Anne-Baba ve Çocuk Arasında ki Denge Nasıl Sağlanır?
Düşünün, ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, çay fincanına çarpıyor ve bir fincan çay gömleğinizin üzerine dökülüyor. Biraz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek. Lanet ediyorsunuz. Çayı üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz. Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor. Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve çay fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor. Öfkeyle üst kata çıkıyor ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz. Aşağıya indiğinizde kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz. Kızınız otobüsü kaçırıyor. Eşinizin işe gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz. Geç kaldığınız için, olması gereken hızdan daha hızlı gidiyorsunuz. 15 dakikalık gecikmeden ve hız limitini aştığınız için ödediğiniz trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz. Kızınız size "Hoşçakal" demeden binaya koşuyor. Ofise 30 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı! Devam ettikçe, kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve ulaştığınızda eşiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz. Neden? Sabahleyin vermiş olduğunuz tepkiye bağlı olarak gelişiyor. Neden kötü bir gün geçirdiniz?
A) Kahve sebep oldu
B) Kızınız sebep oldu
C) Polis sebep oldu
D) Siz sebep oldunuz
Cevap "D" şıkkı. Çayın dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yoktu. Sizin gününüzün kötü geçmesine o 5 saniye içindeki davranışlarınız sebep oldu. Olabilecek ve olması gereken ise şöyleydi. Üzerinize çay döküldü. Kızınız ağlamak üzere. Siz nazikçe "Tamam tatlım, bir dahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek" diyorsunuz. Havluyu kaptığınız gibi üst kata çıkıyorsunuz. Gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra aşağıya iniyorsunuz ve aynı anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz. Kızınız geri dönüp el sallıyor. Siz ve eşiniz işe gitmek için birlikte çıkmadan önce öpüşüyorsunuz. 5 dakika önce işe geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşeli bir şekilde selam veriyorsunuz. Patronunuz ne kadar güzel bir günde olduğunuz hakkında konuşuyor. Farka bakın! İki farklı senaryo. İkisi de aynı başladı. İkisi de farklı bitti. Neden? 90/10 sırrı inanılmazdır. Çok azımız bunun farkındadır. Sonuç? Pek çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve baş ağrısından acı çekmektedir. Bu sır nedir? Hayatın %10'u, sizin başınıza gelenlerden oluşur. Hayatın diğer %90'ına ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla karar verilir.
İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar. İnsanlar hasta olur, arabalar bozulur, uçaklar geç kalır ve bütün planlarımızı alt üst ederler. Trafikte bir sürücü canımızı sıkabilir v.s. Bu %10'luk kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir. Diğer %90'lık kısım farklıdır. Diğer %90'lık kısmı siz belirlersiniz. Nasıl? Olaylara yaklaşımınızla! Nasıl tepki verdiğinize bağlıdır. Gerçekten olanların %10'unda hiç bir kontrolünüz yok, diğer %90’ı ise sizin tepkinizle belirlenir.
Hayat şartları, kötü davranışlarımız ve ruh halimiz çocuklarımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Zor bir dönemden geçen, kötü ruh halindeki ebeveynler, çocuklarına karşı daha alıngan, daha olumsuz düşüncelere sahip olmalarından dolayı eleştiri ve düşmanca tavırlardan oluşan davranışlar sergileyebilirler. Çocuğun duygu ve gereksinimlerine karşılık vermek kadar anne-baba’nın da kendi gereksinimlerini karşılamaları gerekir. Bu gereksinimler karşılandıktan sonra anne-babalar çocuklarıyla, daha keyifli anlar geçirecek ve daha güvene dayalı ilişkilere temel atacaktır. Ebeveynlikte dengeyi sağlayabilmek için, özbilince sahip olmak, depresyona girmekten korunmak ve öfkeyi kontrol edebilmek gerekmektedir.
1. ÖZ-BİLİNCE SAHİP OLMAK:
En derinde yer alan isteklerin, duyguların ve inançların farkında olmaktır. Öz-bilinç, verilmesi ve gereksinim duyulanın alınması için aradaki dengenin kurulmasıdır. Anne-babalar genellikle kendi isteklerini geri planda tutup, çocuklarının isteklerine yönelirler. Kötü bir günün ardından, acısını çocuktan çıkarmak, çocuğun kötü tepki vermesine yol açar. Fakat durup düşündüğünüzde, kötü bir günün ardından geçireceğiniz birkaç keyifli dakika, çocuğun isteklerine olumlu tepki vermeye yardımcı olacaktır. Olumlu tavırlar, çocuğunda olumlu tepkiler göstermesine neden olur. Böylece kötü geçen bir gün bir anda iyi bir güne dönüşebilir, içinde bulunduğunuz atmosferi değiştirebilir.
a) Kendini dinlemek: Bedeni, zihni ve duyguları dinlemek, ne istediğinizi düşünmek ve anlamaktır. Bu tutum en iyi davranışlar sergilememize yardımcı olacak ve denge rahatça kurulacaktır. Gereksinimlere ne kadar dikkat edilirse o kadar olumlu, mutlu, esnek ve özgüvenli olmak mümkündür.
b) Olumsuz duygu ve düşünceler: Olumsuz hisler her zaman kötü değildir. Bazen acının kaynağından uzaklaşmak en iyisidir. Ancak kontrol altına alınmadığında yıkıcı ve zarar verici olabilir. Olumsuz ve zararlı fikirler bu sayede oluşur. Çaresiz, işe yaramaz, endişe ve başarısızlıklardan dolayı hayatla yüzleşemeyen, stres altında, korkunç birer anne-baba olduğunuza dair inançlar, iyi bir anne-baba olmaya çalışmanın anlamsız olduğunu düşünmek ve bağırmak gibi kısa süreli tatminler iyi birer ebeveyn olmaya gölge düşürmektedir. Bu sebepten dolayı olumsuz düşünceler bir gün gerçeğe dönüşebilir. Olumsuz inançlar ve düşünceler sadece düşünce ve inançlardan ibarettir. Kim olduğunuzla ilgili doğrular düşüncelerde değil yapılanlardadır. Olumsuz inançlara ve düşüncelere karşı koymak ve bununla savaşmak, kendine inanmak davranışları iyi yönde biçimlendirir.
c) Olumlu düşünceler: Yaşamımızda şükrettiklerimizi, olumsuz anlarda hatırlamak düşünce yapımızı iyi yönde etkileyecektir. Olumsuz ve zararlı düşüncelerle başa çıkabilmek için gerektiğinde yerine kullanmak üzere bir olumlu ve yararlı düşünceler listesi oluşturulabilir. Rahatlatıcı sözler ve düşünceler, şarkı söylemek ya da başarıyı anımsatacak görsel malzemeler işe yarayabilir. Hedefinize ulaşırken attığınız gerçekçi, küçük adımları hayal edip, kafanızda canlandırabilirsiniz. Bu tutum günlük işlerde de kullanılabilir ve kendine inanmayı sağlar.
devamı alttadır .