Öncelikle "psikoterapi nedir"den başlayalım. Psikoterapi, kelime kökü olarak psycho-ruh ve therapy-tedavi kelimelerinin birleşmesinden oluşmuş, semantik olarak ruhun tedavisi anlamına geliyor olsa da, gerçek anlamı, ruhsal sorunların ve/veya kişinin kendini gerçekleştirmesi sürecinde önündeki engellerin kaldırılması için sözel ve sözel olmayan tekniklerin kullanılmasını ifade eder. Bilişsel Davranışçı Terapide bu tekniklerin bazıları duygu ve düşünce farkındalığı, alternatif düşünceler, yeniden yapılandırma, aşağı ok, Sokratik sorgulama, yüzleşme, temel inançların bulunması ve sorgulanması, öz-gözlemleme, rol-oynamalar, temel inançların oluşumu, günümüze etkileri vb dir.

Terapistin görevi kişiyi suyun kaynağın önündeki engelleri kaldırmasına yardımcı olmaktır. Suyu içmek, hastanın (danışanın) görevidir.

Psikoterapi, komşu Ayşe Teyze ile dertleşmek gibi, bir uzmanla konuşmak ve dertleşmek değildir. Psikoterapi ilişkisinin oluşabilmesi için farklı bir uzaklığın, ama aynı zamanda farklı bir yakınlığın oluşabilmesi gerekir. Psikoterapi, bir nasihat verme süreci de değildir. Kaldı ki, hastalar terapiste gidene kadar birçok kaynaktan nasihatları yeterince almışlardır. Psikoterapi (bazen psiko-eğitim sürecini de içine alsa) tek başına bir eğitim süreci değildir.

Her psikoterapi okulunun yaklaşımına göre psikoterapi çeşitlense de, ortak olan özellikleri vardır. Bunlardan ilki belli bir kurama dayandırılmasıdır. Belli bir kurama dayanamadan, araştırılarak bilimsel gerçekliği teyit edilmeyen hipotezlere dayalı olarak psikoterapi yapılamaz.

Gerek psikolojik bir probleminiz, gerek kişisel gelişiminiz, gerekse fizyolojik kökeni olmayan psikosomatik sorunlar için psikoterapi alınabilir. Eğer psikoterapi almaya karar verirseniz, öncelikle araştırmanız gereken şeyler şunlardır:

1. Yardım alacağım terapist kendi alanında yetkin midir? Bu alanda diploması/ları, yetkinlik belgeleri var mıdır?

2. Bir psikoterapi ekolüne hâkim midir? Yoksa komşu Ayşe Teyze modeline göre mi "psikoterapi" yapmaktadır?

3. Benim sorunum hakkında yetkin midir? Bu konu ile ilgili telefon ile bilgi alınabilir.

4. Bu kişi etik çalışmakta mıdır? Geçmişte, etik ihlalleri var mıdır?

Diyelim ki terapistinizi belirlediniz. Şimdi kendinize sormanız gereken ve yanınıza almanız gereken 3 temel şeye geliyoruz:

1. Ben yardım almak istiyor muyum? Bu konuda gerçekten istekli miyim? Yoksa sadece görüş almak ve anlatmak mı istiyorum? Bu konu ile ilgili Peseschkian'ın çok güzel bir benzetmesi vardır. Bazı kişiler yardım isterler ancak ellerini uzatmazlar. "Yardım istiyorsanız öncelikle kolunuzun ucuna bakın".

2. Ben bu psikoterapi süreci sonunda nasıl değişmek istiyorum? Beklentim ne? Sadece sorunu ifade etmek birçok durumda çok kısır bir bilgidir. Nasıl değişmek istediğiniz çok daha önemli bir düşüncedir.

3. Ben terapistimden ne bekliyorum, bana nasıl yardımcı olmasını bekliyorum.

Bu 3 soru aslında psikoterapi sürecinin etkililiğini belirleyen en temel öğelerdir. Bu soruların tümü hakkında tabiî ki tamamen emin olunmasına gerek yoktur. Kaldı ki birçok nokta süreç içinde belirlenecektir. Unutmayın, suyu içmek istemek, ne kadar su içmek istemek, terapistten o suyun kaynağına nasıl götürmesini beklemek ve suyu içmek hastayla ilişkilidir. Terapistin asıl görevi suya gidiş önündeki engelleri kaldırmaktır.



Uzm. Psk. Özcan Elçi