Hasta ile ilgili bütün bilgiler meslek sırrı niteliğindedir. Psikiyatrist tedavi ettiği hasta ile ilgili olarak adı, soyadı, telefon numarası, nerede çalıştığı gibi kişisel ve kimlik bilgileri ve kişinin tedavi edildiği psikiyatrik hastalığının adı gibi kişiyi tanıtacak tüm özelliklerinin gizlenmesi koşulu ile bilimsel bir tartışmada, eğitim sürecinde, gözetim ve konsültasyon nedeniyle hekimlerarasında hastası ile ilgili bilgiler aktarabilir. Psikiyatrist herhangi bir kitle iletişim aracında kendi hastası olan kişi ile ilgili bilgiyi vermemeli.
ORTAMI RAHATLATMAK TERAPİSTE DÜŞER
Psikoterapi bireysel tedavi olarak biliniyor. Seanslar hasta ile terapistin birlikte yürüttüğü seans da olabilir, grup tedavisi olarak da uygulanabilir. Tedavi genelde hastanın kendi davranış ve duygularına ilişkin bir içgörü sağlamasına yardımcı olarak kişiliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Bunun sağlanması için hastanın kendisini yargısız, sıcak ve tümüyle özgür bir ortamda bulması gerekiyor. Terapist bunun için gerekli koşulu sağlamalı. Hastanın karşısındaki tarafından anlaşıldığını hissetmesi ve kendini olduğu gibi ortaya koyduğu utanç, suçluluk ve korku duyduğu yönlerinin kabul edilebilir olduğunu görmesi, bu duyguları yavaş yavaş kendinden uzaklaştırmasını sağlıyor. Bazı psikoterapi okulları terapistin sıcak ve hiçbir koşul ileri sürmeyen olumlu tavrının ya da hastayı olduğu gibi kabul etmesinin hastanın değişiminde önemli rol oynadığını savunuyor.
DÜNYADA SIK SORULAN SORULAR
Psikiyatri hastasıyım. Manik depresif teşhisi kondu. Bu kayıt hayatım boyunca karşıma çıkacak mı?
-Bir psikiyatri hastası olarak olarak kanun sizi koruyor.
İşe başvururken problem çıkar mı?
-Kimse sizin kayıtlarınıza bakamaz hiç kimse bir başkasına dosyanızın okunması için yetki veremez. Buna işveren ve devlet daireleri de dahil.
Psikiyatristimdeki kayıtlar yeteri kadar güvence altında mı?
Mahkeme tarafından yazılmış resmi bir yazı olmadıkça hekim hasta bilgilerini kimseye veremez.
Ya başka hekimlere gösterirse?
-Hastanın izni olmadan hekimi dışında klinik hekim, sosyal danışmanlar, psikologların dosyayı görmesi yasaktır.
Gönüllü terapide göz göze tekniği
Washington Capital Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan Amerikalı psikiyatrist Prof. Dr. Clancy D. McKenzie, İstanbul’da bir grup psikiyatriste travma sonrasında yapılması gerekenler konusunda iki günlük bir seminer verdi.
Prof. McKenzie, seminerde a büyük felaketlerden sonra uygulanması kolay ve hızlı sonuç veren ‘‘Göz hareketi tekniği’’ni (Eye Movement Trauma Desensilization) gösterdi. Prof. McKenzie’ye göre travmayı nötralize etmenin bir yolu olan göz hareketi tekniğinin öğrenilmesi kolay olduğu için terapistlerin sayısının yetersiz kalabileceği felaketlerde tekniği öğrenen mağdurlar da birbirlerine yardımcı olup hizmetin yayılmasını sağlayabilir. Prof. KcKenzie, bunu şöyle açıkladı: ‘‘Tehlikedeki kişiyi uyarmak lazım. Şu an kaza geçiren ve kan kaybeden birine turnike takıp takmama zamanı. Düşünecek zaman yok. Bu teknikte şahıs, travmayı düşünüp gözlerini kıpırdatırken travmanın içine daha yoğun girer. Ama biz zaten içine girmesini istiyoruz. Başka türlü nötrolize edemeyeceğiz. Ben bunu 800 kişiye uyguladım. Belki bazı kişiler zarar görebilir denebilir, ama ben daha bu 800 kişi arasında zarar gören görmedim. Uygulamamaktansa uygulamak çok daha iyi. Turnike lazımsa turnike yapılır.’’
Duygular dile gelmeli
Seminere katıldıktan sonra uygulamaya başlayan gönüllü psikiyatristler, İzmit’te bu tekniği uyguladıkları bazı depremzedelerin gerginliğinin azaldığını gözlediler. Uzmanlara göre insanların duygularını dile getirmeleri gerekiyor. Çünkü eğer şimdi konuşulmazsa ilerde çok dahabüyük sorunlar ortaya çıkabilir.
Terapi sırasında yaşadıklarını hatırlayan depremzedelerin yoğun olarak hissettikleri duygu ‘çaresizlik’, ‘korku’ ve ‘sıkıntı’.
Yakınlarının enkaz altından çıkartılmasını izleyen depremzedeler duygularını şöyle dile getirdiler: ‘‘Korkudan çadırda yaşıyoruz. Depremin ara ara devam etmesi, depremi de içimizde yaşatıyor. Dostlarımızı kaybettik. Bu kısa sürede unutulacak bir durum değil. Canımızı kurtardık ama şu anda yaşadığımız en büyük duygu korku. Ani hareketlerde, bir sarsıntıda, en ufak titreşimde hemen paniğe kapılıyoruz. Zamanla bu stresi üzerimizden atacağız, ama nasıl atacağımızı bilmiyoruz. Çocukların atlatması çok zor. Çadırda sabaha kadar uyuyamıyorum. Zaten kardeşim hep ağlıyor. Ben de ona hissettirmemek için kendimi tutuyorum, ama hep gerginim.’’
Teknik nasıl uygulanıyor?
Bir terapist ya da tekniği bilen bir kişinin travma geçiren şahsa uyguladığı ‘Göz hareketi tekniği’ şu bölümlerden oluşuyor:
1\ Önce yaşanan olayı canlandır, resmine bak, içine gir.
2\ Duygularını kelimelerle ifade et.
3\ Sonra o duyguları gözünde canlandır, yaşa. Tam o anı yaşıyormuş gibi stres düzeyini söyle. (1’den 10’a kadar puanlama)
(Terapiyi uygulayan kişi ise o sırada elini karşısındakinin göz hizasına kaldırarak bir uçtan diğerine, aşağı yukarı 50 kere hareket ettirecek.)
4\ Bir diziyi bitirdikten sonra durup derin bir soluk aldıktan sonra gözlerini kapatarak ilk aklına gelen şeyi söyle. (Düşünce, ağrı ya da his.)
5\ Bu kez başka bir cümleden, o tecrübeden tekrar göz hareketi tekniği yapılıyor. Derin bir soluk al. Şimdi ne hissediyorsun?
İyiye gitmek üzere olduğunu ispatlayacak 5 ipucu var:
1\ Hissettiğin korku bulanıklaşıyor, tarif edemez hale geliyor, yok oluyor.
2\ Kelimeler değişmeye başlıyor. (Öleceğim derken ölmedim, bir daha da olmayacak diyorsun.)
3\ Kişi başlangıç travmasıyla başlıyor, bunları yaptıktan sonra bu kez bir sonraki travmayı düşünüyor.
4\ Olay değişmeye başlıyor. İlerlerken bir yerlere varmak üzere olduğunuzu anlıyorsunuz.
(Eğer bir yerinde örneğin karnında ağrı hissediyorsa ‘‘Peki, ona odaklan’’ diyorsunuz. Şimdi ne hissediyor? Örneğin ‘‘Omzuma geldi’’ diyor. Şimdi oraya odaklanmasını söyleyerek, tekrar göz hareketi tekniğini yapıyorsunuz. Başıma geldi diyor. ‘‘Tekrar yap’’ diyorsunuz. Bir süre sonra tamamen kurtuluyor.’’
20 yaşındaki hastasıyla ilişki kurmuş
Ünlülerin psikiyatristi Ergon Mengi'nin, ‘‘Badem Ağacı’’ kitabında hastalarının sırlarını açığa vurmasının yankıları sürerken Mengi'nin 64 yaşındayken 20 yaşındaki bir hastasıyla ilişkisi olduğunu açıklaması, tartışmayı daha da alevlendirdi.
Bir dönemin ünlü psikiyatristi Ergon Mengi'nin anılarını yazdığı ‘Badem Ağacı’ adlı kitabında, hastalarının çok özel durumlarını açığa vurmasının ardından, Sevda adında genç bir hastasıyla 5 yıl süreyle duygusal bir ilişki yaşadığını da itiraf etmesi, bardağı taşıran son damla oldu.
Psikiyatristler hem hastayla cinsel ilişkiye girilmesini, hem de bunun teşhir edilmesini 'çirkin' bir davranış olarak nitelediler. Mesleğe ihanetle suçlanan Dr. Mengi'nin bir hastasıyla 5 yıl süren cinsel ilişkisini ballandıra ballandıra anlatması ihanette ikinci perde olarak yorumlandı. Şu anda 71 yaşında olan Dr. Mengi'nin, 7 yıl önce 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi genç kızla başlayan ve 5 yıl süren ilişkisini kitabında yazmasıyla ilgili olarak meslektaşlarının görüşleri şöyle:
devami alta
Yer imleri