PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gençlik Döneminde Flörtün Etkileri.



9 ŞUBAT
18-02-2010, 02:56 PM
Genç Dergisi; "Eğlenilecek değil evlenilecek insan ol" ana temalı 2010 Şubat sayısında flört konusunu kapağına taşıdı. Konu kapsamında, Aktüel Psikoloji Genel İçerik sorumlusu Psikolojik Danışman Maruf BEÇENE dergiye yaptığı yazılı açıklamada önemli değerlendirmelerde bulundu. Açıklamada; “Gençlik döneminde duygusal bir birlikteliğin özendirilmesi ve mutlaka yaşanması gerektiği noktasında medyanın ve modern kültürün baskılayıcı tutumu nasıl değerlendirilmeli? Flört bazılarının iddia ettiği gibi masum bir duygusal deneyim midir? 12-13 yaşlarına kadar inmiş olan duygusal ilişkiler çok ciddi travmaları tetikleyecek potansiyeller mi içeriyor? Flört ilişkisi sonucu, karşı cinse ilgisiz, sevgi duygusu yıpranmış, hazcı kadın ve erkek bireyler mi oluşuyor? Flört’ün evliliği geciktirdiği veya evliliğe darbe vurduğu söylenebilir mi?” sorularına yanıt arandı.

Ortaokul, lise ve ve özellikle üniversite yıllarında, genç kuşağın bir flört denizi içinde yüzdüğünü görüyoruz. Belki saf ve masum duygularla başlayan bu süreç, evlenmeden evli gibi yaşama boyutlarına varabiliyor. Birçok açıdan ele alınması mümkün olan bu konuda, bizimle neler paylaşmak istersiniz? Sizce bu süreç nereye gidiyor? Duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Flört kavramının çok farklı tanımları olsa da, bu kavramın ilk çağrıştırdığı anlam, karşıt cinsten iki kişi arasında evlilik amacı olmadan varlık gösteren bir ilişki türü olmasıdır. Evlilik öncesi tanışmak ile flört ayrı kavramlardır. Flörtte ilişkinin kendisi merkezdeyken, evlilik öncesi tanışmada bir aile olma noktasında tarafların birbiri tanıma amaçları var.

Ergenlik duygusal ve cinsel gereksinimlerin keşfedildiği bir dönemdir. Bu keşif bazen duygusal ya da cinsel kriz nöbetleri şeklinde varlık gösterebilir. Krizle şunu ifade etmek istiyorum; Duygusallık ve cinsellik bu dönemde iradeyi aşabilecek bir düzeye çıkabiliyor. Tarih boyunca toplumsal kurumların (Aile, okul …vb) en önemli işlevlerinden biri de bireye otokontrol becerisini kazandırmak olmuştur.

Ergenlik döneminde fark edilen karşı cins ve ona duyulan yakınlık fıtri bir arzudur. Fıtri olan bir arzuyu kontrol etmek ciddi bir irade ister. Bu iradeyi sergilemek ya elverişli bir ortam yada zihinsel ve bedensel olgunlaşmayı gerektirir. Ergenlikte uygun bir koruyucu ortam yoksa kişinin otokontrolü oldukça zayıftır. Yetişkin yıllarında olası birçok sorun bu dönemde otokontrol sağlanamadığı için sergilenen davranışların bir sonucu olabiliyor.

Flört türü ilişkilerle ilgili ortaya atılan iddialar iki yönlüdür. Bir kesim flörtün ileride sağlıklı ilişkiler için önemli bir deneyim sunduğunu söylerken diğer bir kesim flörtün yetişkin yıllarındaki ilişkileri olumsuzlayan birçok etkiyi barındırdığını söyler. Bu iki bakış açısının da sorunlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü flört geçmişi olmayıp çok iyi ilişkiler geliştiren aileler olduğu gibi flört yapıp olumlu ilişki kuramayan çiftler vardır. Tam tersine, flört ilişkisi olup sonra sağlıklı ilişki kurabilen çiftler varken flörtsüz geçmişi olan sorunlu çiftlere rastlamak mümkündür. Flört ilişkisine deneyim yada deneyimsizlik açısından yaklaşmak çok sağlıklı değildir. Çünkü flörtte maske vardır. Ergenler ve yetişkinler çoğu zaman beklentiye göre tavır alabilir. Flörtün artık bir yaşam tarzı olarak ifade alanı bulduğu modern batı toplumlarında boşanmaların fazla oluşu ve gittikçe artma eğilimi göstermesi flörtün evlilik için deneyim sağladığı tezini çürüten en önemli pratiklerden biridir.

Flörte patolojik bir nitelik yükleyen temel kriter, genç bir ergenin karşı cinsi keşfedip ona ilgisini ifade etmesi ve bu ifadenin ilişkiye dönüşmesi değildir. Sorun, bu dönemde duygusal bir birlikteliğin özendirilmesi ve mutlaka yaşanması gerektiği noktasında medyanın ve modern kültürün baskılayıcı tutumudur. Modern anlayışın ve medyanın bu noktada çelişkili bir tutumu var. Erken dönem evliliklerin riskleri sürekli manşete taşınırken aynı zamanda ikili ilişkiler geçici bir format temelinde özendiriliyor. Flört ve ergen aşklarında toplumsal ve ailevi kontrol yoksa özü itibariyle bu ilişkilerde masumiyeti aramak çok gerçekçi değil. Çünkü bu dönemde bireysel otokontrol yetersiz, her iki tarafı birbirine çeken fıtri bir yasa var. Ortamını bulan herkes ikili ilişkideki duygusal beraberliği cinsel tatmine dönüştürür. Bunun karşısındaki tüm iddialar sadece birer temennidir.

Flörtün özendirildiği bir toplum arayışı var. Olay öyle bir noktaya geldi ki; flörtü olmayanın kendini dışlanmış hissettiği ilişki örgüleri yaşanmakta. Flörtü olmayanın özgüvensizliği dillendirilmekte, benlik imajı, benlik saygısı tartışılmaktadır. Konunun dramatik olan yönü ise bazı ruh sağlığı profesyonellerinin özgüven tazelemek için ergenlere flört önerisinde bulunuyor olmalarıdır. Gelinen nokta ise 12 yaşında bir genç kız yada erkeğin henüz olgunlaşmamış zihin ve bedeniyle kendisini bünyesinin taşıyamadığı bir ilişkinin ortasında görmesidir.

Flört bazılarının iddia ettiği gibi masum bir duygusal deneyim değildir. 12-13 yaşlarına kadar inmiş olan duygusal ilişkiler çok ciddi travmaları tetikleyecek potansiyeller içeriyor. Meslek yaşamımda lise 1. sınıfta olup 8-9 ilişki yaşamış genç kızlarla karşılaştım. İlgi duyduğu her kişiye aşık olduğunu sanan ergenler var. Lise 1. sınıfta 9 kişiyle aşk yaşamak bu yaş döneminin kaldırabileceği bir yük değil. Burada sorunu patolojik kılan ise bu genç kızın sürekli aşık olması gerektiği noktasındaki düşüncesidir. Bu düşünce kitle iletişim araçlarıyla sürekli beslenmekte ve gençlik kaldıramayacağı bir ilişki türünün içine sürüklenmektedir.

Gelişimin her döneminde önemsenmesi gereken gelişim ödevleri vardır. Ergenlerin yada son çocukluk dönemindeki bireylerin ihtiyaç duydukları bir partner değildir. İhtiyaç duyulan temel nokta, gelişimin yoğun bir fırtınaya maruz kaldığı bu dönemle ilgili gençleri bilgilendirmektir. Yaşamı yönetme konusunda etkili irade eğitimi, hayatın kurallarla yaşanması gerektiği noktasında deyim yerindeyse pedagojik bir formasyona ihtiyaç vardır.

Genç Dergisi