Günümüz koşullarında ekonomik nedenlerle aile bütçesine katkıda bulunma ya da kariyer yapma, yeni ortamlara girme, farklı insanlar tanıma, yaşam standartlarını yükseltme gibi nedenlerle çalışan annelerin sayısının hızla arttığı görülmektedir.

Peki annenin çalışması, çocuğu nasıl etkilemektedir?
Bu sorunun cevabını tek bir neden-sonuç ilişkisi ile açıklamak pek mümkün değildir. Çünkü çocuğun yaşı, mizaç özellikleri, annenin kültürel seviyesi, karakteri, hayattaki öncelikleri, çocuğu ile ilişkisinin niteliği, işlerinin yoğunluğu, işinden tatmin olup olmaması, destekleyici bir eşin varlığı gibi pek çok faktör annenin çalışma hayatının çocuk üzerindeki etkilerini değişik boyutlara taşımaktadır.

Annesi, bir bebeğin tüm dünyasıdır. Özellikle erken gelişim yıllarında anne ile bebek arasında kurulan ilişki ve bu ilişki ile kazanılan güven duygusu, çocuğun gelecekte kuracağı sağlıklı ilişkilerin de temelini oluşturur. Uzmanlar, yeni doğan bebeği ile annesi arasında özellikle 0-1,5 yaş arasında yaşanan fiziki yakınlık, sıcak birliktelik ve güvenli bağlanma ilişkisinin çocuğun gelecekteki kişilik özellikleri ve tutumları üzerinde olumlu rol oynadığı gibi, gelişim hız ve özelliklerini de etkilediğine işaret etmektedir (Yavuzer, 2005).

Çalışan annenin yaşadığı sıkıntılardan biri, çocuğu ile yeteri kadar ilgilenememesi ya da ilgilenemediğini düşünmesi ve buna bağlı suçluluk duygusu yaşamasıdır.

Kimi zaman bu suçluluk duygusu ile anne, işte geçen zamanı telafi etme telaşı ile çocuğunun her istediğini yerine getirir. Ancak bu durum çocuğun şımarmasına, maddi çıkarlara yönelmesine, tatminsiz bir birey haline gelmesine neden olabilir.

Çalışan fakat iş dışında çocuğu ile kaliteli zaman geçiren annenin yetersizliği söz konusu değildir. Aile üyelerinin hep birlikte olduğu akşam saatleri ve hafta sonlarında ortak faaliyetlerde bulunmak, annenin çalışmasının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaktadır.

Ayrıca yapılan araştırmalar, annenin çalışmasının çocuğun benlik algısı, kişilik yapısı üzerinde de etkileri olduğunu, bu çocukların daha uyumlu, kendi kendine yetebilen, bağımsız bir kişilik geliştirme eğiliminde olduklarını ve özellikle annesi çalışan kız çocuklarının annelerini daha başarılı, yetenekli hissettiklerini ve anneleri ile daha fazla gurur duyduklarını göstermektedir.

Çalışan annelerin en önemli sorunlarından biri de çalışma ve ev hayatı arasında sıkışıp kalmasıdır. Özellikle çocuk ve ev ile ilgili tüm sorumlulukların kendi üstünde olması, annenin hem zihinsel ve bedensel yorgunluğuna hem de çoğu zaman mutsuzluğuna yol açmaktadır.
Destekleyen ve sorumlulukları paylaşan bir eşin varlığı, annenin bu gerginliğini ve yorgunluğunu azaltmada çok önemli bir yere sahiptir.

Annenin işinden tatmin olmaması, çocuğun bakımı ve emniyetinden endişe duyması veya çalışma ortamı ve şartlarının ağır ve stresli olması gibi faktörler, anne ve çocuğu arasındaki ilişkiyi olumsuz yönde etkilemektedir. Fakat işinde mutlu olan ve çocuğunun bakımı konusunda hiçbir endişe duymadan çalışan anneler, çalışmayan annelere göre daha iyi bir ebeveyn rolüne sahiptirler (Arnas, 2007).

Anne-babadan beklenen en uygun davranış; çocuğu ile duygusal, paylaşımcı, sevgi ve güvene dayanan bir ilişki kurmasıdır. Duyguları, istekleri doğru şekilde algılanan; güven, sevilme ve bağımsızlık ihtiyaçları karşılanan çocuğun anne-babasının çalışma hayatından olumsuz etkilenmesi söz konusu değildir.

Psikolog Pelin KUZUGÜDENLİ