6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: Hipnoz ve Yanlış Bilinenler

  1. #1
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Mar 2011
    Mesajlar
    10

    Standart Hipnoz ve Yanlış Bilinenler

    18. Yüzyıldan itibaren birçok tedavide ve özellikle ameliyatlarda kullanılan hipnoz (hipnoanestezi) çoğu zaman önyargı ve katı inançlar yüzünden hak ettiği yere daha yeni kavuşmuştur. İskoçya ve İngiltere’de dişçilerde ve Amerika’da hastanelerde yaygın olarak kullanılan hipnoz günümüzde her geçen gün daha fazla kabul görmektedir fakat medya aracılığıyla birçok kişi hipnozu insanları kontrol etmeye yarayan, onlara istediklerini yaptırmakta kullanılan bir araç olarak görmektedir.
    Hipnoz, insanın rahatladığı bir zihin durumudur. Öyle ki her insan “doğal olarak” her gün defalarca trans denilen rahatlama durumuna girer ve çıkar (örn. Araba sürerken, maç izlerken, biriyle konuşurken, vb.) Eğer bu gerçekten doğal bir zihin durumuysa insanları korkutan nedir? Kullanım alanlarına bakıldığında hipnozun gösteri dünyasında büyük bir yeri vardır. Medyaya yansıyan hipnoz çoğunlukla Sahne Hipnozudur ve insanları etkilemek için şov amaçlı kullanılır. Sahne Hipnoz’unda katılımcılar (izleyenler farkında olmasa da) bazı testlerden geçtikten sonra “elenirler” ve kalan kişilerle gösteri yapılır. Bu kişiler telkini kolay kabul edip uygulayabilecek kişilerdir. Hipnotist onların sahnedeki performansını değerlendirerek sınırlarını zorlar. Gösterinin hiçbir kısmında hipnotistin kişiyi kontrol etme “gücü” yoktur.

    İnsanlar hipnoterapist olduğumu duyunca onları transa alıp kontrol edebileceğimi düşünüyorlar. Eğer böyle birşey mümkün olsaydı eminim istihbarat ve güvenlik güçleri bu tür zihin teknolojilerinin öğrenilip öğretilmesini yasaklardı. Diyelim ki gerçekten insanlar hipnozla kontrol edilebiliyor. Bu iyi olmaz mıydı? Her gelen insanın zihnindeki düşünceleri mutlulukla değiştirip olağanüstü bir dünyaya sahip olabilirdik, değil mi?

    Terapide kullanılan Klinik Hipnoz Sahne Hipnoz’undan farklıdır çünkü bir amaca yönelik kullanıldığından kişini zihnindeki dünya modelinde yeni yollar ve yeni seçenekler farketmesini sağlar. Kişinin kullandığı kelimeler, belli kelimelere yapılan farklı vurgular, metaforik açıklamalar ve birçok “ipucu” hipnoterapistin kişinin değişimine yardımcı bir yol sunması için büyük önem taşır.

    Hipnoz ile ilgili efsanelerden birisi de kişinin derin transa girdikten sonra “oradan” çıkamayacağı veya geri gelemeyeceği korkusudur. Bu konuda bilgi sahibi olmayan birçok meslektaşım bile bu korkularını sık sık dile getirirler. Hafif, orta veya derin trans kendi arzumuzla yarattığımız ve istediğimiz zaman gözlerimizi açıp içinden çıkabildiğimiz zihin durumlarıdır. Kişi derin transta bile her zaman bizi duyar (bazıları duymadığını düşünse de her zaman dinleyen bir “tarafları” vardır) ve eğer söylediklerimiz kendi iradesine ters düşüyorsa o durumdan kolayca çıkar. “Orası” gidilen bir yer veya bir kapalı kutu değil kendi zihnimizin içidir. Araba sürerken transtan çıkamayanı gördünüz mü hiç?

    Zihnimiz o kadar fazla uyarana (sesler, görüntüler, duygular, vb) maruz kalır ki bütün biriken duyusal bilgileri öğütmeye çalışan bir makineye dönüşür. Trans durumu bu makinenin daha sağlıklı ve rahat çalışması için gerekli ortamı yaratır ve bu olağanüstü rahat durumda kişiye kendi başına trans sürecini nasıl gerçekleştirileceği öğretilir. Böylece hayatının her alanında rahatlık duygusuna sahip olabilir.


    Hipnoterapiyle ilgili ülkemizde Türkçe bilimsel kaynak bulmak oldukça zor. Şu ücretsiz blog adresinde dünyanın her yerinden bilimsel makalelerin Türkçe çevirilerine ulaşabilirsiniz.
    http://www.hipnozturkiye.wordpress.com
    Konu cynicall tarafından (20-05-2015 Saat 12:56 PM ) değiştirilmiştir.

  2. #2
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Mesajlar
    301

    Standart

    Daha çok yakın bir geçmişe kadar "akademik bilimciler" tarafından şarlatanlık olarak görülüp aşağılanan hipnoz, son yıllarda doktor, psikiyatr ve psikologların tekeline verilmiş "tapulu mülk" olarak ilan edilip; onlar tarafından, tamamen kontrol dışı bir şekilde gerçekten şarlatanca kullanılmaya başlanmış olan çok etkili ve o oranda da tehlikeli bir yöntemdir.

    Aslında bir terapi yöntemi olmayan hipnoz; doktor, ve psikologlarca bir kaç günlük kurslarda öğrenildikten sonra her kapıyı açan bir anahtarmış gibi kontrolsuzca kullanımaktadır.

    Yöntemi kullanan doktorlar ve psikologlar insanların hipnoza yönelik çekingenliğini kırmak için,

    hipnozun son derece güvenli olduğu,
    kişi istemedikçe asla hipnoza sokulamayacağı,
    hipnoz altında iken asla istemediği birşey yaptırılamayacağı,
    hipnoz altındaki kişinin bilincini asla kaybetmediği,
    kontrolun her zaman kendisinde olduğu,
    istediği anda hipnozdan çıkabileceği


    şeklinde; hipnozun gerçeğine tümüyle aykırı ve maalesef tamamen uydurma iddiları büyük bir rahatlıkla dillendirerek onu, insanlara sihirli bir değnek gibi sunmaktadırlar.

    (Evet genellikle sadece doktor ve psikologlar... çünki onların dışında hipnozla ilgilenenler çok daha sorumlu ve dürüstçe davranarak en azından sorduğunuz zaman, yukarıdaki iddiaların hiç birinin doğru olmadığını açıkça kabul ediyorlar. (Doktor ve psikolog olmayan tanınmış bir hipnoz öğreticisine, geçen yıl katıldığım kalabalık bir hipnoz tanıtım toplantısında ben bizzat sordum ve uygulamalı olarak bütün salona; benim yıllardır savunageldiğim şekilde; bu iddiaların nasıl bir kuyruklu yalan olduğunu son derece tehlikeli olabilecek bir deney yaparak gösteriverdi.)

    . Hipnoz, ne yaptığını bilen ciddi insanların elinde çok etkili bir araştırma aracı olmanın ötesinde,
    özellikle iztiqbarat teaşkılatlarının; toplumları uyuşturmak, yönlendirmek, gerektiğinde de normal insanlardan katiller, tetikçiler, su_ikaztçılar, çanli bambolar ve organik robotlar(zombileşmiş insanlar) üretmekte kullandıkları son derece etkili bir yöntemdir. Bununla birlikte en azından bugün bilinen haliyle bir iyileştirme yöntemi değildir.

    . Çünki hipnoz, kişinin bilincini devre dışı bırakma yöntemidir. Kişi bu şekilde hasta ve kötü edilebilir fakat iyi edilemez. Hipnozu insan psikolojisini düzeltmekte kullanmak, cerrahların ameliyatlarda bistüri yerine çakmak taşından yapılma balta kullanması ile eş değerdir.

    Bilimsel olarak bütünüyle tanımlanmamış ve dolayısıyla bilim dünyası tarafından resmen kabul görmemiş olduğu halde;
    tıp hizmetlerininin I. Dünya Savaşı yıllarından kalma "Türk Tababet Kanunu" ile yürütüldüğü Türkiye'de; tıp fakültesi mezunu herkese, hiç bir ek kontrol ve kısıtlamaya tabi olmadan hipnozu dilediğince tepe tepe kullanabilme tekeli verilmiştir.

    Bir kaç günlük kursa katılan diş tabibinden kadın doğumcuya, pratisyen hekimden psikiyatr ve psikoloğa herkes bu tehlikeli oyuncakla dilediği gibi oynamakta kanunen yetkilidir.

    Ve kimse de hiç bir şekilde itiraz etmemektedir.

    Çünki bunu yapması gereken ya da yaptığında sözü geçerli olabilecek olan kişiler, ya mesleki dayanışma adına susmakta; ya da tekel olmanın verdiği rahatlıkla; kendileri de aynı oyuncağı tepe tepe kullanmakta olduklarından hayatlarından memnun rantını sürmektedirler.

    Kurbanlara gelince, adı üstünde onlar sadece kurban .... Esamîsi bile okunmuyor.
    Konu shafak tarafından (01-04-2011 Saat 03:08 AM ) değiştirilmiştir.

  3. #3
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Feb 2011
    Mesajlar
    134

    Standart

    shafak, benim sorunuma iyi gelmezmi bu hipnoz?

  4. #4
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Mar 2011
    Mesajlar
    10

    Standart

    Alıntıdır:

    Tüm Operasyon Boyunca Ayıktım

    Anestezi fikrinden asla hoşlanmadım: babamın üç operasyonda verdiği kötü tepkileri gördükten sonra anesteziye girmemeye yemin ettim. Ajite olmuştu ve çıldırmış gibiydi, boş laflar ediyordu – izlemesi çok korkunçtu. Böylece ben de bir saat sürecek bir fıtık ameliyatına gireceğim sırada başka bir yol izlemek istedim – prosedür boyunca uyanık kalmak.

    Bir hipnoterapist olarak yüzlerce insana zihinlerinin ağrıyı kaydetmemesi için yardımcı oldum; şimdi benim de onu kendi üzerimde deneme fırsatım oldu. Hatta bir tarafım vaat ettiğim bu şeyi denemek için umutla bekliyordu. Fakat diğer taraf da “umarım işe yarar” demekten kendini alamıyordu.

    Bir sakatlıktan sonra sırt ağrısını dindirmek için oto hipnoz kullandım fakat bir ameliyat için hiç kullanmadım yani bu benim ilk seferim olacaktı. En büyük engelimin korku olduğunu biliyordum. Otohipnozun amacı bilinçaltı zihninize belli bir şekilde hissetmesi için telkinler veya talimatlar göndermektir: kendine güven, rahat veya benim durumumda ağrıdan özgür. Korku bütün sıkı çalışmanızı bozar ve olumlu mesajlarınıza engel olarak olumsuz bir talimat gibi işler.

    Kesip açılmanın çok acı verici olduğunu biliyordum fakat asıl ıstırapın neşterin organları koruyan karın zarını kestiğinde olduğunu duymuştum. Oto hipnoz gerçekten bu ağrıyı kontrol edebilir miydi?

    Aynı zamanda cerrahın da korkusunu hesaba katmalıydım. Zihniniz güçlü bir şey fakat bir başkasının zihni de büyük bir etki: eğer benim becerilerimden şüphe duyuyor olsaydı ve bana acı vermeyeceğinden yüzde yüz emin değildiyse operasyon riske girebilirdi. Acıyı engelleyebilmekle ilgili benim sahip olduğum kadar çok inancı olması gerekirdi.

    Neyse ki profesyonel bir cerrahla çalıştım ve kimyasal anestezi olmadan ameliyatı yapabildi.

    Ameliyathaneye götürülmeden önce zihinsel olarak hazırlanmak, acı tepkilerini kapatması için beynimi programlamak için 15 dakika geçirdim. Tamamen farkında olduğunda zihniniz mantıklı ve rasyoneldir fakat hipnotize olduğunda telkine daha sezgisel, duygusal ve açık olursunuz. Sanki bilinçli zihniniz artık sürücü koltuğunda değil gibidir.

    Deneyimli bir hipnoterapist olarak bile korkuların içeri süzülmesini durdurmalıydım, özellikle ameliyathanede dizili olan cerrahi aletleri gördükten sonra. Ameliyat ilerledikçe kendi kendime daha rahat hissedeceğimi ve kasığımın dokunma ve baskı dışında her şeye karşı uyuşuk hissedeceğini söyledim. Bunu kendi kendime tekrar ettim ve dalıp gitmeye başladığımı hissettim.

    Fakat ameliyat masasında yatarken sırtımın ağrımaya başladığını hissettim. Sırt ağrımın beni rahatsız edeceğinden endişeleniyordum ve cerrah ilk kesiği attıktan sonra bir yastık isteyecektim. Bu tam olarak hipnotik durumumda olmadığım anlamına geliyordu fakat o halde bile yakıcı bir ağrı hissetmedim. Ben ağrı engelleyici düşüncelerimi yeniden oturtana kadar sadece bir dakikalık bir rahatsızlık hissettim.

    Cerrah karnımı açtığında ve bağırsaklarımı içeride tutmak için kas duvarımı diktiğinde devamlı hissizlikle ilgili mesajlarımı tekrarlayarak düşüncelerimin sürüklenmesine izin verdim.

    Cerrahın konuşmasını işitebiliyordum fakat kendi düşüncelerime odaklanmak için gözlerimi kapalı tuttum. Elleriyle içimi didik didik araştırdığını hissediyordum, hoş bir duygu değildi ama acı verici de değildi. Odada herhangi bir acil durum için bir anestezist bulunması yasal bir zorunluluktu fakat tek yaptığı hayati belirtilerimi izlemekti, onlar da tüm ameliyat boyunca normaldi.

    Sonrasında bittiği için rahatladığımı hissettim, en küçük bir sızı bile hissetmemiştim. Ağrı kesici önermişlerdi fakat onlarsız atlattığım şeyden sonra onları almak acayip olurdu. Onun yerine o bölgeye hissizlik mesajları göndermeye devam ettim. Aynı gün eve gittim, dikişlerin atmasını önlemek için dikkatle yürümeme karşın bir sonraki gün akşamüstü ofisimde masa başındaydım.

    Bilinen fıtık ameliyatlarından sonra insanlar hareket ederken, öksürürken, hatta burnunu çekerken bile haftalarca yoğun acı duyabilir, fakat ben iyi hissettim. Sonraki gün biraz sertlik hissettim fakat bu iyiydi çünkü bu bana kendimi zorlamamam gerektiğini hatırlattı. Tek hissettiğim ameliyat izinin etrafındaki hafif seğirmeydi ve bunu de keyifli bulmuştu: bedenimin ağrısız iyileşiyor olduğunu biliyordum.

    Eğer yine ameliyata girmem gerekirse, kalp ameliyatında bile, cerrah da aynı fikirde olduğu sürece kesinlikle oto hipnozu yeğlerim. Zihnimin her türlü acıyı engelleyebilecek kadar güçlü olduğunu biliyorum ve bu harika bir duygu.

    Röportaj: Emily Cummings

    Çeviri: Hasan Arslan
    Kaynak: http://hipnozturkiye.wordpress.com/2...yunca-ayiktim/
    Orjinal Kaynak (İngilizce): http://www.guardian.co.uk/lifeandsty...ion-experience

  5. #5
    protagonist
    Guest

    Standart

    Oldukça ilginç bir durummuş. Beynimizin ve düşüncelerimizin bu kadar güçlü olabileceğine inanıyorum. Neden olmasın.

  6. #6
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Mar 2011
    Mesajlar
    10

    Standart

    Yakın zamanda konuyla ilgili yazdığım yazı: "İnsanlar neden hipnoterapiste gider?"

    Hayatınız harika gidiyor. Tatmin edici bir ilişkinin içindesiniz, sağlığınız iyi ve kariyeriniz gelecek vaad ediyor. Birdenbire ilişkiniz bozulmaya başlıyor, stres ve sıkıntı sağlığınızı ve belki de dolaylı olarak işinizi etkilemeye başlıyor. Daha iyi başa çıkmak için sigara, alkol, uyuşturucu veya ilaçlara yöneliyorsunuz. Fakat sorunlar olduğu yerde duruyor. Hayatınızı yoluna koymak için daha iyi hangi seçeneklere sahipsiniz?


    İnsanlar hipnoterapiye kendi güçlerini yeniden kazanmak için gelirler.

    Bir kütüphane kişisel gelişim kitabı okuduktan sonra problemin hala devam ettiğini hissettiğiniz oldu mu? Entelektüel bilgi değişim için teorik bir altyapı sağlar. Asıl değişim duygusal seviyededir ve çoğu zaman sorunun yaratıldığı seviyede (duygusal) bir yardım gerektirir. Örneğin hipnoterapiye gelen insanların birçoğu stres, yorgunluk ve tükenmişlik gibi modern yaşam sorunlarıyla gelirler. Birçoğu stresin ne olduğunu bilmesine rağmen stresle başetme becerileri teoriden öteye gidememiştir. Hipnoterapiyle ihtiyaç duyulan dinlendirici rahatlık stresin azalmasına, kişinin yeniden doğal enerjisine kavuşmasına ve yaşamın mücadeleleriyle daha güçlü başa çıkmalarına yardımcı olur. Böylece günlük hayatta kendi içsel kaynaklarını kullanarak arzuladıkları yaşama doğru ilerleyebilirler.

    Daha hızlı ve güçlü bir çözüm ararlar

    Sigarayı bırakmak ve kilo vermek hipnoterapinin en çok talep gördüğü alanlardan sadece ikisidir. İnsanlar sigara ve yiyecek gibi bağımlılıklardan kurtulmaya başlarken çekilme etkileri ortaya çıkar. Örneğin kişi sigarayı rahatlamak veya iyi hissetmek için kullanıyorsa bir süre sonra gergin olduğu durumlarda sigaraya ihtiyaç duymaya başlar. Çoğu zaman sigara bantları ve sakızları geçici bir etki sağlasa da zihnin bir tarafı sigara içmesi gerektiği yönünde sinyaller verir. Hipnoterapi kişinin kendi kendine rahatlamasına ve stresle daha güçlü mücadele etmesine yardımcı olur. Zihinsel bir Karate gibidir. Kişi zihinsel ve duygusal rahatlığa ulaşmaya başladığında sigaraya sıkı bir yumruk atıp hayatından çıkarmaya başlayabilir çünkü kendi ortaya çıkardığı doğal rahatlık sigaranın sağladığı yapay gevşemeden çok daha güçlü ve tatmin edicidir.



    Fiziksel, zihinsel ve duygusal yönden gelişmek isterler

    Topluluk önünde konuşma yaparken titreyen, kelimeleri unutan ve bu işi yapamayacağına inananlardan mısınız? Sınavlara girdiğinizde zihninizde nasıl başarısız olacağınızı düşünüyor ve kaygılanıyor musunuz? Gün içinde zihniniz olumsuz bir düşünce akışına kapıldığında onu durduramadığınız oluyor mu? Uzun zamandır insanlar duygusal ve zihinsel değişimin dışarıdan gelen birşey olduğuna inandılar. Fakat gerçek şu ki ihtiyacımız olan tüm kaynaklar duygusal zihnimizde mevcut ve aslında zihniniz mükemmel çalışıyor. Örneğin topluluk önünde konuşamayan birisi sahneye çıkmadan kendi kendini başarısızlığa programlamaya başlar. “Herkes bana bakıyor! Umarım bir şekilde ertelenir. O sahneye çıkarsam tüm bunları nasıl söyleyeceğim” ve sahneye çıktığında dizler titremeye ve ses gitgide daha cılız olmaya başlar. Eğer zihnini kontrole alıp olumlu programlayabilseydi ve gerçekten onu başarabileceğini hissetseydi çok daha farklı bir senaryo ortaya çıkardı. Aynı şekilde öğrenciler ve sporcular da zihinsel programlarını değiştirerek gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmak için hipnoterapistlere başvururlar. Stresin azalması performansın yükselmesi için ilk gereksinimdir. Yaşamın da birçok alanında performans göstermemiz gerekir. Hipnoterapi kendi gücümüzü farklı durumlara uyarlayarak enerjimizi yönlendirmemizi sağlar. Böylece daha iyi konsantre olmaya başlayabilir, hedeflerimize yönelik çalışabilir ve duyguların esiri olmadan biz onları kontrol altına alabiliriz.

    Kaynak: http://www.aresdanismanlik.org/blogs...piste-giderler

Benzer Konular

  1. yanlış inançlar...
    By ezgicann in forum Tanışma Köşesi
    Cevaplar: 25
    Son Mesaj: 08-08-2012, 01:38 PM
  2. Klasik Hipnoz ile Ericksonian Hipnoz Arasındaki Farklar
    By psicici in forum Hipnoz ve Hipnoterapi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12-09-2009, 10:00 AM
  3. Hipnoz Hakkında Yanlış Bilinenler
    By 9 ŞUBAT in forum Hipnoz ve Hipnoterapi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-09-2008, 03:05 PM
  4. yanlış bilinenler
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 11-04-2008, 01:07 AM
  5. Hipnoz Ve Adli Hipnoz
    By biricik in forum Hipnoz ve Hipnoterapi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13-12-2007, 12:22 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •