PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hipertansiyona dikkat



9 ŞUBAT
15-11-2007, 02:29 PM
Hipertansiyon, daha açık anlatımıyla tansiyon yüksekliği; günümüzün en önemli sorunlarından birisi durumundadır. Giderek artan oranlarda toplum sağlığı üzerine olumsuz etkileri olmaktadır. Bu olumsuz etkiler kalp hastaları, şeker hastaları, böbrek hastalıkları ve beyin damar hastalıkları olanlar için daha da artar.
Tansiyon ölçüldüğünde büyük ve küçük tansiyon olarak iki değer çıkar. Bunlar sistolik ve diastolik tansiyon diye tıp dilinde adlandırılmaktadır. Eskiden sadece büyük tansiyon denilen sistolik tansiyon yüksekliği önemli bulunurken bugün küçük tansiyon yani diastolik tansiyonun da çok önemli olduğunu biliyoruz. Tansiyon yükseklikleri tedavilerin aciliyeti ve kalp ve damar hastalıklarının, inmenin görülme riskine göre sınıflanmıştır. Buna göre olması gereken ideal tansiyon 120/80 mmHg nin altındadır. Tansiyon 130/85 mmHg ye kadar normal kabul edilebilir, ancak bu değerlerin üstüne çıktıkça hastanın ek hastalığı da varsa tedavi etmek gereklidir.

KALBİNİZE BAKTIRIN
Tansiyonunuz 130 mmHg'nin üstündeyse mutlaka şeker hastalığınız, kan yağları yüksekliğiniz, kalp hastalığınızın olup olmadığını araştırmanız gereklidir. Eğer bunlardan biri veya birkaçı varsa hem bu hastalıkların hem de tansiyon yüksekliğinin tedavisi yapılmalıdır.
Böyle durumlarda ayrıca kişinin kendisinin alabileceği tedbirler vardır. Örneğin;
* Sigara kullanıyorsanız bırakmalısınız.
* Kilonuz normalin üstünde ise zayıflamalısınız.
* Daha dikkatli ve sağlıklı beslenmelisiniz.
* Yemekte tuza eliniz uzanmamalı.
* Sebze ve meyve tüketiminizi arttırmalısınız.
* Katı yağlardan uzak durmalı, sıvı yağları da daha az tüketmelisiniz.
* Egzersizi arttırmalısınız.
Bunlardan sonra doktorunuzun size önerdiği ilaçları düzenli kullanmanız daha sağlıklı, daha kaliteli ve daha uzun bir yaşamın anahtarı olacaktır.


DR. PELİN TÜTÜNCÜOĞLU

9 ŞUBAT
22-11-2007, 02:14 PM
TUZLUĞU SOFRADAN KALDIRIN

Tansiyonunuz 130 mmHg'nin üstündeyse mutlaka şeker hastalığınız, kan yağları yüksekliğiniz, kalp hastalığınızın olup olmadığını araştırmanız gereklidir. Eğer bunlardan biri veya birkaçı varsa hem bu hastalıkların hem de tansiyon yüksekliğinin tedavisi yapılmalıdır. Böyle durumlarda ayrıca kişinin kendisinin alabileceği tedbirler vardır. Örneğin sigara kullanıyorsanız bırakmalısınız. Kilonuz normalin üstünde ise zayıflamalısınız. Gıdalarınızda daha dikkatli ve sağlıklı beslenmelisiniz. Yemekte tuza eliniz uzanmamalı, sebze ve meyve tüketiminizi arttırmalısınız. Katı yağlardan uzak durmalı, sıvı yağları da daha az tüketmelisiniz. Tabii ki hayatınızdaki hareketi yani egzersizi de arttırmanız daha sağlıklı bir yaşam için şarttır. Bunlardan sonra doktorunuzun size önerdiği ilaçları düzenli kullanmanız daha sağlıklı, daha kaliteli ve daha uzun bir yaşamın anahtarı olacaktır.

9 ŞUBAT
24-04-2008, 03:05 PM
Türkiye'de her 3 yetişkinden birinde görülen hipertansiyon hastalığının, farkına varılmaması halinde kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere, felç, görme bozukluğu, böbrek yetmezliği, damar sertliği gibi birçok hastalığa zemin hazırladığı bildirildi.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Karayaylalı, kan basıncının normalin üzerinde seyretmesiyle ortaya çıkan hipertansiyonun, ölümcül bir hastalık olduğunu söyledi.

Türkiye'de 15 milyon kişinin hipertansiyon hastası olduğunu bildiren Prof. Dr. Karayaylalı, 18 yaşını doldurmuş her 3 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ifade etti.

Şişmanlık, tuz, alkol ve sigara tüketimi ya da stres gibi faktörlerin yanı sıra yaş, cinsiyet ve ailesel yatkınlık gibi faktörler nedeniyle de hipertansiyonun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Karayaylalı, şöyle dedi:

"Hastalık hiç bulgu vermeden aniden ortaya çıktığı ve ölümcül olduğu için, 'sessiz katil' diye adlandırılıyor. Farkına varılmaz ve tedavi edilmezse kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere, felç, görme bozukluğu, böbrek yetmezliği, damar sertliği gibi birçok hastalığa neden oluyor."

Prof. Dr. Karayaylalı, önemli bir halk sağlığı problemi olan hipertansiyonun, diğer hastalıklara yol açmadan engellenmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Düzensiz beslenme, stres, sigara ve alkol tüketimi ile aşırı tuz kullanımı hipertansiyonu tetikliyor. Önceki yıllarda 50-60 yaş arası görülen hastalık şimdi 18'li yaşlara kadar, hatta yeni doğan bebeklerde bile görülebiliyor. Pizza, hamburger, şalgam, kebap ve birçok ürün toplumda hipertansiyonlu sayısını artırıyor."

"Tansiyonunuzu mutlaka ölçtürün"

Prof. Dr. Karayaylalı, hipertansiyonun yaygın ve öldürücü bir hastalık olmasına rağmen tanısının çok kolay olduğunu ve tedavisinin yapılabildiğini, tansiyon aleti ile hastalığın öğrenilebileceğini ifade etti. Prof. Dr. Karayaylalı, hastalığın en belirgin özelliğinin ise baş dönmesi, kalpte çarpıntı, göğüs sıkışması, göz kararması, burun kanaması olduğunu söyledi.

Kendini sağlıklı hisseden herkesin yılda mutlaka bir veya iki kez tansiyonunu ölçtürmesi gerektiğini bildiren Prof. Dr. Karayaylalı, "Normal tansiyon değerleri 120'ye 80 milimetre civa basıncıdır. Halk deyimi ile 12'ye 8 olan değer, 14'e 9'u bulur ve geçerse tehlikeli boyuttadır. 16'ya 10'u bulursa daha ciddi boyuttadır, 18'e 11 ise korkunçtur" dedi.

http://www.cnnturk.com

9 ŞUBAT
24-04-2008, 03:56 PM
Dünyada her yıl 7 milyon kişinin ölümüne yol açan hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastalığının temel nedeninin, yiyeceklerde tuz kullanma alışkanlığı olduğu bildirildi.

Erciyes Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Tekol, dünyada 1 milyar hipertansiyon hastası olduğunu, her yıl 7 milyon insanın bu hastalık nedeniyle öldüğünü söyledi.

Tansiyon vakalarının da yüzde 90'ını easansiyel hipertansiyonun oluşturduğunu bildiren Prof. Dr. Tekol, "Dünyada her yıl 7 milyon kişinin ölümüne yol açan hastalığın temel nedeni, yiyeceklerde tuz kullanma alışkanlığı" dedi.

Araştırmalara göre, dünyada tuz ile tanışmamış ve yiyeceklerinde hiç tuz kullanmayan 30'dan fazla topluluk tespit edildiğini, bu topluluklarda hipertansiyon hastalığının hiç görülmediğini ifade eden Prof. Dr. Tekol, şu bilgileri verdi:

"Günlük 1.76 gramdan az tuz alan insanlarda hipertansiyon görülmüyor. Örneğin Amazonlarda yaşayan Kızılderili kabileleri hiç tuz kullanmıyor ve bu insanlarda hipertansiyon hiç görülmüyor.

Bu durum, bilimsel çalışmalarla ortaya konmuş olmasına rağmen, Hristiyan inancında tuz kutsal sayıldığı için batılı bilim adamları tuzu açıkça kötülemekten kaçınıyor. İncil'de tuz kullanımı emrediliyor ve Hz. İsa tuzu övüyor.

Bu nedenle tuz ile hipertansiyon arasındaki ilişki 100 yıl önce bilimsel olarak ortaya konasına rağmen dünyada halen, tuzun hipertansiyon hastalığı ile ilişkisi tartışılıyor. Oysa hipertansiyon hastalığını önlemenin tek yolu, tuz kullanma alışkanlığından vazgeçilmesidir."

İnsan vücudunda tuzun tutulmasını sağlayan bir sistem olduğunu, bu nedenle hiç tuz alınmasa bile insanların sorunsuz yaşayabileceğini belirten Prof. Dr. Tekol, insanların beslenirken su ve her türlü gıdadan tuz aldıklarını, fazladan kullanılan tuzun ise hipertansiyon gibi hastalıklara davetiye çıkardığını kaydetti.

Tuzu tamamen hayattan çıkarmanın insan sağlığına hiçbir olumsuz etki yapmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Tekol, şöyle konuştu:

"İnsanın günde 1.76 gramdan fazla tuz alması, hipertansiyona davetiye çıkarır. Zaten, dünyanın çoğu bölgelerinde insan su ve diğer gıdalardan günde 1 gram tuzu istemese bile alır.

Yiyeceklerinde tuz kullanan insanlar ise tuzu az kullanmaya çalışsalar bile günde yaklaşık 10 gram, buna dikkat etmeyenler günde 20 gram tuz alır. Annenin kullandığı tuz, anne karnındaki bebeği ve süt emen bebeği olumsuz şekilde etkileyerek bebeğin ileri yaşlarda yüksek tansiyon hastası olmasına da yol açıyor.

Tuz, kullanıldığında bağımlılık yapar. Bu nedenle tuz kullanan insanlar tuzsuz yiyecek yemekte zorlanırlar. Ancak insanlar tuz kullanma alışkanlığından vazgeçip, yiyecekleri doğal lezzetleriyle tüketme alışkanlığı kazandıklarında ise bu kez tuzdan nefret edeceklerdir."

Halk arasında terleme ile tuz kaybı oluşması durumunda kaybedilen tuzun telafi edilmesi gerektiği yönünde yanlış inanış olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Tekol, tuz alınması durumunda ter ile tuz atılacağını, tuz alınmazsa terlemenin de tuzsuz gerçekleşeceğini, bu durumda tuz kaybının telafi edilmesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağını kaydetti.

Vücudun tuz dengesini koruyan sistemi nedeniyle hiç tuz alınmasa bile insan sağlığının olumsuz etkilenmeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Tekol, sadece uzun süreli ishal ve kusma ile ağır böbrek hastalıkları ve diğer bazı hastalık durumlarında tuz kaybının olabileceğini ve bu durumda tuzun ilaç olarak kullanılması gerekebileceğini söyledi.

http://www.cnnturk.com