maxpayne
29-10-2009, 04:34 AM
Evet arkadaşlar öncelikle şunu belirteyim ben doktor değilim. (fakat bazı doktorlar gibi yaz ilacı göndere de çok kızarım)
Bu yazdıklarım kendi ürünümdür. dikkatle okuyunuz kurtuluş sadece sizin elinizde.
Öncelikle şunu da belirteyim okbden kurtulan o kadar çok hasta var ki fakat bunların çoğunun hatta yüzde 95 i tek takıntısı kalmıştır o da okbli ortamdan uzak durma takıntısı
bu yüzden hiçkimseye bahsetmez forumlara girmezler. kurtulduklarını soylemezler. aslında çok sayıdalar fakat hep hastalarla karşılaşırız. aslında hastalar da çok gizlidir çünkü bunun bir hastalık olduğunu öğrenmek bile bir mucize gibidir. çünkü kimse böyle bir hastalığın varlığından haberdar değildir. bu memlekette psikiyatristre gitmek de zor iştir.
Neyse gelelim OKBye
Aslında anlatılacak o kadar çok şey var ki
mecbur kısaltmak zorundayım
okbnin nasıl oluştuğundan ne olduğundan falan bahsetmicem zaten hepimiz biliyoruz.
önce yaşamdan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle herkesin hayat anlayışı farklı hayata bakışı sokakta mendil satana bakışı farklı.
Kimisi bir çift çorap almak için çıkar 5 torba giysi alır. kimisi bayramlık almaya gider hiç bir
şey beğenemeden geri gelir. kimisinin evi yansa umursamaz kimisinin duvarı is olsa 2 gün uyuyamaz. kimisine dalga geçsen güler kimisine geçsen 1 hafta içine sindiremez bunlar uazar gider. tüm insanlar farklı peki ama neden...
İşte bütün bunların nedeni ne ise okb de aynı
yani hem genetik hem çevresel olaylar.
aslında hem çevresel olaylarla vücüdümzdaki bazı hormanları, hemde genetik olaylarla çevreye bakımız değişebilir. Şimdi bazı hormonları düşünceyle bile arttırabiliyoruz. bu da bir hormonal bozukluk olduğundan bunu da arttırmak hiç de zor olmaa gerek.
bilim aslında o kadar çok o kadar mükemmel deneyler yapıyor ki. o antidepresanlar nerelerden bu günlere gelmiş bir bilseniz. plasebo etkisi bile araştırılıyor.
örneğin araştırmalarda
aynı yaşayan çift yumurta ikizleri : genler farklı yaşam aynı
aynı yaşayan tek yumurta ikizleri: genler aynı yaşam aynı
farklı yaşayan tek yumurta ikizleri: genler aynı yaşam farklı
tüm bunlar hemen her hastalıkta araştırılıp genetik mi olduğu araştırılıyor.
ve okbnin tek yumurta ikizlerinde görülme olasılığı yüzde 80 olarak bulunmuştur.
fakat çevresel etkilerde söz konusudur. hayatının 20 senesini okb siz geçiren kişi neden bir anda olsun ki bir 20 sene ve ondan sonra bi 20 sene daha hayatını okbsiz geçirebilirdi.
ayrıca bakın arkadaşlar bazı kişiler kendi kendine okb teşhisi koyuyor bu çok yanlış. ufak tefek takıntıları olan bile ne abartıyor okb yim diye. eğer öyle bakılırsa herkes okb...
neyse birazda bu hastalıktan KURTULMAKTAN bahsedelim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim OKBden kurtulmak için şu anda 5 adet yol bulunmaktadır. Sırası ile inceleyelim
1. Meşhur ANTİDEPRESANLAR
(başarı şansı yüzde 60-70)
(başaranların tekrarlama riski yüzde 55-65)
(amaç ilacı uygun dozda alıp aradan 3-4 hafta geçmesini bekleyip terapi uygulamak)
Sinir hücrelerinde bulunan ve iletimi sağlayan serotonin adlı bir norotransmitin reseptor hucrelere bağlanırkenki seçiciliğini arttırmak. serotonin dopamin ve noradrenalin kısımlarına girmicem işin tıbbı yanı bunlar.
Yalnız bilmemiz gereken gerçekten beyin kimyamızın dengesinde bozukluk var. bu gerçek amacımız önce bunu düzeltmek. bunu nasıl biliyorlar diyorsanız. normal insan beyni okbli insan beyni x-ray incelemeleri, falan filan bir çok yol mevcut...
1970 de klomipraminin keşfi okb hastaları için mucize olmuştur. Okb hastalarının takıntıları geçmeye başlamıştı. Hatta daha sonra ssrı tipi antidepresanlar da takıntıları geçirdiği ve yan etkilerinin daha az olduğu keşfedilmiştir.
araştırmalar okb hastalarının seçici serotonin miktarının düşük olduğunu gösterir. ve bu nedenle bilgi rahat aktarılmaz ve sıkıntıya yol açar.
ve yine araştırmalar gösterir ki bu ilaçlar belli bir dozda alınmalı(direk yuksek doz vucuda cok zararlı oldugu için yavasca arttırılmalı) ve her ilaç her insanda aynı etkiyi yapmadığından doğru ilac bulunup hastaya verilmelidir.
ve ayrıca bu ilaclar okb hastalarının yalnızca 3 te ikisine etki eder. 3 te 1 ine etki etmez.
antidepresanların yan etkileri mevcuttur fakat zamanla geçicektir. Bazı hastalar için antidepresan şarttır gerçekten iletimde sorun yaşarlar. ve takıntıya sebep olur.
antidepresan hakkında yanlış bilinenler
1)antidepresanlar suni mutluluk getirmez. beyindeki dengeyi düzeltir.
2)antidepresanlar depresyonda olmayan kişilerde pek etki göstermez.
3)etkileri düzenli ve uygun dozda kullanım sonucu 3-4 haftada başlar.
4)bağımlılık yapmaz
5)keyif vermezler. uyuşturucu değildir.
öncelikle herkes antidepresana başvuruyor ancak bazıları için çok gereksiz ve hatta etkisi bile olmaz. ancak bazıları için değişmez şarttır ilaç kullanmak. çünkü beyin kimya dengesi gerçekten alt üst olmuştur.
işin aslı davranışçı bilişsel terapidedir. çünkü ilaçla tekrarlama riski yuksektir. çünkü bir ömür ilaçla yaşamak zordur...
2.DAVRANIŞÇI-BİLİŞSEL TERAPİ
(başarı şansı yüzde 80)
(tekrarlama sansı yüzde 15-20)
terapi deyince çocukluğunuza falan inilecek kötü olan bir şey iyi gösterilmeyecek emin olun.
zaten davranışçı terapi olmadan okb yi atlatmak imkansızdır.
şimdi gelelim bu davranışçı terapiye.
öncelikle okb bayağı bir kola ayrılır. temizlik, kontrol, cinsel, dini, falan bayağı gider...
hepsi için ayrı uygulama vardır. hepsi için ayrı bir çözüm vardır.
zaten bunlar da kendi içinde ayrılır.
mesela temizlik takıntısı olan her okb li direnç boyutları farklıdır.
biri elini bir kere yıkar biri on kere..
gelelim DAVRANIŞÇI TERAPİYE
bu terapide amaç hastanın kompulsiyonlarının önlenmesidir. tabi bunlar yavaş ve ev ödevi şeklinde olmalıdır.
belli başlı yöntemler şunlardır.
ÜSTÜNE GİTME YÖNTEMİ
TEPKİYİ ÖNLEME YÖNTEMİ
BIRAK GELSİN YÖNTEMİ
Bu yöntemleri ve açıklamaları devamını en kısa zamanda yazacağım arkadaşlar biraz daha sabır...
Bu yazdıklarım kendi ürünümdür. dikkatle okuyunuz kurtuluş sadece sizin elinizde.
Öncelikle şunu da belirteyim okbden kurtulan o kadar çok hasta var ki fakat bunların çoğunun hatta yüzde 95 i tek takıntısı kalmıştır o da okbli ortamdan uzak durma takıntısı
bu yüzden hiçkimseye bahsetmez forumlara girmezler. kurtulduklarını soylemezler. aslında çok sayıdalar fakat hep hastalarla karşılaşırız. aslında hastalar da çok gizlidir çünkü bunun bir hastalık olduğunu öğrenmek bile bir mucize gibidir. çünkü kimse böyle bir hastalığın varlığından haberdar değildir. bu memlekette psikiyatristre gitmek de zor iştir.
Neyse gelelim OKBye
Aslında anlatılacak o kadar çok şey var ki
mecbur kısaltmak zorundayım
okbnin nasıl oluştuğundan ne olduğundan falan bahsetmicem zaten hepimiz biliyoruz.
önce yaşamdan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle herkesin hayat anlayışı farklı hayata bakışı sokakta mendil satana bakışı farklı.
Kimisi bir çift çorap almak için çıkar 5 torba giysi alır. kimisi bayramlık almaya gider hiç bir
şey beğenemeden geri gelir. kimisinin evi yansa umursamaz kimisinin duvarı is olsa 2 gün uyuyamaz. kimisine dalga geçsen güler kimisine geçsen 1 hafta içine sindiremez bunlar uazar gider. tüm insanlar farklı peki ama neden...
İşte bütün bunların nedeni ne ise okb de aynı
yani hem genetik hem çevresel olaylar.
aslında hem çevresel olaylarla vücüdümzdaki bazı hormanları, hemde genetik olaylarla çevreye bakımız değişebilir. Şimdi bazı hormonları düşünceyle bile arttırabiliyoruz. bu da bir hormonal bozukluk olduğundan bunu da arttırmak hiç de zor olmaa gerek.
bilim aslında o kadar çok o kadar mükemmel deneyler yapıyor ki. o antidepresanlar nerelerden bu günlere gelmiş bir bilseniz. plasebo etkisi bile araştırılıyor.
örneğin araştırmalarda
aynı yaşayan çift yumurta ikizleri : genler farklı yaşam aynı
aynı yaşayan tek yumurta ikizleri: genler aynı yaşam aynı
farklı yaşayan tek yumurta ikizleri: genler aynı yaşam farklı
tüm bunlar hemen her hastalıkta araştırılıp genetik mi olduğu araştırılıyor.
ve okbnin tek yumurta ikizlerinde görülme olasılığı yüzde 80 olarak bulunmuştur.
fakat çevresel etkilerde söz konusudur. hayatının 20 senesini okb siz geçiren kişi neden bir anda olsun ki bir 20 sene ve ondan sonra bi 20 sene daha hayatını okbsiz geçirebilirdi.
ayrıca bakın arkadaşlar bazı kişiler kendi kendine okb teşhisi koyuyor bu çok yanlış. ufak tefek takıntıları olan bile ne abartıyor okb yim diye. eğer öyle bakılırsa herkes okb...
neyse birazda bu hastalıktan KURTULMAKTAN bahsedelim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim OKBden kurtulmak için şu anda 5 adet yol bulunmaktadır. Sırası ile inceleyelim
1. Meşhur ANTİDEPRESANLAR
(başarı şansı yüzde 60-70)
(başaranların tekrarlama riski yüzde 55-65)
(amaç ilacı uygun dozda alıp aradan 3-4 hafta geçmesini bekleyip terapi uygulamak)
Sinir hücrelerinde bulunan ve iletimi sağlayan serotonin adlı bir norotransmitin reseptor hucrelere bağlanırkenki seçiciliğini arttırmak. serotonin dopamin ve noradrenalin kısımlarına girmicem işin tıbbı yanı bunlar.
Yalnız bilmemiz gereken gerçekten beyin kimyamızın dengesinde bozukluk var. bu gerçek amacımız önce bunu düzeltmek. bunu nasıl biliyorlar diyorsanız. normal insan beyni okbli insan beyni x-ray incelemeleri, falan filan bir çok yol mevcut...
1970 de klomipraminin keşfi okb hastaları için mucize olmuştur. Okb hastalarının takıntıları geçmeye başlamıştı. Hatta daha sonra ssrı tipi antidepresanlar da takıntıları geçirdiği ve yan etkilerinin daha az olduğu keşfedilmiştir.
araştırmalar okb hastalarının seçici serotonin miktarının düşük olduğunu gösterir. ve bu nedenle bilgi rahat aktarılmaz ve sıkıntıya yol açar.
ve yine araştırmalar gösterir ki bu ilaçlar belli bir dozda alınmalı(direk yuksek doz vucuda cok zararlı oldugu için yavasca arttırılmalı) ve her ilaç her insanda aynı etkiyi yapmadığından doğru ilac bulunup hastaya verilmelidir.
ve ayrıca bu ilaclar okb hastalarının yalnızca 3 te ikisine etki eder. 3 te 1 ine etki etmez.
antidepresanların yan etkileri mevcuttur fakat zamanla geçicektir. Bazı hastalar için antidepresan şarttır gerçekten iletimde sorun yaşarlar. ve takıntıya sebep olur.
antidepresan hakkında yanlış bilinenler
1)antidepresanlar suni mutluluk getirmez. beyindeki dengeyi düzeltir.
2)antidepresanlar depresyonda olmayan kişilerde pek etki göstermez.
3)etkileri düzenli ve uygun dozda kullanım sonucu 3-4 haftada başlar.
4)bağımlılık yapmaz
5)keyif vermezler. uyuşturucu değildir.
öncelikle herkes antidepresana başvuruyor ancak bazıları için çok gereksiz ve hatta etkisi bile olmaz. ancak bazıları için değişmez şarttır ilaç kullanmak. çünkü beyin kimya dengesi gerçekten alt üst olmuştur.
işin aslı davranışçı bilişsel terapidedir. çünkü ilaçla tekrarlama riski yuksektir. çünkü bir ömür ilaçla yaşamak zordur...
2.DAVRANIŞÇI-BİLİŞSEL TERAPİ
(başarı şansı yüzde 80)
(tekrarlama sansı yüzde 15-20)
terapi deyince çocukluğunuza falan inilecek kötü olan bir şey iyi gösterilmeyecek emin olun.
zaten davranışçı terapi olmadan okb yi atlatmak imkansızdır.
şimdi gelelim bu davranışçı terapiye.
öncelikle okb bayağı bir kola ayrılır. temizlik, kontrol, cinsel, dini, falan bayağı gider...
hepsi için ayrı uygulama vardır. hepsi için ayrı bir çözüm vardır.
zaten bunlar da kendi içinde ayrılır.
mesela temizlik takıntısı olan her okb li direnç boyutları farklıdır.
biri elini bir kere yıkar biri on kere..
gelelim DAVRANIŞÇI TERAPİYE
bu terapide amaç hastanın kompulsiyonlarının önlenmesidir. tabi bunlar yavaş ve ev ödevi şeklinde olmalıdır.
belli başlı yöntemler şunlardır.
ÜSTÜNE GİTME YÖNTEMİ
TEPKİYİ ÖNLEME YÖNTEMİ
BIRAK GELSİN YÖNTEMİ
Bu yöntemleri ve açıklamaları devamını en kısa zamanda yazacağım arkadaşlar biraz daha sabır...