2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Kişiliğin Gizli Gücü: Zeka

  1. #1
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart Kişiliğin Gizli Gücü: Zeka

    Kişilik tanımlamalarının ortak yanı, kişiliğin öğelerinin bütünlüğe yönelik bir süreci oluşturmasıdır. O halde kişilik bir süreçtir. Kişilikten söz edebilmek için bu sürecin oluşacağı ruhsal yapının temelinin bulunması gereklidir. Bu yapının temelinde zeka (anlak) (inteligence) bulunur.

    Zekanın kişilik gelişmesinde önemli rolü vardır, özellikle çocukluk ve gençlik çağlarında kişiliğin gelişmesi, sağlıklı ilişkiler kurulması ve sürdürülmesi kişinin zeka düzeyiyle yakından ilgilidir. Latincede zeka karşılığı olan «intellectus» sözcüğü algılama, bilme, anlayış, tanıma anlamına gelir. Algı, bellek, öğrenme, düşünme, soyutlama, yeni durumlara uyma gibi birçok zihinsel işlevin bileşimidir. Zekanın tanımlanması değişik zamanlarda, değişik araştırıcılar tarafından değişik biçimlerde yapılmıştır. Eski tanımlamalarda daha çok zekanın nicelikleri üzerinde durulmuş, ancak son yıllarda yapılan tanımlamalar niteliksel anlamını vurgulamıştır. Bunlar zekayı, «kişinin bulunduğu çevreye o an için gerekli uyumunu sağlayan bir yetenek» olarak kabul etmişlerdir. Kişinin bu yetenekten yararlanması, en basit algıdan en karmaşık düşünceye kadar varan zihinsel işlevlerin kullanılmasına bağlıdır. Bütün tanımlamaların ortak yanı göz önünde tutularak denilebilir ki, zeka, kişinin yeni durum, engel ve sorunlar karşısında deneyimlerinden ve öğrendiklerinden yararlanarak o an için gerekeni yapması, uyumunu sağlayabilmesi, yeni çözümler bulabilmesi yeteneğidir. Uyumlu, düzenli sağlık kişilik yapısı ve davranışlar için gerekli olan temel zihinsel işlevdir.

    ZİHİNSEL İŞLEVLER
    Bu tanımlamalarda görüldüğü gibi, zeka birçok zihinsel işlevi içerir. Dolayısıyla aynı zeka düzeyinde olan kişilerde bu işlevlerin değişik olması sonucu değişik kişilik yapıları, davranış biçimleri, uyum ve çözümler görülebilir. Kimi insanda el becerileri daha iyi gelişir. Kimisi de soyut konularda daha başarılı olur. Zekanın günlük yaşama yansıyan, bu yaşamı etkileyen ilişkilerin kurulup sürdürülmesinde önemli rol oynayan özellikleri de vardır: Sözlü ve yazılı anlatımı kolayca kavrama, sözcükleri ve bunların oluşturduğu kavramları tanıma ve anlama, basit hesap işlemlerini kolayca ve çabuk yapabilme, düşünce kurallarına uygun davranıp sağlıklı çıkarımlara ulaşabilme gibi. Bireyler bu özelliklerden birisinde, birkaçında ya da hepsinde üstünlük gösterebilirler. Bu özellikler arasında anlamlı bağlantılar vardır. Başka bir deyişle, birinde ya da birkaçında görülen üstünlük genel olarak diğerlerini olumlu biçimde etkiler. Bu özelliklerin gelişmesi insanın içinde yaşadığı çevrenin toplumsal yapısı ve koşullarıyla yakından ilgilidir. Ancak zekanın gelişmesinde kalıtımla gelen gizilgücün de etkisi vardır. Gizilgüç, zekanın gelişmesinde ya da geri kalmasında önemli rolü olan değişik etkenlerin rastlantı sonucu oluşturduğu bir bileşimdir. Bu bileşimin ilk etkileri annenin döl yatağı içinde gelişen oğulcuk ve dölüt üzerinde görülmeye başlar. Zeka için gerekli olan merkezi sinir sisteminin gelişmesi döl yatağı içinde başlayıp doğumdan sonra da uzun yıllar sürer. Bu bakımdan, daha önce belirtildiği gibi, doğumdan önce, doğum sırasında ya da doğumdan sonra merkezi sinir sisteminin gelişmesini durduran, yavaşlatan, bozan türlü nedenler zeka gelişmesini de olumsuz etkiler.

    ZEKANIN GELİŞİM EVRELERİ
    Kimi araştırıcılara göre zekanın gelişmesi yavaş yavaş, kimisine göre de önceleri hızlı, sonraları yavaş olur. Genel olarak on, on iki yaşına kadar zeka gelişmesinin hızlı olduğu, sonra yavaşladığı kabul edilmiştir. Bu gelişme gittikçe yavaşlayarak yirmi yaşlarına kadar sürer. Yetişkinlerde uzun süre düşüş göstermeden gider. Orta yaştan sonra yavaş yavaş azalma ve düşüş görülür. Doğumdan, iki dört yaş sonuna kadar uzayan dönemde, zeka için gerekli olan ilkel kavramlar kazanılır. Bu dönemde çocuk duygularını kullanmayı, uyarımlara uygun tepkiler vermeyi, öğrendiği davranışları yineliye yineliye pekiştirmeyi başarabilir. Dört yaşından yedi yaşına kadar, sayı, zaman, ağırlık, derinlik, boyut, uzay kavramları gelişir ve yerleşir. Pekişen davranışlar ve yerleşen kavramlar düşüncenin ilk öğelerini oluşturur. Ancak bu tür düşüncelerde sezgiler ağırlık taşır. Henüz soyutlama yapılamaz. Sevgi, saygı, korku, ölüm gibi kavramlar tam olarak gelişmemiştir. Daha çok somut olan bu düşünce biçimi on iki yaşına kadar sürer. Bu yaştan sonra soyut düşünce gelişir.

    ZEKA NASIL ÖLÇÜLÜR?
    Zeka düzeyinin ölçülmesi için testlerin kullanılması XX. yüzyılın başlarında olmuştur. 1905'de, Fransa'da Bine ve Simon okul başarısızlığı gösteren çocukları tanımak ve onlara eğitim, öğretim kolaylığı sağlamak amacıyla kendi isimleriyle anılan zeka testlerini geliştirmişlerdir. O günden günümüze dek bu amaçla sayısız testler geliştirilmiş ve yaygın biçimde kullanılmaya başlamıştır. Zekanın ölçülmesinde, zeka yaşı, doğum yaşı ve bunların birbirlerine bölünmesinden elde edilen sayının yüzle çarpılması sonucu ortaya çıkan zeka katsayısı (I.Q) kavramları kullanılmaktadır. Zeka yaşı bütün zeka yeteneklerini, zeka katsayısı da bu yeteneklerin işlevsel yanını ölçer. Bir toplumda, istatistik kurallarına uygun olarak yapılan zeka ölçümünde zeka testlerinden elde edilen zeka katsayısı (I.Q) dağılımı, normal olasılık istatistik eğrisine uyar. Bu dağılım şöyledir:


    Zeka yaşı, bireyin başarabildiği test sorularına göre hesaplanır. Zeka testlerinde her yaş grubu için kolaydan zora giden sorular ya da çözümü gereken sorunlar vardır. Herhangi bir yaş grubu için kabul edilen soruları yanıtlayan ya da sorunları çözen kişiye, o yaş grubundan daha ileri yaş grubuna ilişkin sorular ya da sorunlar verilir, örneğin, on yaşındaki bir çocuğun, 7 yaşın bütün sorularını, 8 yaş sorularından dördünü, 9 yaş sorularından üçünü ve 10 yaş sorularından da üçünü doğru yanıtladığını ya da soruları bg oranda çözdüğünü varsayalım.


    Sonuçolarakbu çocuğun toplam zeka yaşı:



    7 + 4/5 + 3/5 + 3/5 = 7 + 2 = 9'dur.
    Doğum yaşı ya da takvim yaşı 10 olduğuna göre de, zeka katsayısı:
    Zeka yaşı 9
    IQ = —————— x 100 = ———— x 100 = 90 dır.
    Doğum yaşı 10

    Üstün eğitim ve kültür koşullan zeka katsayısında 510 puanlık bir yükselme yapabilir. Ancak genel olarak zeka katsayısının kolayca yükselmeyeceği kabul edilmektedir.

    DÜŞÜK YA DA ÜSTÜN ZEKA
    Zeka katsayısı 024 arasında olanlarda ağır zeka geriliği söz konusudur. Bu tür çocukların sürekli bakımı gerekir. Kendi başlarına hiçbir şey yapamazlar. Beceri kazanamazlar. Orta derecede zeka geriliği gösteren, başka bir deyişle, zeka katsayısı 2549 arasında olanlar kendi gereksinimlerini karşılayacak kadar yetiştirilebilirler. Temizlik, yeme, içme, giyinme, soyunma gibi becerileri kazanabilirler. Ancak okuma, yazma öğrenemez ya da öğrendiklerini hemen unuturlar. Özel eğitimle toprak kazma, süpürme, silme gibi kaba el becerileri kazanabilirler. Hafif derecede zeka geriliği gösterenlerin zeka katsayıları 50'den fazladır. Geç ve güç de olsa okuma yazma öğrenebilirler. İlkokulun üçüncü ya da beşinci sınıfına kadar okuyabilirler. Soyut düşüncenin gerekli olmadığı basit ve kolay işleri, el becerilerini öğrenip geçimlerini sağlayabilirler. Ağır, geç ve güç okuyan çocukların bir bölümünün zekası normale yakındır.

    Bunlar yardım ve destekle bir sınıra kadar öğrenimlerini sürdürebilirler. Geç ve güç öğrenip çabuk unuturlar. Ancak sık sık yapılan alıştırmalar öğrenilenleri pekiştirebilir. Çevrede ve okulda bu tür öğrenciler yanlışlıkla tembel, dikkatsiz, dalgacı olarak değerlendirilir. Okuma yazmayı geç sökerler. Arkadaşlarının düzeyine erişmek için çok çaba harcarlar. Ancak hiçbir zaman onlar kadar başarılı olamazlar.

    Zeka düzeyi düşük olanlar yanında, zeka düzeyi yüksek olanlar da birey, aile ve toplum açısından sorun yaratırlar. Algıları, düşünceleri, öğrenmeleri kendi yaş gruplarında bulunan çocuklara oranla üstün olduğundan, bunlar için özel eğitim yapan kurumlar gereklidir. Bunlar zekalarına uygun biçimde eğitilip değerlendirilemezlerse, birçok ruhsal sorun, hatta bunalımlar ortaya çıkabilir. Öte yandan toplum da, ender bulunan ve iyi eğitilirse bilim ya da sanat yönünde topluma büyük katkılar yapması olası bir değeri yitirmiş olur.
    kaynak:Özcan Köknel
    Konu Selina tarafından (17-02-2011 Saat 08:12 PM ) değiştirilmiştir.


  2. #2
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    May 2010
    Mesajlar
    135

    Standart

    ............................
    Konu gezgin tarafından (06-11-2011 Saat 03:09 AM ) değiştirilmiştir.

Benzer Konular

  1. Sözün Gücü
    By Zombine in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 30-09-2010, 09:56 AM
  2. Beynimizin Gücü
    By 9 ŞUBAT in forum NLP ( Nöro linguistik Programlama - Neuro Linguistic Programming )
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 03-12-2009, 03:59 AM
  3. Sınırsız Beyin Gücü .
    By 9 ŞUBAT in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-05-2009, 05:48 PM
  4. Beklentilerin Gücü ve Plasebo Etkisi.
    By g1z4y in forum Klinik Psikoloji
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 31-08-2008, 06:12 PM
  5. İş hayatında öğütlerin gücü
    By Nefertiti in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-06-2008, 11:36 PM

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •