İlişkilerinde problem yaşayan, sağlık sorunu olan, para sıkıntısı çeken, işini sevmeyen, ailesiyle sorunu olan, çocuklarıyla sorunu olan; ya da bir sürü şey, adını siz koyun; tek sorunları olan siz misiniz?

Tek kendiniz olduğunu düşünürsünüz. Hakikat şu ki herkesin dertleri var. Bunu bilmek başkalarını anlamanıza yardımcı olabilir.

Size özel olduğunu zannettiğiniz dertler ve sıkıntılar aslında sizinle aynı anda milyonlarca kişi tarafından yaşanıyor, herkesin sıkıntısı aslında o kadar çok benzeşiyor ki! Bunu görebilsek, tek sorunlunun biz olmadığını daha iyi kavrarız. Trafikte giderken, yolumuza çıkan ve bizimle tartışmaya başlayan kişinin çocuğu hasta olabilir, o sabah evden çıkarken eşiyle tartışmış olabilir, işini yeni kaybetmiş biri olabilir, belki hastadır, belki bir yakını ölmüştür.

Bizleri olgunlaştıran ve büyümemizi sağlayan hayattaki deneyimlerimizdir. Bunları yaşadıkça olgunlaşırız. Sıkıntı çekince bir takım dersler çıkartırız kendimizce ve bu sıkıntılarla başa çıkmak için çabalarız. Bu evrende yalnız değilsin ki! Tek sıkıntısı olan sen değilsin ki! Diğer insanlar da dertli olabilir, sıkıntı çekiyor olabilir… Ya da bunun tam tersi olabilir öyle değil mi? Karşıdan gelen insanın hayatı yolunda gidiyor olabilir, hiçbir sıkıntısı olmayabilir, çok mutlu olabilir.

Olamaz mı? Hakkı yok mu? Sen sıkıntıda olduğun için kimse mutlu olamaz mı?
İnsanların bizi anlamalarını istiyorsak, sıkıntılı veya üzüntülü olduğumuzu anlayıp ona göre davransınlar istiyorsak eğer; bizim de onların ne durumda olduğunu anlamamız gerekir. Böylece yanlış anlaşılma kalmaz ortada. Karşılıklı anlayış olur hayatımızda. Kavga, gürültü, tartışma, çekişme, didişme kalkar ortadan; yerine anlayış, barış, sevgi gelir. Güzel olmaz mı?

Hiçbir tartışma esnasında işler çığırından çıkarken şöyle bir durup: “ Özür dilerim” dediğiniz oldu mu karşınızdaki insana? Haklı veya haksız olmanız bu sözü söylemenize engel değil ki? Karşınızdakini afallatan bir sözcük dizisidir bu, inanın. Aniden bir bocalama olur karşı tarafta ve ne diyeceğinizi bilemez, sizin samimiyetinizi ölçmek ister.

Zaman kazanılmıştır ve “es” verilmiştir tartışmaya ve böylece seyri bile değişir. Hem özür dilemekle gerçek anlamda özür dilemiş sayılmazsınız eğer isterseniz. Şöyle devam edebilirsiniz cümlenize: “ Özür dilerim! Sözünü kesiyorum ancak çok bağırıyorsun ve ne dediğini anlayamıyorum. Daha makul bir ses tonu ile anlatırsan seni daha iyi anlayabilirim.” Gördünüz mü? Bu cümlede sizin hatalı olduğunuzu gösteren bir özür yok.

Gerçekten de karşılıklı anlayış birçok sorunu çözer. Yeter ki siz ne almak istiyorsanız onu verin. Coşkulu ve sevgi dolu bir kalple karşılık beklemeden verirseniz eğer, alacağınız her karşılık sizin için harika bir sürpriz olacaktır.

Selcan YILDIRICI