6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: Kim Normal, kim Anormal?

  1. #1
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart Kim Normal, kim Anormal?

    Ruh sağlığı ile Ruh hastalığı arasındaki fark nedir? Bazen cevap açıktır, bazen ise değil. Örneğin kafalarının içinde sesler duyan kişiler Şizofren olabilir. Yüce fikirleri olan kişilerde - Hiç bir tecrübesi yada eğitimi olmadan Türkiye’yi yönetebileceğine inanmak gibi - Bipolar rahatsızlık olabilir. Fakat çoğu zaman cevap bu kadar açık değildir. Topluluk içinde konuşamıyorsanız, bu durum bir hastalığınız olduğunu mu gösterir, yoksa sadece aşırı heyecanı mı? Üzgün ve umutsuz hissediyorsanız, bu sadece kısa süreli bir bunalıma mı işarettir yoksa ilaç almanızı gerektirebilecek bir depresyona mı?

    Zaten Normal nedir ki?

    Normalliği tanımlarken kültürün ve bilimin rolü

    Neyin normal neyin anormal olduğunu tesbit etmek zordur. Bilim insanları, araştırmacılar ve ruh sağlığı uzmanları (Psikologlar, Psikiyatristler, Terapistler, Rehber Danışmanlar vb) bu konu ile yüzlerce yıldır uğraşıyor olmalarına rağmen hala normal ve anormal arasındaki çizgi belirsizdir.
    Neyin normal olduğu genelde kimin tanımladığına bağlıdır. Normallik belirsizdir ve genelde belli bir kültürün yada topluluğun değer yargılarına göre değişir. Ve hatta aynı kültürde bile normallik zaman içinde değişebilir, özellikle değişen sosyal değerler ve beklentilerden etkileniyor ise. Örneğin 50 yıl önce boşanmak kavramına büyük bir tepki ile bakılırken, bu gün boşanmak daha normal bir kavram haline gelmiştir.
    Psikolojide normal olanı anormal olandan ayırt etmekteki en büyük güçlük ise test edilememesinden kaynaklanır. Obsesif-kompulsif için her hangi bir MRI yada kan testi yoktur, Depresyon için her hangi bir ultrason yada Bipolar rahatsızlık için röntgen bulunmamaktadır. Bu tabiki psikolojik hastalıkların biyolojik nedenleri olmadığı anlamına gelmez, çünkü beyindeki kimyasal maddelerde oluşan değişimler ile bağlantılıdırlar ve bilim insanları bu değişimleri harita üzerine koymaya başlamışlardır. Fakat psikolojik hastalıkları teşhis edebilecek testler hala mevcut değildir.

    Peki Psikolojik Rahatsızlık nasıl tanımlanır?

    Psikologlar ve psikiyatristler, testler yerine, belirtilere, semptomlara ve ortaya çıkan işlevsel bozukluklara bakarak teşhis koyarlar.

    İşlevsel bozukluklar, banyo yapmak yada işe gitmek gibi belli rutin işleri yada temel günlük görevleri yerine getirememektir.

    Belirtiler, her objektif gözlemcinin farkedebileceği işaretlerdir, örneğin aşırı sinirlilik yada hızlı nefes alıp verme gib.

    Semptomlar, mutsuzluk yada ümitsizlik gibi hasta tarafından algılanan yada hissedilen duygulardır.

    Belirtiler, semptomlar ve işlevsel bozukluklar. Tanı ve İstatistik Rehberinde (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - DSM) detaylı olarak tanımlanmıştır. Buna göre 300’den fazla değişik Psikolojik hastalık sınıflandırılmıştır. Amerikan Psikiyatri Kurumu tarafından çıkarılan DSM rehberi, Psikologlar ve Psikiyatristler tarafından, anoreksiyadan tutunda röntgenciliğe kadar her tür hastalığı teşhis etmekte kullanılır. Tanı rehberinin ilk basımı 1952 yılında yapılmış ve bu güne kadar sürekli olarak güncellenerek yayınlanmaya devam etmiştir.
    Neden normal ve anormal arasında bir ayırım yapmak ve damgalanmaya yol açabilecek isimler getirmek gereklidir? Neden özel bir teşhis gerekir? Bunun bir sebebi, Amerika’da sağlık sigortası endüstrisinin DSM kitabında açıklanan teşhislere bakarak, sigorta kapsamını ve ödenecek miktarları tespit etmesidir. Diğer bir neden ise, doğru tedaviyi önerebilmek için neyin tedavi edilmesi gerektiğini (ve bu hastalığın tedavi edilip edilemeyeceğini) bilme gerekliliğidir.

    Belirtiler, semptomlar ve işlevsel bozukluklar nasıl belirlenir?




    Psikologlar ve Psikiyatristler sahip olduğunuz belirtilerin, semptomların yada işlevsel bozuklukların normal mi yoksa anormal mi olduğunu nasıl belirlerler? Uzmanlar çoğunlukla aşağıdaki yaklaşımları kullanırlar:
    1. Kendi algıladıklarınız. Düşüncelerinizi, davranışlarınızı ve işlevselliğinizi nasıl algıladığınız, sizin için neyin normal olduğunu belirlemek için kullanılır. Bazı konularla başa çıkamadığınızın farkında olabilirsiniz. Yada daha önce yapmaktan zevk aldığınız günlük aktiviteleri artık yapamadığınızı yada yapmaktan zevk almadığınızı düşünebilirsiniz. Eğer depresyonunuz varsa, günlerce bulaşıkları yıkamayabilir, banyo yapmayı bırakabilir, sosyalleşmekten kaçınabilir, hobilerinize olan ilginizi yitirebilir yada ailenize normalden çok daha fazla bağırmaya başlamış olabilirsiniz. Kendinizi üzgün, ümitsiz, cesareti kırılmış ve vazgeçmiş hissedebilirsiniz. Bu davranışların normalden farklı olduğunu farkedebilir, bir şeylerin yanış olduğunu düşünebilirsiniz.
    2. Başkalarının algıladıkları. Kendi algılarınız objektif olmayabilir ve davranışlarınız, düşünceleriniz yada işlevselliğiniz konusunda yeterince doğru bilgi vermeyebilir. Oysa tarafsız gözlemciler bunu sağlayabilir. Size göre yaşamınız gayet normal gelebilir. Fakat çevrenizdeki kişilere garip ve anormal gelebilir. Bu genelde Şizofren durumlarında geçerlidir. Eğer şizofrenseniz, sesler duyuyor olabilirsiniz ve başka bir insan ile iletişim kurduğunuzu düşünerek bu seslerle konuşmaya devam edebilirsiniz. Bu durumu gözlemleyen dışardan birisi için davranışınız anormal gelecektir.
    3. Kültürel ve etnik normlar. Çoğu kez, neyin normal neyin anormal olduğu içinde bulunduğumuz kültür tarafından belirlenir. Fakat bu sizin kültürünüzde normal kabul edilen bir davranış başka bir kültürde anormal olarak karşılanabilir demektir. Sadece kendi duyduğunuz seslerle konuşmak Batı dünyasında Şizofreni belirtisi olabilir, fakat diğer kültürlerde bu tür halüsinasyonlar dinsel deneyimin bir parçası sayılabilir. Ve bazı davranışlar ailenizde normal karşılanabilir ama dışarda düzeltilmesi gereken anormal davranışlar olarak düşünülebilir. Örneğin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite aşırı kontrollü bir okul ortamında kabul edilmezken, daha az kontrollü ev ortamında normal sayılabilir.
    4. Süre ve semptomların şiddeti de dikkate alınır.
    devami alta

  2. #2
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart

    Bir insanın Psikolojik rahtsızlığını belirlemekte, genelde bu dört alan göz önüne alınır. Psikolog yada Psikiyatrist size nasıl hissettiğinizi sorabilir, başkalarının davranışlarınızda yada ruh halinizde bir farklılık görüp görmediklerini sorabilir ve aile yapınızı sorabilir. Ayrıca psikolojik testlere cevap vermenizi steyebilir.





    Göz önüne alınan diğer etkenler:
    1. Semptomlarınız ne kadar süredir devam ediyor
    2. Semptomlarınızın ne kadar şiddetli olduğu
    3. Semptomların sizin için ne kadar rahatsız edici olduğu
    4. Semptomlarınızın normal yaşantınızı ne kadar etkilediği
    Değer verdiğiniz bir ilişkiden sonra kendinizi üzgün hissetmeniz normaldir. Fakat aşırı üzgün haliniz haftalarca devam ediyorsa ve işe gitmek, ev işlerini yapmak yada arkadaşlarınızı ziyaret etmek gibi günlük aktivitelerinize olan ilginizi kaybetmiş iseniz Depresyonda olabilirsiniz. Aynı şekilde, önemli bir müşteriye prezentasyon sunmadan önce heyecanlanıyorsanız ama genede hızlı nefes alış verişlerinizi kontrol altına alıp devam edebiliyorsanız sizinkisi sosyal fobi (sosyal kaygı rahatsızlığı) değil, sadece sahne korkusu olabilir.

    Ve trafikte birisinin önünü kesmişseniz, yada dükkandaki satıcıya bağırmışsanız, sadece kötü bir gün geçiriyor yada genel olarak huysuz biri olabilirsiniz. Fakat sürekli olarak saldırgan, şiddete eğilimli, manipülatif (başkalarını kendi çıkarı için sömüren), başkalarını kullanan, sorumsuz yada kanunlara karşı gelen biri iseniz antisosyal kişilik bozukluğunuz (sosyopat) olabilir.

    Psikolojik Sağlık gelişen ve değişen bir kavramdır

    Bütün bu kriterlere rağmen, sağlıklı yada normal psikolojinin ne olduğunu net olarak tanımlamak oldukça zordur. DSM bu zorluğun farkındadır ve Psikolojik rahatsızlıkları strese, işlevsellikte soruna yol açan yada sağlığı aşırı derecede bozan (ölüm, keder yada sakatlığa sebep olan) psikolojik sendromlar, ve davranışlar ile sınırlı tutmaktadır. Ayrıca bu sendromlar kültürel olarak normal kabul edilmiş ve bir olaya bağlı olarak beklenen tepkiler olmamalıdır. Örneğin sevilen birinin kaybı sonucu yas tutmak gibi.
    Psikolojik rahatsızlıklar, aşırı stres, acı çekmek yada işlevsellikte bozukluklar ile bağlantılı olarak kişinin düşüncesinde, ruh halinde yada davranışlarında değişiklikler olması halidir.
    Fakat normallik kavramının sürekli olarak değiştiğini hatırlamak gerekir, tıpkı fiziksel hastalıkların teşhisinde olduğu gibi. Örneğin, yıllarca kan basıncının 120/80 olması normal sayıldı. Fakat 2003 Mayısında bu durum birden değişti. Şimdi bu kan basıncı ile prehipertansiyon teşhisi koyulabilmektedir.
    Tıpkı kan basıncında olduğu gibi, yeni tıbbi bilgiler Psikolojik rahatsızlıklar konusunda da değişikliklere yol açmaktadır (yeniler eklenirken, geçersiz olanlar çıkarılmakta yada belirtiler ve semptomlar yeniden düzenlenmektedir.) Örneğin bu gün bazı uzmanlar regl öncesi sancıların ve semptomların Psikolojik rahatsızlık olarak tanınması gerektiğini öne sürmektedirler (Regl öncesi disforik rahatsızlık)
    Bu gözden geçirmeler ve yenilenmeler aynı zamanda sosyal ve kültürel yaklaşımıda yansıtabilir. Örneğin eşcinsellik önceleri Psikolojik bir rahatsızlık olarak görülmekteydi, fakat 1973 yılında DSM kitabından çıkarıldı.

    Tedavi etmek yada etmemek: Terapi her zaman gerekli değildir

    Gerçekten teşhis edilebilecek bir Psikolojik rahatsızlığınız olsa bile, günlük yaşamınızda tedavi gerektirecek kadar önemli bir problem yaratmıyor olabilir.
    Örneğin örümcekleri düşünün. Bu hayvanlara karşı aşırı bir korkunuz olabilir, fakat hiç bir zaman örümcekler ile karşılaşmamış olabilirsiniz, yada örümcek gördüğünüzde birisini çağırıp yardım istiyor olabilirsiniz. Dolayısıyla bu fobinin yaşamınıza çok az etkisi olabilir ve normal yaşamınızda hiç bir aksaklık yaratmayabilir. Bu tür bir durumda terapiye gerek var mıdır? Hayır. Kişinin durumuna bir teşhis koyulabilir ama terapi gerektirmez. Sonuç olarak Psikolojik tedavi sadece kişinin günlük hayatını sürdürmesine engel olan durumlarda düşünülür.
    Alinti

  3. #3
    Karar Dönemi abcde - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2011
    Mesajlar
    26

    Standart

    Tedavi kelimesi yanlış zaten, dolayısıyla yukarda yazılan herşey yanlış. Yazıda diyor ki normallik kavramı değişen bi kavramdır, örneğin boşanmak eskiden çok anormal karşılanırken bugün gayet normaldir. İşte tüm bu normallik*anormallik kavramları ahlak ile alakalıdır ve ben size söylüyorum, şu an anormal diyip tedavi etmek istediklerinizi 50 sene sonra sağlıklı göreceksiniz. Ben size gelecekten sesleniyorum, hastalık denen şeyin sadece ahlaksal bişey olduğunu oturduğum yerden çok rahat görebiliyorum.
    yaşamaya başlamadın.

  4. #4
    goffee
    Guest

    Standart

    Hayatımın 10-15 yılını depresyonda geçirdim ama kimse farketmedi.
    onlar sadece goffee cok sinirli dedi.
    2 hafta önce eski bagkur karnem elime gecti baktım sanırım 8-10 sayfada teşhis olarak depresyon yazıyor.
    çevremden tek bir kişi depresyonda oldugumu anlamadı.
    yanında calıstıgım doktor patronlarımda dahil.

  5. #5
    Karar Dönemi abcde - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2011
    Mesajlar
    26

    Standart

    Alıntı goffee Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hayatımın 10-15 yılını depresyonda geçirdim ama kimse farketmedi.
    onlar sadece goffee cok sinirli dedi.
    2 hafta önce eski bagkur karnem elime gecti baktım sanırım 8-10 sayfada teşhis olarak depresyon yazıyor.
    çevremden tek bir kişi depresyonda oldugumu anlamadı.
    yanında calıstıgım doktor patronlarımda dahil.
    Depresyon nedir sn goffee? Sen depresyondasın da diğer insanlar hiç mi değil? Sen çok sinirlisin de diğer insanlar hiç mi değil? Depresyonda olmak başarıdır diyorum, çünkü cesaret ister. Evet sinirli olabilirsin, evet 10 15 sene böle yaşamış olabilirsin, evet işte bu cesaret ister diyorum. Bu hastalık değil cesarettir. Sana teşhis olarak depresyon yazan o kağıtlar, neden seni bırakıp depresyonda olmayan diğer insanları yorumlamazlar ? Senin neyin var da sen depr. dasın da çevrendekiler değil, patronun değil vs.?

    işte bu yüzden tedavi kelimesi yanlıştır. Ben depresyona girmek başarıdır diyorum, onlar ise biz bunu tedavi edelim diyor. Ben bu sağlıklılık halidir diyorum ya da üstünde fazla durulmayacak normal bişeydir diyorum, onlar ise bu anormallik olarak görüyor. Kısacası ben zıt gidiyo gibi gözüksem de şu an, sana hayatındaki en büyük iyiliği yapmaya çalışyıorum.
    yaşamaya başlamadın.

  6. #6
    goffee
    Guest

    Standart

    Alıntı abcde Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Depresyon nedir sn goffee? Sen depresyondasın da diğer insanlar hiç mi değil? Sen çok sinirlisin de diğer insanlar hiç mi değil? Depresyonda olmak başarıdır diyorum, çünkü cesaret ister. Evet sinirli olabilirsin, evet 10 15 sene böle yaşamış olabilirsin, evet işte bu cesaret ister diyorum. Bu hastalık değil cesarettir. Sana teşhis olarak depresyon yazan o kağıtlar, neden seni bırakıp depresyonda olmayan diğer insanları yorumlamazlar ? Senin neyin var da sen depr. dasın da çevrendekiler değil, patronun değil vs.?

    işte bu yüzden tedavi kelimesi yanlıştır. Ben depresyona girmek başarıdır diyorum, onlar ise biz bunu tedavi edelim diyor. Ben bu sağlıklılık halidir diyorum ya da üstünde fazla durulmayacak normal bişeydir diyorum, onlar ise bu anormallik olarak görüyor. Kısacası ben zıt gidiyo gibi gözüksem de şu an, sana hayatındaki en büyük iyiliği yapmaya çalışyıorum.


    depresyon sorunlar karşısında ne yapacagını bilemeyip kendini kötü hissetme halidir.
    dengeyi kaybedip toparlamak kolaydır ancak tamamen kaybedilmiş bir dengeyi toparlamak kolay değildir.
    depresyona girmiştim cünkü herkese kötü davranıyordum ve düzelemiyordum.
    düzelme cabalarım bir işe yaramadı.
    kullandıgım ilaçlar işe yaradı.
    düzeldiğimi gören insanlarda bana dahada destek oldu.
    bizler sorunları çözmeye ugraşmayıp gidip direk ilaçlar alan insanlar değiliz.
    bizler sorunları nasıl düzeltebilecegimizi bilmeyip bocalamış insanlarız.
    anlatmak istediğin şeyi anlıyorum. sen bana çok büyük sorunlar altında bile hayata gülümseyebilmişin aslında çok güçlüymüşsün bunun farkına varmalısın diyorsun.
    ancak benm bunları farketmem ancak aldıgım ilaçlardan sonra oldu.
    benm hatyata gülümseyebilişim çok güçlü oldugumu düşünmenizi sağlasa da benm bu gücü saglamak için kendimi içeriye hapsetmem dayanmaya calısmak için insanblardan uzaklaşmam içimdeki yaşadıgım sıkıntılardan dolayı onları sıkıntıya sokmamda pek iyi bişi değildi.
    ailemi çevremi eskisi gibi üzmüyorum.
    üzmemekle kalmıyorum artık onlara yardımcı oluyorum.
    şunu demek istemiyorum herşeyi kafaya takın her yaşadıgınız sorun karşısında üzülün demiyorum.
    benm burda yüzlerce yazım var okursanız mutlaka neredeyse aynı şeyleri anlatmaya calıstıgımızı sizinle aynı fikirde oldugumuzu farkedersiniz.
    ancak doktorların bize olan yardımlarını görmezden gelmek yanıltıcı insan gözü ile bakmakta dogru değil.
    Konu goffee tarafından (03-03-2011 Saat 01:25 PM ) değiştirilmiştir.

Benzer Konular

  1. Kim Normal, kim Anormal?
    By 9 ŞUBAT in forum Sosyal Çevreyle İlgili Problemler
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 25-11-2009, 03:01 AM
  2. Kim Normal, kim Anormal?
    By 9 ŞUBAT in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 11-03-2008, 05:58 PM
  3. Kim Normal Kim Anormal devamı...
    By drsnylmaz in forum Psikoloji Doküman Paylaşımı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29-12-2007, 01:31 PM
  4. Kim Normal Kim Anormal
    By drsnylmaz in forum Psikoloji Doküman Paylaşımı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29-12-2007, 01:30 PM
  5. Normal Nedir..Anormal misiniz...?
    By esin_29 in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29-12-2007, 11:05 AM

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •