denmektedir. Dabbe’nin Mısır’daki Sfenks olduğunu yazdım. Öyle sanıyorum ki en son Süleyman peygamber ya da Belkıs Melikesinden olan oğlu Menelik, ahit sandığı ile diğer kutsal emanetleri Mısır’a götürmüş ve sfenksin beklediği o kütüphaneye koymuştur.
İşte kurtarıcı, o kütüphaneyi açacak (daha doğrusu zaten Mısır’lı birileri açmış ve Mehdiyi bekliyorlar) ve oradaki bilgilerle tüm dünyaya hükmedecektir. Maya’ların dediği “zamanın sonu” çok güzel bir sözdür. Çünkü gerçekten insan için kıyametten sonra zamana tabi olmak yoktur. Aslında zaman vardır da zamanın geçmesi yoktur. “Zamanın sonu” sözünü ilk duyduğumda bende çok büyük bir etki yaptı. Çok büyük anlamlar ifade ettiğini hemen anladım ve araştırdım. Fakat ona verilen anlamlar beni bir miktar hayal kırıklığına uğrattı. Yaşadığımız dünyada zaman ve mekân öte dünyada yer değiştirecektir. Biz bir yerden bir yere serbestçe gidebiliyoruz.
Ama zamana etkimiz olmuyor. O kendi bildiği gibi gidiyor. Öte dünyada ise zaman üzerinde hareket edebileceğiz. Yani ileri veya geri hareket edebileceğiz. Fakat mekân üzerinde hiçbir etkimiz olmayacak. Öte dünyada hareket ederek bir yere gitmeyeceğiz. Her yer aynı noktada gibidir. Biz sadece hayal ederek istediğimiz yeri deneyimleyebileceğiz. Başka yazılarımda bu konuyu çok daha detaylı işledim. Aslında dünyadan belli aralıklarla hasat yapıldığını düşündüğümüzde zamanın sonu hasat zamanına denk geldiğini anlarız. Tevrat’ta Nefilimler için eski çağ kahramanları tanımını kullanmıştı. Yani Nefilimler önceki çağdan kalanlar olmuş oluyorlar.
Zamanın sonu bu çağ dönemlerinin sonu olmuş oluyor. Birçok insan için bu anlatımların bir anlamı yoktur. Fakat bu sürece hazır olanlar da var. Onlar beni en iyi anlayanlar olacaktır. Bir ateist için bu durumun kabullenilmesinin ne kadar zor olduğunu düşünün. Tüm içtenliği ile tanrı veya din diye bir şeyin uydurma olduğunu düşünmüş ve ölünce yok olacağına hükmetmiş. Şimdi aslında din diye bir şeyi insanlar değil de daha üst birileri oluşturduğunu ve hatta kendisinin de onların yerine aday olduğunu kabul etmesinin ne kadar zor olacağını düşünün. Fakat istisnasız herkes kıyamette bir üst yaşam alanına çıkacak kadar gelişmiştir ve en zor süreci başarıyla atlatmış olacaktır. Bizim yaşadığımız gizli tekâmül sürecine (yarı bilinçli dönem) sokulmayan ruhlarda vardır.
Onlarda altın çağ dediğimiz zamanda, bin yıl içinde bizimle aynı seviyeye gelecek ve bizden sonra onlarda arkamızdan öte dünyaya gelecektir. Aslında bize öğretilenin tersine başarılı olan her ruh cehenneme gidecektir. Başarısız olanlar ise dünyada cennette yaşamaya devam edecektir. Bu konuyu burada işledim. Benim kaynaklarımdan en önemlisinin Kuran olduğunu söylemiştim. Çünkü Kuran, kıyamette insanlığa yol gösterecek olan bir kaynaktır. İslam inancındaki deccal, İsa, Mehdi inancını yazmıştım. Bu dönemleri yönetecek olan biri veya birileri olacağı kesindir. Bu konudaki düşüncelerimi burada yazdım. Zaten önemli bir ayrıntıda değildir.
2012 sonuna doğru mehdiyi tanıyacağız dedim ama bu kişi aslında deccal olmalı. Çünkü önce deccaliyet (kargaşaların ve fikir mücadelelerinin yaşanacağı) dönem yaşanacak. Sonra İsa (huzur) dönemi yaşanacak. İşte bu dönemler sonrasında kıyamet yaşanacak. Ancak mehdiyet dönemi kıyametten sonra yaşanacaktır. Tüm bu dönemler bittikten sonra bizim dönem kapanmış olacak. Bizler eski çağ insanları olarak -Atlantisliler gibi- şempanzelerin folklorunu süsleyeceğiz. 2012 ortalarında Mehdi ya da Deccali tanıyacağız dedim ama epey bir süre emin olamayacağız.
Ayrıca herkesin haberi olmayacak. Daha çok kıyametle ilgisi olanlar bir şeylerden şüphelenecek. Diğerleri ancak kütüphaneler açıldığında (sura üfürülünce) haberi olacak. O zamana kadar da (Mehdi dahil) kimse emin olamayacak. Öyle sanıyorum ki kütüphaneler ancak 2012 yılı sonuna doğru insanlığa açılacak ve kıyamet bilfiil başlamış olacak. O zaman Dabbe ve Yecüc Mecüc yerden çıkarak tüm dünyayı bilgilendirmiş olacak. Kıyametin büyük alameti dediğimiz şey gerçekleşmiş olacak.
Fakat ondan önce Deccal bilimi tavan yaptırarak dinleri epey hırpalamış olması gerekir. Sanırım din alimleriyle Deccal arasında büyük fikir mücadeleleri geçecektir. Televizyonlarda bu sahneleri seyrettiğinizde kıyametin fiili olarak başladığını anlayın. Fakat bu sürenin de uzun olmayacağını 1-3 ay gibi bir zaman süreceğini düşünüyorum. Deccal tıpkı peygamberin dediği gibi fitne çıkaracaktır. Yanlış anlaşılmasın sadece dinlerin hatalı olduğunu söyleyecektir. Fitne denilen şey odur. Yoksa insanları öldürmeyecektir. Zaten, öyle deliller ve bilimsel veriler sunacaktır ki kimse karşı koyamayacaktır. Hadislerde adı geçen savaşlar hep fikir savaşlarıdır.
Dünyanın dümdüz olması bile manevi anlamdadır. Şöyle düşünün; bu gün fikir olarak dünyada binlerce görüş vardır. Oysa kıyamette tüm bu fikirler yerle bir olacak ve tek gerçek bilgi hâkim olacaktır. İşte her fikrin bir dağ olduğunu düşünürsek dünya dümdüz olduğunda bu dağlardan hiç kalmayacağını anlarız. KEHF 47 O gün dağları yerlerinden, söküp yürütürüz. Yeryüzünü çırılçıplak ve dümdüz görürsün. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları biraraya toplarız.
Ayette de görüldüğü gibi o gün (kıyamet günü) fikir dağları yerle bir olacak ve tüm insanlık tek kişi kalmaksızın aynı düşünceye getirilecektir. Aynı şekilde kütüphaneler konusunu işlerken Dabbe ve Yecüc Mecücün anlamlarını incelemiştik. Hem Dabbe ve Yecüc Mecücün hemde Ashabı Kehf ayetlerindeki gençlerin “bilgi” olduğunu vurgulamıştım. Hatta “Güneş battığı yerden doğacaktır” hadisindeki güneşinde bilgi olduğunu söylemiştim. Görüldüğü gibi bize şifrelenerek verilen argümanların hepsi aynı şeyi anlatmaktadır.
Sadece bize değil tüm dünyaya da doğu dinleri aracılığıyla bu bilgiler şifreli olarak sunulmaktadır. “Agarta” tüm dünyada bilinen bir olgudur ama en küçük bir delili yoktur. Tıpkı Atlantis gibi efsanelerde yaşar. Agarta’nın varlığı ile ilgili bilgiler sadece Kutsal metinlerde bulunur ve çok büyük bir insan nüfusu doğru olduğuna inanır. İşte bu gibi şeyler benim için yönlendirildiğimizin delilleridir. Kutsal mekânlar kıyamette gerekecek olan bilgileri folklorumuza sokup unutmamamızı sağlamışlardır. Kıyamet anının nasıl olacağını rüyamda görmüştüm. Eğer o an rüyamdaki gibi olacaksa hiç korkmayın. Ne acı, ne ızdırap, nede korku olacaktır.
Tereyağından kıl çeker gibi ya da çok kısa bir iç geçmesi gibi bir an yaşayacağız ve kendimizi öte dünyada bulacağız. Fakat ortamımız pek değişmeyecek. Yani, yine dünyadaki ortama benzer bir ortamda bulacağız kendimizi. Bir miktar farklılık olacak ama yabancısı olmadığımız bir ortam bizim için oluşturulmuş olacak. Böylece kolay adapte olacağız. İnşallah rüyamdaki gibi olur. Aslında söylediğim gibi çok kısa süreceğini Kuran’da söylemektedir. NAHL 77 – Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
Genel inanış olan felaketleri yaşamayacağız. Fakat kıyamete kadar normal süreç devam edecek. Yani insanlar ölüp, dirilecekler. Fakat kıyamet anında gali belada yaratılan tüm ruhlar dünyada bedenlenmiş olacaklardır. Kuran bu konuda çok açıktır. Kesinlikle her ruh kıyameti yaşayarak bir üst yaşam formuna geçecektir. MERYEM 93 – Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kıyamet günü) Rahmân’ın huzuruna kul olarak çıkmasın.
Ben 2012 için argümanlarımı bir tekrar etmek istiyorum.
-İlk argümanım yukarıda yazdığım gibi insanlığın öte dünyada yaşayacak kadar gelişmiş olmasıdır. Eğer kıyamet olacaksa şimdi olması çok uygundur. Çünkü sistemin çalışmasını anladığım için dünyada daha fazla kalmamızın gereksiz olduğunu görebiliyorum. -ikinci argümanın 2012 yılının insanlığın hafızasına sokulmasıdır.
Geçmişte de benzer şeyler oldu ama bu kadar yaygın olmamıştı. Tüm dünyada 2012 furyası esip durmaktadır. Son dönemlerde bulunan yeni Maya takvimine göre 21.12.2012 son değil. Zaten bana göre de bir takvim sona ermez. Devam eder. Fakat bu tarih insanlığın hafızasına sokuldu. Aslında elle tutulan bir veri yokken, insanlar bu tarihi dünyanın sonu diye kabul etmişler. Benim için önemli olan o… -Üçüncü argümanım sizleri ikna etmekten çok, beni ikna eden bir argümandır. 2007′ye kadar ateist olarak yaşayan ben, değil kıyamet, tanrı kelimesine bile inanmıyordum, ayrıca ateşli ateistler gibi dinlere alerji duyuyordum. O zamandan beri ulaştığım bilgiler beni; -yönlendirildiğime- kesin olarak inandırdı. Yönlendirilme tarzı, sezgi şeklinde olmaktadır. Hiç bilgim olmayan konularda bilgi sahibi oldum. Beni bu bilgilere ulaştıran sezgilerim, yine kıyametin yakın olduğunu söylüyor.
Onun için 2012 sonunun doğru olduğuna inanıyorum. Eğer 2013 yılına geldiğimizde değişen bir şey olmazsa, kendimi çok fena kandırılmış hissedeceğim… NOT: Bu yazıyı okuyan birinin beni anlayabilmesi için diğer makalelerimi de okuması gerekir. Netten okuma proplemi yaşıyorsanız Ocak 2013′de çıkacak kitabımı okumalısınız. Yoksa anlatılmak isteneni bir makaleyle anlayamazsınız. (Bazı değişikliklerin ön işaretini görmekteyim. Az bir zaman kaldı sonun başlangıcı başlamak üzere…)
Alinti
Yer imleri