Bilgisayar bağımlılığı 21. yüzyıl hastalığı mı?, Bu bağımlılık diğerlerinden daha mı masum? Kişinin bilgisayar oyunu bağımlısı olduğunu nasıl anlarız? Oyun bağımlılığı konusunda merak edilen sorular ve yanıtları...

Posta Gazetesi'nden Merve ÖZAYTEKİN, gittikçe geniş bir alanda etkilerini gösteren oyun bağımlılığı probleminin günlük yaşama, cinsel hayata, ikili ilişkilere ve kişinin yaşam kalitesine olan etkilerini Psikiyatri uzmanı Barış ÜNSALSEVER ile konuştu. Önemli tespitlerin yapıldığı röportajda şu sorulara yanıt arandı:

"Bilgisayar bağımlılığı 21. yüzyıl hastalığı mı?, Bu bağımlılık diğerlerinden daha mı masum? Kişinin bilgisayar oyunu bağımlısı olduğunu nasıl anlarız? Oyun oynayınca beyinde nasıl bir haz oluşuyor ve bağımlılık nasıl kanımıza giriyor? Neden oyun oynayan herkes bağımlı olmuyor?"

15-35 yaş arası erkekler neredeyse her gün bilgisayar oyunu oynuyor. Psikiyatrist Barış Ünsalver, oyun bağımlılığını en sinsi ilerleyen bağımlılık türü olarak tanımlıyor...

Bilgisayar bağımlılığı için 21. yüzyıl hastalığı diyebilir miyiz?

Aslında sanal oyunlar hayatımıza 20. yüzyılda yani 70’li yıllarda bilgisayarın yaygınlaşmasıyla girdi. Son 15 yıldır, internetin yaygınlaşmasıyla sanal oyunlar sosyal hayatın yerini almaya başladı. Bu nedenle, evet 21. yüzyılda en önemli bağımlılık türü, ‘oyun bağımlılığı’ haline geldi.

Bu bağımlılık diğerlerinden daha mı masum?

Hayır. Diğerlerinin aksine sinsi ilerliyor. Özellikle gençler evden çıkmıyor, ailesinin yanında koruma altına yaşıyor gibi gözüküyor. Aileler de çocuklarını merak etmiyor. Aslında çocuk her şeyden uzaklaşıyor, kendini soyutluyor.

Sadece oyun odaklı yaşıyor. Diğer zararlı maddelerden uzak zannedildiği için de bilgisayarla oynaması sorun olarak görülmüyor.

Kişinin bilgisayar oyunu bağımlısı olduğunu nasıl anlarız?

Bilgisayar başında kişi saatlerini geçiriyorsa, tıpkı bir madde bağımlısı gibi bilgisayardan uzak kaldığında, bilgisayar bozulduğunda, internet bağlantısı kesildiğinde sinirleniyor, huzursuz oluyorsa bu bağımlılığın bir parçası demektir.

Zamanla kişi sosyal ilişkilerini minimuma indiriyor, iş performansı düşüyor, kız-erkek arkadaşına bile vakit ayıramıyorsa bağımlılık kendini göstermeye başlıyor. Ve oyun oynadığında aynı anda büyük bir rahatlama yaşıyorsa bağımlılık ilerliyor demektir.

Oyun oynayınca beyinde nasıl bir haz oluşuyor ve bağımlılık nasıl kanımıza giriyor?

Bağımlılık yapan oyunlar büyük strateji oyunları ya da kişinin zihnini sürekli tetikleyen oyunlar değil. Oyunda ilerlemek aslında kolay. Oyunları pazarlayanlar, kolay ödül veriyor, böylece oyuncu kolay ilerleyebildiğini düşünüyor. Kişi başta sadece bir saat oynamakla rahat ediyor.

Ama bir süre sonra bir saat yetmiyor ve oynamaya devam ediyor. Kişi süreye tolerans gösterdikçe yavaş yavaş kanına giriyor. Beyinde dopamin denilen bir madde var.
Dopamin ödül sisteminde kullanılıyor.

Bizlere haz veren şeyi vücudumuz aldığında yani bilgisayar oyununda oyuncu ödül alındığında beyin dopamin salgılamasını artırıyor. Böylece haz alıyor ve mutluluk duyuyor. “Yenilince kişi depresyona bile giriyor’’

Orgazm olmak gibi yani...

Evet, orgazm sırasında da dopamin salınımı artıyor. Bu yüzden insanlar keyif aldıkları için cinselliği tekrar yaşamak istiyor. Bağımlılıkta oyun oynamak kişiyi mutlu ediyor diye beyinde bir devre yani bir sinir ağı oluşuyor.

Bu sistem sayesinde oyunla her karşılaşmada beyin kendini mutlu, huzurlu, uyumlu, oyunun bir parçası hissediyor. Oyunda ilerledikçe, saatler geçirdikçe bu haz sistemi sürekli ayakta kalıyor. Eğer kişi de hazzını erteleyemiyorsa çok kolay bağımlı hale geliyor.

Neden oyun oynayan herkes bağımlı olmuyor?

Herkesin bağımlı olmamasının sebebi de bu, hazzını erteleyebilmesi. Alışveriş bağımlılarında da aynı sistem oluşuyor.

Diyelim parası var, bir ayakkabı alacak. Bazısı beğendiği ayakkabıyı ertesi güne bırakabilir. Ama hazzını erteleyemeyen kişiler beğendiğini hemen alıyor ya da almak için elinden geleni yapıyor.

Oyunda yenilince ne oluyor?

Büyük öfke yaşanıyor. Bazen bilgisayar ekranı veya klavye kırılıyor. Eğer oyun internet ortamında oynanıyorsa, yaşanan kayıp yüzünden kişi depresyona giriyor. Elini ayağını her şeyden çekiyor. Uyumuyor, iştahı kalmıyor, kendini değersiz hissediyor.

Kaybetme ihtimali olduğunda bile gerçek hayatta saldırgan davranışlar sergiliyor.

Şiddet içeren oyunlarda da araştırmalar ergenlik döneminde bu tür oyunları oynamanın sinirliliği, öfke kontrolünü bozduğunu gösteriyor. Ama 20’li yaşlardan itibaren kişinin öfkeye eğilimi yoksa oyun oynamış olmak onu öfkeli biri yapmıyor.

Ama zaten öfke kontrolü bozuk olan, kolay sinirlenen biri oyun oynayarak daha sinirli hale geliyor.

Oyunlar patolojik sorunları bir anlamda destekliyor mu?

Evet. Sosyalleşmekte güçlük çeken biri sosyal kaygılardan uzaklaşmak için oyuna yöneliyor. Sıkıntısı gitmiyor, sosyal fobik özelliklerini pekiştirmiş oluyor. Öte yandan öfkeli bir kişi oyun oynarken öfkesini gösteriyor ve mutlu oluyor.

Çekingen kişiler tabii ki riskli grupta. Ama hayatının bir döneminde depresyona girmiş ya da hayatından tam tatmin olamayan kişi oyun oynayarak kendini mutlu hissediyor ve bağımlı oluyor.

Her çeşit bağımlılık kişinin hayatındaki herhangi bir boşluğu doldurma görevi görüyor. Bir şeylerin eksik olduğu anda oyun o eksikliğe oturuyor. Tabii kişiler bir de genetik olarak bağımlılığa yatkın olabiliyor. “Libido oyuna yatırılıyor!’’

En çok kimler oyun bağımlısı?

Daha çok genç ergenler olmak üzere yüzde 75 oranında erkekler. 40-50 yaşlarındaki erkekler de bilgisayar oyun bağımlısı oluyor. Ama en çok 15 ve 35 yaş arası yığılma söz konusu.

Her 10 oyuncudan biri bağımlı, her 10 kişiden 2’sinin de bağımlı olma riski var. Diğer geri kalan grup da bilgisayar oyunu oynamaktan sadece keyif alıyor. Hayatını oyun oynamak etkilemiyor.

Yetişkinler için tehlike çanları ne zaman çalıyor?

İşte performans düşünce, evlilik ikinci planda olmaya başlayınca, uyku, hafıza problemleri çıkınca. Sürekli aynı pozisyonda oturmaktan vücut ağrıları bile baş gösteriyor.

Cinsel yaşamı da etkiliyor mu?

Evet. Cinsellik artık haz vermiyor. Çünkü beyin cinselliği haz aracı olarak görmüyor. Cinsellikten soğuma yaşanıyor, ereksiyon güçlüğü, erken boşalma gibi sorunlar çıkıyor.

Beyin de cinselliği bir haz aracı olarak görmüyor. Libido hayat enerjisidir. Bu kişilerdeki libido oyuna yatırılıyor, dolayısıyla da cinsellikle ilgili haz duymaya yönelme olmuyor.

Çiftler birbirini çok seviyor diyelim. Ama eşlerden biri oyun bağımlısı. Kişinin yine de orgazm olamamasına bilgisayar oyun bağımlılığı sebep olabilir mi?

Yüzde yüz böyledir diyemiyoruz. Ama kesinlikle cinsel yaşam etkileniyor. Kişi nasıl depresyonda orgazm güçlüğü yaşıyorsa oyun bağımlılarında da orgazm güçlüğü yaşanıyor. O derece oyun bağımlısıysa zaten evliliğinde veya ilişkisinde mutlu olmuyor.

Çünkü ilişkisini göremiyor. İlişkisinde güzel duygular yaşıyorsa, cinsel hayatı devam ediyorsa zaten bağımlı değildir. “Aldatılmakla aynı sayanlar var’’

Eşler arasında oyun bağımlılığına aldatma olarak bakılıyor mu?

Evet. Aldatılmak illa başka biriyle el ele tutuşmak, cinselliği paylaşmak değil. Aldatılmak aynı zamanda yalnız bırakılmak, duygularınıza, düşüncelerinize partnerin değer vermemesi olarak algılanıyor. Çiftlerin birlikte geçireceği vakit, oyun başında geçiriliyor.

Oyun bağımlısı kişi eşiyle televizyon seyredeceğine, bilgisayar oyunuyla bedenen ve ruhen başka bir yerde oluyor. Ve kişi tıpkı diğer aldatmalar gibi burada da aldatıldığını hissediyor. Çift birlikte hiçbir şeyi paylaşmıyor, bu durum boşanmaya kadar gidiyor.

Oyun bağımlılığının tedavisi nasıl yapılıyor?

Bilgisayar oyun bağımlılığının tedavisi en iyi yatarak yapılıyor. Çünkü internete, bilgisayara ulaşmak çok kolay. Diğer bağımlılıkların illegal olması az da olsa kişinin tekrar ulaşmasını engelliyor. Ama yine tedavi kişiden kişiye değişiyor.

Bazısı ilaçsız tedavi olacak gibi hissettiriyor. Beyinde kimyasal bir değişiklik olduğu için hem ilaç hem de psikoterapi desteği alarak tedavi olabiliyor.

Bağımlılık ortadan kalkınca problem kalmıyor mu?

Bağımlı kişiler bilgisayardan uzak kaldığında depresif belirtiler ortaya çıkabiliyor. Onun da tedavi edilmesi gerek. Bu bağımlılığa ne sebep oldu, kişinin hayatında ne eksikti, onun bulunması lazım.

Bir de bu bağımlılık türü bıçak gibi kesilmiyor. Aileler bağımlı kişiyi tekrar bilgisayar başında görünce ‘eyvah yine başladı’ diyor. Bu nedenle bilgisayar bağımlılığını azaltarak, adım adım ilerlemek gerek. Dediğim gibi diğer bağımlılıklar gibi değil çok sinsi ilerliyor, tedavisi de ona göre kademeli oluyor .

Bilgisayar bağımlılığı için 21. yüzyıl hastalığı diyebilir miyiz? Aslında sanal oyunlar hayatımıza 20. yüzyılda yani 70’li yıllarda bilgisayarın yaygınlaşmasıyla girdi. Son 15 yıldır, internetin yaygınlaşmasıyla sanal oyunlar sosyal hayatın yerini almaya başladı. Bu nedenle, evet 21. yüzyılda en önemli bağımlılık türü, ‘oyun bağımlılığı’ haline geldi.

Merve Özaytekin / POSTA