Bir insanın Psikolojik rahtsızlığını belirlemekte, genelde bu dört alan göz önüne alınır. Psikolog yada Psikiyatrist size nasıl hissettiğinizi sorabilir, başkalarının davranışlarınızda yada ruh halinizde bir farklılık görüp görmediklerini sorabilir ve aile yapınızı sorabilir. Ayrıca psikolojik testlere cevap vermenizi steyebilir.
Göz önüne alınan diğer etkenler:Değer verdiğiniz bir ilişkiden sonra kendinizi üzgün hissetmeniz normaldir. Fakat aşırı üzgün haliniz haftalarca devam ediyorsa ve işe gitmek, ev işlerini yapmak yada arkadaşlarınızı ziyaret etmek gibi günlük aktivitelerinize olan ilginizi kaybetmiş iseniz Depresyonda olabilirsiniz. Aynı şekilde, önemli bir müşteriye prezentasyon sunmadan önce heyecanlanıyorsanız ama genede hızlı nefes alış verişlerinizi kontrol altına alıp devam edebiliyorsanız sizinkisi sosyal fobi (sosyal kaygı rahatsızlığı) değil, sadece sahne korkusu olabilir.
- Semptomlarınız ne kadar süredir devam ediyor
- Semptomlarınızın ne kadar şiddetli olduğu
- Semptomların sizin için ne kadar rahatsız edici olduğu
- Semptomlarınızın normal yaşantınızı ne kadar etkilediği
Ve trafikte birisinin önünü kesmişseniz, yada dükkandaki satıcıya bağırmışsanız, sadece kötü bir gün geçiriyor yada genel olarak huysuz biri olabilirsiniz. Fakat sürekli olarak saldırgan, şiddete eğilimli, manipülatif (başkalarını kendi çıkarı için sömüren), başkalarını kullanan, sorumsuz yada kanunlara karşı gelen biri iseniz antisosyal kişilik bozukluğunuz (sosyopat) olabilir.
Psikolojik Sağlık gelişen ve değişen bir kavramdır
Bütün bu kriterlere rağmen, sağlıklı yada normal psikolojinin ne olduğunu net olarak tanımlamak oldukça zordur. DSM bu zorluğun farkındadır ve Psikolojik rahatsızlıkları strese, işlevsellikte soruna yol açan yada sağlığı aşırı derecede bozan (ölüm, keder yada sakatlığa sebep olan) psikolojik sendromlar, ve davranışlar ile sınırlı tutmaktadır. Ayrıca bu sendromlar kültürel olarak normal kabul edilmiş ve bir olaya bağlı olarak beklenen tepkiler olmamalıdır. Örneğin sevilen birinin kaybı sonucu yas tutmak gibi.
Psikolojik rahatsızlıklar, aşırı stres, acı çekmek yada işlevsellikte bozukluklar ile bağlantılı olarak kişinin düşüncesinde, ruh halinde yada davranışlarında değişiklikler olması halidir.
Fakat normallik kavramının sürekli olarak değiştiğini hatırlamak gerekir, tıpkı fiziksel hastalıkların teşhisinde olduğu gibi. Örneğin, yıllarca kan basıncının 120/80 olması normal sayıldı. Fakat 2003 Mayısında bu durum birden değişti. Şimdi bu kan basıncı ile prehipertansiyon teşhisi koyulabilmektedir.
Tıpkı kan basıncında olduğu gibi, yeni tıbbi bilgiler Psikolojik rahatsızlıklar konusunda da değişikliklere yol açmaktadır (yeniler eklenirken, geçersiz olanlar çıkarılmakta yada belirtiler ve semptomlar yeniden düzenlenmektedir.) Örneğin bu gün bazı uzmanlar regl öncesi sancıların ve semptomların Psikolojik rahatsızlık olarak tanınması gerektiğini öne sürmektedirler (Regl öncesi disforik rahatsızlık)
Bu gözden geçirmeler ve yenilenmeler aynı zamanda sosyal ve kültürel yaklaşımıda yansıtabilir. Örneğin eşcinsellik önceleri Psikolojik bir rahatsızlık olarak görülmekteydi, fakat 1973 yılında DSM kitabından çıkarıldı.
Tedavi etmek yada etmemek: Terapi her zaman gerekli değildir
Gerçekten teşhis edilebilecek bir Psikolojik rahatsızlığınız olsa bile, günlük yaşamınızda tedavi gerektirecek kadar önemli bir problem yaratmıyor olabilir.
Örneğin örümcekleri düşünün. Bu hayvanlara karşı aşırı bir korkunuz olabilir, fakat hiç bir zaman örümcekler ile karşılaşmamış olabilirsiniz, yada örümcek gördüğünüzde birisini çağırıp yardım istiyor olabilirsiniz. Dolayısıyla bu fobinin yaşamınıza çok az etkisi olabilir ve normal yaşamınızda hiç bir aksaklık yaratmayabilir. Bu tür bir durumda terapiye gerek var mıdır? Hayır. Kişinin durumuna bir teşhis koyulabilir ama terapi gerektirmez. Sonuç olarak Psikolojik tedavi sadece kişinin günlük hayatını sürdürmesine engel olan durumlarda düşünülür.
Alinti
Yer imleri