İnternet ve çevrimiçi oyunların kişilik oluşumu üzerinde sorunlara neden olup olmadığını, olumsuz sonuçlarını ve bunların çözümlerini uzmanlara sorduk.

Her geçen gün hayatımızda biraz daha aktif rol oynayan internet kullanıcılığı önemli sorunları da beraberinde getiriyor. Yetişkinlerin bile kendilerini kontrol edemedikleri sanal ortamda ilkokul çağındaki çocuklar oynadıkları çevrimiçi oyunlarla çevrelerine karşı duyarsız hale gelirken, kişilik oluşumu üzerinde olumsuz etkiler bıraktığı belirlenmiştir. Bu etkileri ve önlemlerini öğrenebilmek için sorularımızı Psikolog Hicran Korkmaz’a yönelttik.

Online oyunlar çocukların zekâ gelişimini etkiliyor mu?

Tabii ki etkiliyor, özellikle de beyin jimnastiği açısından önemli rol oynuyor. Sürekli sabit oturup bir noktaya kilitlendikleri için evet birçok rahatsızlığa sebeptir.

Sosyal paylaşım ve arkadaşlık sitelerine üyeliklerin artmasında hakkında ne düşünüyorsunuz?

Özellikle ergenlik dönemine giren çocuklarda ‘facebook’, ‘twitter’ gibi siteler, sosyal paylaşım ve arkadaşlık sitelerine üyelikler oluyor. Bu sitelerin, kişilik oluşmasında etkili birer rol oynadığı apaçıktır. Çünkü cinsel veya duygusal isteklerini karşılayabilmek için kişisel bilgilerini yanlış bildiren çocuklarda yalan söylemek kalıcı bir alışkanlık hale gelebiliyor. Sosyal paylaşım ve arkadaşlık sitelerine üye olma isteği toplumsal sosyal etkileşimden kaynaklanıyor.

Ben bu durumun psikolojik sorunlara yol açacağı kanaatindeyim. Evde ve internet ortamında bulunan çocuklarda sağlıklı bir gelişim söz konusu değil. Bütün gün bilgisayar basında belli bir şeye kilitleniyorlar. Bu da ne kadar sağlıklı bir psikoloji yansıtır, tartışılır. Çocuklar sadece savaş, dövüş, vurdu-kırdı ile toplumsal yaşamı bozacak alışkanlıklarla ilgileniyorlar.

Ailelere düşen görevler nelerdir?

Bence ebeveynlere düşen temel görev çocuklarına zaman ayırmaları. Genellikle yoğun bir çalışma ortamı içerisinde olan ebeveynler çocuklarına yeterince ilgiyi gösteremiyorlar. Çocuklarla ilgilenilmeli sanal ortamın etkilerinden uzaklaştırmak için farklı sosyal aktivitelere yönlenmelerinde yardımcı olmaları gerekir. Yapılan internet kullanımlarına bir sınırlama getirilerek etkiler azaltılmaya çalışılmalıdır.

Çocukları, internetin ve çevrimiçi oyunların olumsuz etkilerinden kurtarmak için neler yapılmalı?

Bu görev ailelere düşüyor. Hafta sonları birlikte yapabilecekleri tiyatro, sinema çok küçük yaşta başlatılmalı ve alışkanlık haline getirilmeli. Aileler, çocuklarla birlikte düzenli sosyal aktivitelere katılmalı. Sosyal aktiviteyle uğraşan çocukla çevrimiçi oyun oynayan çocuklar arasında fark olur. Teknoloji şu anda çocuklara hükmediyor. Bunun önüne geçilemez ancak önlem alınabilir.

Bu konu hakkında yaptığınız araştırmalar nelerdir?

Ben daha çok yetişkinler üzerinde çalışmalar yaptım. Fakat yetişkinler üzerinde de ciddi tehlikeler içeren çevrimiçi oyun konusunun tehlikeli boyutlara ulaştığını gördüm. Teknoloji kesinlikle doğru kullanılmıyor. Doğal olarak yetişkinlerin kullanımı bu denli tehlikeler içerirken çocukların kullanımının nasıl tehlikeler içerdiğini tahmin etmek zor değil.

Peki, çocukların oyun başından kaldırıldığında verdikleri tepkiler nelerdir? Size bu sorunla gelen hastalar var mı?

Çocuklar oyunlarından kaldırıldıklarında korkunç bir agresiflik gösteriyorlar. Moralleri bozuluyor, çocuklar aileye karşı asileşiyor. “Dersimi yaptım,” diyor, sorumluluklarını yerine getirdiğini söylüyor ama aslında zamanının büyük bir çoğunluğunu bilgisayar başında geçiriyor. Doğal olarak da çocukla aile arasında kopukluk başlıyor. Çünkü aile, günlük stresten ve çalışmalarından dolayı çocuklarını dinlemeye, onlarla ilgilenmeye zaman ayıramıyorlar.

Aileyle çocuk arasında oyalama seansı başlıyor. Örneğin hadi odana git biraz daha oyna, bu konuyu daha sonra konuşuruz, eğer uslu durursan biraz daha oynayabilirsin diyerek diyalog kopuklukları başlıyor. Bunların yaşanmaması için ailelere önemli görevler düşüyor. Zaten Türkiye’de kitap okuma seviyesi çok düşük. Onun dışında herkesin elinde dizüstü bilgisayar görüyorsunuz. Her sokak başında internet kafe mevcut. En korkunç olanı da 6–7 yaş grubunun bile ‘facebook’ta adreslerinin olması. Bunun önüne geçmek toplu bir istikrarı gerektirir.

Berrak Arat / MİHA
aktuelpsikoloji