olan insanlara göre daha sağlıklı bir yaşam sürmektedirler. Beyin aynı zamanda vücuttaki kimyasal dengeleri sağlayan merkez de olduğu için olumsuz düşünceler vücudumuz için gerekli kimyasalların üretimini sekteye uğratır. Ayrıca, araştırmalar iyimser insanların kötümser insanlara göre daha fazla yaşadığını da göstermektedir.

    Yeryüzünde yaşayan her bireyin düşünce içeriği ve yapısı birbirinden farklıdır. Bazen insanların düşünceleri birbirine bir parça yaklaşır, biri diğerini andırır ama çoğunlukla kişiler arasında düşünce boyutunda birtakım çatışmalar olur. Buna karşın olumlu ve yapıcı düşünen insanlar bulundukları çevreye farklı bir tat verirler. Bunu fark eden diğerleri daima o tadı yayan kişilerin etrafında toplanırlar. Pek çoğumuz böyle ilgi toplayan kişilere şahit olmuşuzdur.

    Eğer insan kendisinin farkındaysa kişiler arası iletişimde ne derece etkili ve uyumlu olduğunu fark edebiliyorsa bu farkındalığı olumlu yönde kullanabilir. Fakat bazı insanlar olumlu, yapıcı ve yaratıcı düşünceye sahip olsalar bile bu özelliklerini açığa çıkaramayabilir. Bunu kullanabilmek insanın insana açık olmasına, açık düşünebilme yeteneğine sahip olmasına bağlıdır. Kimi insanlar duygu ve düşüncelerini dizelere yansıtır, kimi ise kendi içinde; kendisinden başka kimsenin giremediği yüreğinde saklar. Birçok sosyal fobik kendi dizelerini yüreğine yazarken, ya kısmen çevreden uzaklaşır ya da kendisini tamamen kapatır. Evinden çıkmak istemez, yeniliklere başlamada zorluk yaşar; yani adaptasyon güçlüğü çeker. İlklerde zorlanma daima kişinin bir sonraki adımda yaşayacağı endişeyi arttırır, olumlu tepkiler yerine olumsuz ve sıkıntıyı daha da çoğaltan tepkileri ortaya çıkarır.

  8. #8
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal fobi ile mücadele

    Sosyal fobi ile mücadele

    Sosyal fobisi olan kişiler hata yapma, gülünç duruma düşme ya da kendilerine yakışmayacaklarını düşündükleri davranışları yapma korkusu içindedir. Sosyal fobi ile mücadeleden, faaliyetlerde arka plana itilmiş olmaktan, dostça olmayan bir şekilde kendilerine davranılmasından, aptalca görünmekten, kontrolü kaybetmekten, panik yaşamaktan, ne söyleyeceğini bilememekten ve bir de bunlara eşlik eden birçok fiziki belirtileri yaşamaktan korkmaktadır.Bu fiziki belirtileri; ellerde terleme ve titreme, yüz kızarması, ses kısılması ve titremesi, kaslarda gerginlik, çarpıntı ve göğüste sıkışma hissi, sıcak ve soğuk basmaları, mide rahatsızlıkları, baş ağrısı olarak sıralayabiliriz.

    Çocuklarda sosyal fobi
    Çocuklarda sosyal fobi sıklıkla okul fobisi, sınav korkusu veya başka çocuklar tarafından gülünç bulunma duygusu olarak kendini gösterir. Okul fobisi olan çocuklarla yapılmış çalışmalarda, bu çocukların % 40’ında sosyal fobiye rastlanmıştır. Sosyal fobi yaşayan çocuklarda, performansının değerlendirme korkusu yüksekse; sınavları yarıda kesebilir ve genelde sınav sonuçları diğerlerine göre daha düşük olabilir. Bu da diğerlerine göre daha kötü okul başarısını beraberinde getirir. Okul başarısızlığı genelde, öğrenmeye katkı sağlayıcı faaliyetler içinde yer alan sözel sunum, sorulara cevap verme veya sınav korkusu ile, otorite durumunda bulunan öğretmen ile olan kaygılı ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Özellikle performansının değerlendirilme kaygısı, öğrencinin kendi davranışlarına yoğun olarak eğilmesine, sosyal ortamda kendini ele verebilecek titreme, kızarma, terleme, ses kısılması gibi yönlerine yoğunlaşmasına yol açtığından, dikkat ve konsantrasyon bozukluklarına, bilgilerini yazıya veya ifadeye dökememesine yol açmaktadır.

    Eşlik eden sorunlar
    Sosyal fobi problemi olan kişilerin, sıklıkla başkaca psikolojik problemleri de bulunmaktadır. Sosyal fobi ile devam eden en sık problemler; panik atak, fobik rahatsızlıkların farklı şekilleri (agorafobi gibi), yaygın anksiyete bozukluğu, depresif ve somatik şikayetler, alkol ve ilaç kötüye kullanımı ile uyuşturucu sayılabilir. Depresyon sosyal fobiye eşlik eden veya bir sonucu olarak ortaya çıkan, çeşitli araştırmalara göre % 14 – 50 oranında görülen bozukluktur. Depresyon, sosyal fobinin oluşturduğu mesleki ve özel hayata ilişkin memnuniyetsizlik ile sosyal engellenmelerin sonucu olarak kendini geliştirir. Relatif yüksek oranda intihar düşünceleri ve denemeleri (% 15) sosyal fobiye eşlik eder.
    Alkoliklerle yapılan çalışmalarda, sosyal fobili bireylerin 9 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Yine sosyal fobili bireylerde alkol kullanımı, diğerlerine göre 2,5 kat daha fazla olarak bulunmuştur. Bunların dışında sosyal fobili bireylerde; yalnız yaşama eğilimi yüksek, eğitim seviyeleri düşük, ekonomik açıdan başkalarına daha bağımlı, istikrarsız bir hayat çizgisi, sosyal açıdan yalıtılmışlık, cinsel problemler normale göre yüksektir.

    Sosyal fobinin nedenleri
    Daha küçük yaşlarda önemsenmeyen ve özellikle toplumumuzda terbiyeli, utangaç kabul edilme eğiliminde olan bu kişilerde, kliniklere ve tedaviye ergenlik döneminde daha yoğun başvurulmaktadır. Özellikle ergenlik dönemi sosyal fobiklerde daha yoğun ve kaygılı olarak yaşanmakta, ergenliğin getirdiği problemlere, sosyal fobiye özgü problemler de eklenmektedir. Farklı problemler veya bozukluklarla kliniklere yapılan başvurular sonucunda da, sosyal fobiler tespit edilebilmekte, klinik veya tedaviye geliş nedeni depresyon, agorafobi veya anksiyete bozuklukları olabilmektedir.
    Sosyal fobi oluşumuna ilişkin farklı görüşler bulunmakla beraber, nedenlerini fizyolojik ve psikososyal olarak ikiye ayırabilmek mümkündür. Araştırmalarda, aileleri sosyal fobi özellikleri gösteren bireylerde hastalığın görülme oranı, diğerlerine göre 3 kat daha fazladır. Ayrıca sinir sisteminde bulunan dopamin ve serotonin gibi nöral ileticilerin seviyelerinin de normale göre farklı düzeylerde olduğu görülmüştür.

    Korumacı değil geliştirici olun
    Sosyal fobiyi oluşturan faktörlerden psikososyal nedenler; çocuğun doğumundan itibaren öncelikle içinde yaşadığı aile, daha sonra da akraba ve aile çevresi ile okul ve arkadaş çevresi olarak sıralanabilir. Aile çocuğun temel eğitimini aldığı, kişilik özelliklerinin şekillendirildiği, zihinsel yeti ve becerilerin oluşturulduğu, duygusal yaşantıların ve tepkilerin geliştirildiği bir ortamdır. Aile çocuk için; karşılıklı güven ve sevgi alışverişine dayalı iletişim ortamı, özgüven ve özerkliğin sağlanması, zihinsel ve duygusal gelişimine yardımcı olabilecek şartların verildiği bir ortam oluşturmalıdır. Korumacı değil, geliştirici; cezalandırıcı değil destekleyici, bağımlı değil özgüveni sağlayıcı yaklaşım benimsenmelidir. Ailenin dışında, diğer çevresel koşullar da bu yapıyı destekleyecek biçimde şekillenmelidir. Böyle bir ortam çocuğun psikolojik olarak sağlıklı yetişmesine imkan verecektir. Psikolojik olarak sağlıklı yetişen bir birey; kendi olumlu ve olumsuz yönlerini tanıyan, bir birey olarak değerli olduğunun farkına varan, yaşam için gerekli özgüveni oluşturabilmiş, toplumda sağlıklı ilişkiler kurup, bunları geliştirebilen bir kişidir. Bu kişilerde de sosyal fobi oluşma riski, diğer psikolojik rahatsızlıklarda olduğu, gibi son derece azdır.
    Tersi durumlarda, çocuklar tanıdık olmadıkları ortamlarda aşırı ürkek, sessiz, hareketsiz, utangaç bir tavır sergileyebilirler. Bazen de böyle bir durumda ağlama, anne-babaya yapışırcasına sarılma, onlara dokunma, yanlarından ayrılamama, huysuzca davranışlar içine girebilirler. Toplulukla oynanan oyunlara katılmaz, uzaktan bakmakla yetinir hatta bir köşeye sinip, kendilerini gizleyerek olanları izlerler. Oyunlara katılsalar bile diğerlerinin sözleri doğrultusunda ve önemli roller almadan hareket eder, oyun kuruculuk yapamazlar. Oynanan oyunlarda geri planda kalırlar. Okula gitmek istemeyip, türlü yakınmalarla evde kalmak isterler. İlerideki hayatlarında da benzer davranış kalıplarını sergilemeye devam edeceklerdir.

    Sosyal fobi ve düşünce
    Sosyal fobikler normal bireylere göre, her şeyi daha olumsuz değerlendirme eğilimindedir.
    Negatif sosyal durumları daha çok kendi içsel değerleri ile değerlendirirken (beceriksizlik, zayıflık, vs.), pozitif durumları daha çok dış faktörlere (şans, kader, diğerlerinin olumlu tutumu, vs.) bağlama eğilimindedir.
    Sosyal fobikler kendileri ile ilgili anormal olumsuz değerlendirmeler yapmakla kalmaz, diğerlerinden de böyle negatif değerlendirmeler bekleme eğilimindedir.
    Bu negatif değerlendirmeler sosyal fobiklerde başkalarının bu kişilere verdikleri tepkilerinden değil, kendi önyargı ve yanlış değerlendirmelerinden gelir.

    Hatamla sev beni!
    Sosyal fobikler sosyal faaliyetlerde, artmış bir fiziksel gerginlik ve diğerlerinin de görebileceği şekilde buna uygun fiziksel belirtiler (terleme, titreme,
    kızarma, vs.) gösterirler.
    Sosyal fobikler kendilerinin fiziksel belirtilerinin, diğerleri tarafından abartılmış bir şekilde algılandığını düşünmektedir. Örneğin, elleri titreyen biri, bunu herkesin gördüğünü ve sürekli titreyen ellerine baktıklarını düşünmektedir.
    Sosyal fobikler mükemmeliyetçi bir anlayış sergilemekte, hata olmaması prensibini savunmaktadırlar.

    İlaç ve psikoterapi tedavisi
    Sosyal fobi tedaviye oldukça iyi cevap veren ve ayrıntılı tanımlanmış bir rahatsızlıktır. Tedavi sürecinde ilaç ve psikososyal tedavi yaklaşımları tek tek veya birlikte kullanılabilir.
    İlaç tedavisinde en çok SSRI grubu antidepresan ilaçlar tercih edilmekte olup, yan etkilerinin azlığı ve uzun süreli kullanımlara müsait olmaları nedeniyle avantajlıdırlar. Doktor kontrolünde kullanıldığında bağımlılık yapmayan bu ilaçlar, en az 6 ay kullanılmalı ve tedaviye alınan cevaba göre kullanım süresi tedaviyi yürüten uzman doktor tarafından belirlenmelidir.
    Psikolojik tedavi yaklaşımında; ağırlıklı olarak bilişsel – davranışsal psikoterapiler, sosyal beceri eğitimleri, gevşeme egzersizleri, bireysel ve sosyal etkinlik tedavileri ile grup terapileri uygulanabilmektedir. Psikolojik tedavilerle bireyler, yanlış düşünce ve davranış kalıplarını tanıyabilmekte, önyargıları ile kendilerine yönelik olumsuz tutumlarını değiştirerek, daha gerçekçi beklenti ve davranış kalıpları oluşturabilmekte, başa çıkma stratejileri geliştirebilmekte, eksik olan sosyal becerileri kazanmakta ve iletişim güçlerini arttırmaktadır.

  9. #9
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobiklerde Sakınma ve Kaçınma

    Sosyal Fobiklerde Sakınma ve Kaçınma

    Sizin için zor olan şeyden kaçmak için aynı 4 basamak kullanılabilir.

    +Sakındığınız şeyi tanımlayın.

    +Sakındığınız şeyle düşündüğünüz şey arasındaki bağlantıyı tanımlayın
    .
    +Bir şeyi farklı yapın, böylelikle sakınmaktan ziyade korkuyla yüzleşin.

    +Ne olduğunu değerlendirin. Olabildiğiniz kadar objektif bir biçimde ne olduğunu görün. Gerçekleşme ihtimali olan düşüncelerinizin doğru olup olmadığı üzerine çalışın.

    İlk adım oldukça kolay gözükür. Sakınacağınız şey detaylı şekilde düşünün. Şunu bilin ki sakınacağınız şey ve nasıl sakınacağınızı bilen bir tek sizsiniz. Sizi davranıştan sakınmaya sevk eden, sizi ger çekilmeye sevk eden, sizi geri çeken ve saklanmanıza sebep olan durumu fark edin. bir şeyden sakınıp sakınmadığınızı fark etmek için kendinize şu soruyu sorun: ‘ eğer kendime güvensem bunu yapar mıydım?

    İkinci adım sakınmanızda rol oynayan düşünceleri belirlemeniz, kendinize tahminle ilgili sorular sormanız ya da ne olabileceğini açığa çıkarmanız. En büyük korkunuz nedir? Size çok alarm veren, sizi geren durumlarla ilgili hatıralarınız var mı? Düşüncelerinizi tanımlamak için şu sorular yararlı olacaktır:

    • Olayı yaşarken ve olaydan sonra ne hissettiniz? Hepsi bitince ne hissettiniz?

    • Olabilecek en kötü şey sizce nedir?

    • Bu durumun önemli olan şeyi sizin için nedir?

    • Bu tecrübeyi yamak sizin için ne ifade etti?

    • Bu durum sizin hakkınızda ne ifade ediyor?



    Üçüncü adım, kaçınmaktan ziyade durumla yüzleşmek her zaman en zorudur. Zora girişmeden önce kolaydan başlamak cesaretinizi toplamanıza yardım eder. İnsanlarla karşılaştığınızda onları selamlayarak başlayabilir, daha sonra uzun konuşmalara ortam hazırlayabilirsiniz. Veya önce başkalarını dinleyerek onların ne yaptığını izlersiniz daha sonra onlara çıkma teklifi edebilirsiniz. Veya yakın çevrenizdeki hayır aktivitelerine katılarak ilerde özel ilişkiler kurmak için altyapı hazırlayabilirsiniz. Buradaki hedefiniz: sakındığınız davranışı yapmak.

    Dördüncü adım iki parçadan oluşur:

    - ne olduğunu gözlemlemeniz,

    - bu durumun sizin düşüncelerinize ne kadar uyduğu üzerine çalışmanız ve gözlemlerinizin size ne ifade ettiğini bulmanız.

    Her şey yolunda gidiyorsa yaptığınız deneyin sonuçlarını düşünmemeniz kolaydır. Sizin için yeni olan bir ey yapmaya çalıştığınızda -saç kestirmek için randevu almak gibi- bunun normal bir aktivite olduğunu düşünmeniz ve bu yüzden bir şey yapmadan önce tahminleriniz ve beklentileriniz gibi kendinize at önemli düşüncelerinizi tanımlamanız önemlidir. Bu şekilde davranmanız, beklentilerinizin ve tahminlerinizin doğru olup olmadığını bulmanıza yardımcı olur. Örneğin saçınız kesilirken aynada kendinizi gördüğünüzde utanacağınızı ya da rezil olacağınızı bekleyebilirsiniz veya saçınızı kesen kişinin sizin hakkınızda görüşte bulunacağını düşünebilirsiniz-saçınızı daha önce kime kestirdiniz, yakışmamış vb.- Ne olabileceği beklentinizi bilirseniz beklentilerinizin doğru veya yanlış olduğunu da bulabilirsiniz. Bu şekilde bir şeyleri farklı yapmak, yapma şeklinizi değiştirdiği gibi düşünme şeklinizi de değiştirmenize yardım eder ve bir dahaki sefere yeni buluşlara dayalı olan düşünceleriniz ve tahminleriniz daha farklı olabilir.


    DENEYLERİNİZİN KAYITLARINI TUTMAK


    Risk aldığınız şeyleri ve olay anında ne olduğunu defterinize kaydedin. Aksi taktirde nasıl ilerlediğinizi hiçbir zaman bilemezsiniz. Başkaları için çok normal olan bir başarınızı unutmanız çok kolaydır. –başkaları duyarken telefon konuşması yapmak gibi- Bu yüzden yazılı kayıt sizin neyi değiştireceğinizi görmenizi sağlar, ardından ne yapacağınızı görmenize yardım eder.

    BAŞKA ÇEŞİTLİ DENEYLER

    Bir şeyleri yapmaya karar verdiğinizde size rehber olması için kullanacağınız deneyler yapacağınız her şeyi neredeyse kapsar. Ve böylece nasıl hissettiğiniz, nasıl düşündüğünüz ve nasıl davrandığınız birbiriyle uyum sağlar. Bu olduğu zaman da özgüveniniz hızlı bir şekilde artacaktır. Davranışınızı değiştirmek için kullanacağınız deneylerde yaratıcı olun ve hayal gücünüzü kullanın. Burada özellikle güvenli davranışları nasıl değiştireceğimize ve sakınmaktan ziyade onlarla yüzleşmeye odaklandık. Ama aynı zamanda yapabileceğimiz başka deneyler de var. Örneğin katılımcı olmaktan ziyade bir gözlemci olarak farklı yerlere gidebilirsiniz ve diğer insanların ne yaptığını gözlemleyebilirsiniz. Başka insanların sinirli m yoksa utangaç mı vb. olduğunu gösteren işaretleri keşfedebilirsiniz. Ya da sosyal etkileşimin temel elemanlarını deneyimleyebilirsiniz: diğer insanları dinlemek, onlara bakmak, konuşurken ne hissettikleri üzerine çalışmak, başkalarını tanımak için sorular sormak, düşünceleriniz söylemek, duygularınızı ifade etmek vb. Bunlar, insanların birbirine karışmasını sağlayan ve dışardan birisi olmaktan ziyade aitlik hissi veren etkili sosyal iletişim yollarıdır. Bunları çok veya az yapmak, bunları deneyimlemek; üzerinizde etkisini gösterecektir.

    Semptomlarının fark edileceği korkusunu taşıyan insanlar için başka bir aydınlatıcı deney yapmak kişinin semptomlarını daha kötü yapabilir. Böylece titreyebilir, kekeleyebilir ve ne olacağını görebilirsiniz. Önce tahmininizi tanımlayın. –O korktuğunuz felaketten- sonra tahmininizin doğru olup olmadığını gözlemleyerek bulmaya çalışın. Bu yöntem, her şeyin tek bir doğru yolu olduğunu düşünen insanları yanlışa bile sevk etse yine de yararlıdır.

    Psk. Çisem İLHAN

  10. #10
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    79

    Standart Sosyal Fobili İçin öneriler:

    Sosyal Fobili İçin öneriler:


    Sosyal fobiden kurtulmak isteyen kişi sosyal ortamlara girerek korku duymamayı öğrenmelidir.

    ■ Şikayetler ortaya çıksa da sosyal ortamlara girmeye devam etmeli ve mümkün mertebe ortaya çıkan sıkıntılara önem vermeyip kendisini suçlamamalı.

    ■ Kişi olumlu tecrübeler kazandıkça korkusu azalır, cesareti artar ve belli bir zaman sonra korktuğu durumların tamamen ortadan kalktığını görür.

    ■ Sosyal ortamlara girerken aç, susuz, uykusuz ve aşırı yorgun olmamaya çalışılmalıdır. Bu durumlarda güven duygusu artan kişi daha az sosyal fobi yaşar.

    ■ kişi her seferinde şimdi yine utanacağım sesim kısılacak, yanaklarım kızaracak şeklinde koşullanmamalı, dikkatini başka yönlere çevirmelidir.

    ■ Düzenli uyku, doğru nefes alma, spor, düzenli beslenme, sanatsal faaliyetler gibi doğal stres gidericiler bozulan dengenin düzelmesinde önemlidir.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Okulda Madde Kullanımı.
    By 9 ŞUBAT in forum Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluklar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 05-06-2009, 08:55 AM
  2. Madde (Sigara,Alkol, Uyuşturucu) Bağımlılığının Sonu.
    By non serviam in forum Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluklar
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 28-01-2009, 07:42 PM
  3. Alkol Ve Madde Bağımlılığı.
    By 9 ŞUBAT in forum Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluklar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 31-07-2008, 06:21 PM
  4. Alkol Ve Madde Bağımlılığı
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluklar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 27-04-2008, 08:42 PM
  5. Madde kullanımı!
    By ates in forum Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluklar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 28-10-2007, 01:32 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •