depresyonun, narsizmin, bipolarlığın belki de şizofrenliğin en ağır halinden bahsediyorum. İşte bu noktadaki bir insan ise kesin olarak " ağır hasta" olarak muamele görüyor. Eğer bu kadar kötü bi ruh halini hiç tatmadıysa, zaten ben bu insanın gerçek özgürlüğü asla tadamayacağını söylüyorum.

Umarım anlatabildim, karışık ya da çelişkili gözüküyor ama değil. Ben herkesin çok ağır derecede kötü hissetmesi gerektiğini ama bunun bir tedavisinin olmadığını söylüyorum ! Özgürlük ve mutluluk isteniyorsa bu dönem uzun bir süre yaşanmalıdır.
Yaşanan uzun hastalıklı (!) dönemin ardından şak diye ruhunu benliğini alışkanlıklarını düşüncelerini atamıyorsun. Ne kadar dibe batarsan bat. Ya da ben çok dirençliyim ki değişemedim bir türlü. Kurtuluş için hastalıklı dönemi uzun süre yaşamak ve sonra kişiliğinden kendinden kusup atmak da bir çözüm olabilir.. Belki. Belki de insan ruhu doyuma ulaşıyor olabilir böylece.. Ama ben kendi adıma konuşursam bu şekilde kendimi değiştiremediğimi söylemeliyim. Ama Bazen senin dediğin gibi yapmak gerektiğini düşünüyorum. üzgünsen problemliysen bunların önüne geçmedne bunu doyasıya yaşamak ve sonra bu ruh hali nasılsa sıkılıp seni bırakacak.. Bilmiyorum, kurtuluşun bu olduğunu mu söylemek istiyorsun, bunu deneyimledin mi peki?

1- Tanrı yoktur. Bunu net olarak görür. 2- Anne-babasının kendi katili olduğunu net olarak görür. 3- Tüm toplumdan ayrı kendine çok çok özel bir hayat kurar. Sadece kendi kendisinin belirlediği. Bilinen ahlak kurallarının çok çok ötesinde yaşar.
1) Evet bunu bi süre sonra görüyorsunuz.
2) Anne babamız katilimiz değil, sadece doğanın bazı kuralları var.
3) Bu sana kalmış bir şey. Ki bence toplumdan ayrı bi hayat kurmak çok çekici. Bilinen ahlak kuralları nedir ki.. Onlara uyup da inanmamak hepimizin yaptığı şey değil mi şu anda? Gerçekten dışına çıkabilmişler var mı peki? Sanmıyorum. Bunların çoğu düşüncede kalıyor.