Ülkemizdeki okuma alışkanlığının yeterli düzeyde olmadığı bir gerçek. Bu konuya ayrıntılı bir şekilde bakacak olursak önce ekonomik, sonra kültürel ve daha sonra da eğitimsel olduğunu görüyoruz. Beraberinde daha birçok sebep var tabii ki.
Türkiye'de kitap okuma oranı yalnızca yüzde 4, 5. imiş. Japonya'da bir yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılırken, Türkiye'de yalnızca 23 milyon 386 adet kitap basılıyormuş. Yani, basılan kitap adedi olarak Türkiye’nin bir yılı, Japonya’nın bir gününe eşdeğer.
Kitap okuma alışkanlığının çok küçük yaşlarda başlaması gerek. Çocuklarımıza okuma alışkanlığını kazandırabilmek için, ona oyuncakları ile birlikte eline kitaplar vererek sevdirmek, okul öncesi çocuklar için renkli ve sevdiği hayvanların hikayelerini okuyarak onu oyalayarak, kitabı sevdirerek başlanabilir.
Çocuklukta okuma zevkinin gelişmesi için, çocuğun kendi eğilimine ve yaş düzeyine uygun kitapların özenle seçilerek okumaya yönlendirilmesi ilk başta ailelerin görevi. Anne babasını elinde gazete, dergi, kitap vs. okurken gören çocuk, evin bir odasında oluşturulan kitaplıkta araştırarak, kitapları görerek yaşayan genç, kitap okuma alışkanlığını düşünmeden edinecek, yaşamının her alanında kitaplarla iç içe olabilecektir. Ailesini gazete veya kitap okurken hiç görmeyen, sadece televizyon izlenen evlerde yetişen gençler kimlerden örnek alıp ta okuma alışkanlığı kazanacak.
Aslında kitabın yeri ayrı, televizyonun yeri ayrı. Çoğumuzun sorunu, kitabı ihmal edip televizyona şartlanmak. Kitap bir bilgi kaynağı, televizyon eğlence aracıdır. Zaten son yıllarda internet de gençlerin her dakikasını dolduruyor. Bu ikisi birlikte olup kitabın yerini aldı. Tamam, internette her şey var, her bilgiye ulaşmak da mümkün ancak bu bilgiler ne kadar sağlıklı, kitabın yerini alabilir mi? durup bir düşünmemiz lazım.
Ben kağıttan okumayı daha çok seviyorum. Kağıdın kokusunu, elime alıp ağırlığını hissetmeyi, buruşturmayı, dokunmayı, onu saklamayı, zamanı gelince tekrar elime alıp sayfalarını çevirmeyi istiyorum. Okunmuş kitaplardaki nostalji duygusunu, yaşanmışlığı, o kitabı okurken ki duygularımı hiçbir yerde bulamam. İnternetten okumak kitap okumak kadar zevk vermiyor.
Her insanın zevkleri ayrı, tarzları farklıdır. Herkesin kendine göre kitabı vardır ama önemli olan kendi kitaplarımızı seçmektir. İlgimiz nedir, neye merakımız vardır, Okurken içine girip bizi sürükleyecek, zevk alacağımız doğru kitapları bulabildik mi? İyi bir okur olabilmek kendimizi iyi tanımakla olur.
Konusu ne olursa olsun okuyan insan, alt kültür yapısı kuvvetli olup, kendisini her şekilde ifade etme gücünü bulur. Fikir ve düşünce zenginliği oluşur. Kitap bazen insanın hayatını bile değiştirir. “Bir yerde şöyle bir yazı okumuştum, onu okuduktan sonra hayata bakışım değişti” diyen birini hiç duymadınız mı?
Aslında her kitap ayrı bir yolculuktur. Okurken içine girer, oradaki kahramanlarla birlikte serüvenler yaşarsınız. Beraberce duygulanırsınız, ya da okurken bilmenin tadına varırsınız, düşüncelerinizin değiştiğini kavrarsınız.
Ben küçücük yaşlarımdan itibaren okumaya aşık biri olarak, yaşamımın her döneminde değişik türden kitaplar okudum ve çocukarıma da okuma alışkanlığı kazandırdım. Her dönemim ve yaşımın eğilimlerine uygun kitaplarım kütüphanemin raflarında yerini almıştır. Hepsinde yaşanmışlıklarım vardır. Bu, bazen siyasi/sosyal içerikli de olabilmiştir, bazen Türk ve Dünya klasiklerinden örnekler de olmuştur. Duygusal zamanlarımda çokça aşk romanları da hayatımda yerini almıştır. Kitaplarım çok da değerlidir benim için.
Araştırmalarda, Birleşmiş Milletler'in İnsani Gelişim Raporu'nda 173 ülke arasında Türkiye'nin Malezya, Libya, Ermenistan gibi ülkelerin arasında 86. sıraya düşmesinin nedeni olarak, öncelikle kişi başına bir yılda basılan kitap sayısının düşük olduğu gösteriliyor. Araştırmacılar, Türkiye'de okur-yazar nüfusun yüzde 86 olmasına karşın, kitap okuyan nüfusun hızla azaldığını belirtmişler.
Neden okumuyorlar diye düşünürsek;
Araştırmalarda yer alan bir anketin sonuçlarına göre, kitap okumayı en çok televizyon engelliyormuş. Daha sonraki sebep "okul eğitiminde okuma alışkanlığı verilmemesi" imiş,
Üniversite ve dengi okul mezunlarına "neden okumuyorsunuz?" diye sorduklarında; Sırasıyla,
Televizyon, insanları kitap okumaktan uzaklaştırıyor (yüzde 30.3)
Okul eğitiminde okuma alışkanlığı verilmiyor (yüzde 19.7)
Geçim koşullarının ağır olması (yüzde 15.6)
Kitaplar pahalı (yüzde 10.3)
Öğrenci ödevlerinin fazlalığı (yüzde 5.3)
Diğer nedenler (yüzde 11.1)
Okumak insan için en güzel eylemdir. İnsan okudukça vardır. Karanlıkları aydınlatmak, cehaleti kovmak için okuma alışkanlığı edinmek gerekir. Ülkede yeterli okuma düzeyinin geliştirilmesi, olumlu adımların atılması ve kalıcı çözümlerin bir an evvel hayata geçirilmesi ile olacaktır.kaynak
Paylaşım için çok teşekkurler .
Evet ne yazıkki toplum olarak okumaktan çok uzagız .Bunda bence öncelikle anne babanın çocuga kitap okuma alışkanlıgını kazandırmaması geliyor .
Eger onlar duzenli olarak kitap okursa çocukta onları model alıcak ,mutlaka kitap okuyacaktır .Her kitap ayrı bir dunyadır ,ondan mutlaka ögrenilecek çok şey vardır .
Kitaplar sayesinde insanlar tecrube edinir ,bilgi edinir .
İslam dininin ilk ayeti "Kulum Oku "dur .Dinimiz bile böylesine onem verirken ne yazıkki biz kullar gerekeni yapmıyoruz .Bir çok kişinin bahanesi kitapların pahalı olması ,geçim derdindeyken kitap nasıl okuyacagız,diye sızlanıp durursak degişen hiçbir şey olmaz .
İnsan istedikten sonra para vermeden de okur ,okuyacak kitap bulur .Kutuphanelerimiz tıka basa kitap dolu ,çevremizde bir çogumuzun evinde okumadıgımız işimize yaramayan yada okuyup bir kenara attıgımız kitaplar mevcut .
Pekala bunlara bir şekilde ulaşıp okuyabliriz.
Geçenlerde radyoda bir programda çok ilginç bir şey anlattılar ;Amerikanın çok unlu bir dr.unun hayatından kesitler verdiler .Bu kişi yıllarca sıkıntı çekmiş annesi temizlige giderek çocuklarını okutmuş .
Anneleri her akşam yemeginden sonra koltuguna oturur duzenli olarak kitap okur çocuklarınada okuturmuş .Yıllar sonra bir gun bu unlu dr .annesine çok meşhur bir kitap hediye etmiş ,yine birlikte otururlarken kitabı begenip begenmedigini sormuş ,annesinde çok etkilendigini söylemiş .
Bir ara adam bir şey sormak için annesinin yanına geldiginde donup kalmış ,o anda gorduklerine inanamamış .
Annesi eline aldıgı kitabı ters tutmuş ,okumaya çalışıyormuş .O gun annesinin aslında okuma bilmedigini anlamış .Annesini yıllarca onlar için yaptıgı fedakarlık gozlerinin onune gelmiş ve çok duygulanmış .
Kitap okumaktan asla vazgeçmemeli bunu çocuklarımızada aşılamalıyız ,okumak en buyuk sermaye ,dunyadaki en iyi dosttur .
YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ
Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
Benim ayakkabılarımı giy
ve benim geçtiğim yollardan,
sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
Benim geçtiğim senelerden geç,
benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!
Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN
Yer imleri