PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Panıik atak sizi korkutmasın.



9 ŞUBAT
16-05-2008, 06:40 PM
Kesinlikle ruhsal kaynaklı bir rahatsızlıktır. Bedende psikosomatik diyebileceğimiz çok açık belirtiler gösterir. Kısaca bir kaygı bozukluğudur. Psikolojik olarak tedavi edilmediğinde vak’a hayattan korkar hale gelir ve yalnız kalmak istemez. Evi en güvenli sığınağıdır. Dışarı çıktığında da devamlı yanında bir dost arar. İş başarısında düşme, sosyal çevreden uzaklaşma, sosyal faaliyetlerden kopma kişiyi günden güne yalnızlığa çeker. Ciddiye alıp bir uzmana başvurmak gerekir.
Aşağıdaki semptomlar, bir başka rahatsızlık sebebi olmaksızın, vak’ada çok kısa bir zamanda hızla artar. Bu süre birilerinin kendisiyle ilgilenmesi bir kaç ilaç vermesiyle yavaş yavaş düzelme tarzında şekillenir. Uzmanları tanıya götüren en önemli belirtileri şunlardır.
Kuvvetli kalp çarpıntısı ve kalp atımlarının hızlanması,
Sebepsiz terlemenin başlaması,
Nedensiz titreme hali,
Boğazda kuruluk hissi,
Nefes darlığının başlaması veya boğuluyor gibi olma hissi,
Nefes alımında zorluk çekmek,
Göğüste ağrı veya göğüste sıkıntı duyma hissi,
Bulantı ya da karın ağrısı, mideye bir şey çökmüşçesine bir his,
Baş dönmesi,
Sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma,
Dış dünya veya kendi gerçekliğini kaybetmiş gibi hissetme,
Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu,
Ölüm korkusu,
Vücutta uyuşma ve karıncalanma duygusu,
Üşüme ürperme ve ateş basması.
Ağız kuruluğu,

Bu belirtiler yaşayan şahıslar genelde derhal çevrelerindeki insanları ayaklandırır ve onlara ölecekleriyle ilgili her türlü senaryoyu yazarlar. Bu arada da tüm ilgiyi kendi etraflarında toplarlar. Sanki onlar için birkaç dakika sonra ölüm kapıyı çalacaktır. Elbette fizik belirtiler de eşlik ettiğinden çevreleri de o senaryoların bir parçası olurlar ve acil önlemler hızla alınmaya başlar. Her yapılan destek düzelmeleri için bir adımdır. Desteklerin ciddiyeti düzelme hızlarıyla doğru bir orantı gösterir.
Panik atakların sıklık ve şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterir. 1 – 2 dakikadan 1 saate kadar süren, kişiden kişiye değişiklikler gösterebilir. Hastalardan birçoğu kalp krizi geçirdiği düşüncesi ile acil servislere giderler. Ancak bunun kalp krizi olmadığına kişiyi inandırmak pek kolay olmaz. Panik atak bayanlarda erkeklerden iki kat fazla görülmektedir. En çok başlama yaşı ergenlik sonundan yetişkinlik başlangıcına kadar olan dönemdir.Hastalığın oluşmasında genetik faktörlerin önemli olduğu bilinmekle birlikte bu durum tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Öğrenme faktörüne bağlı olarak da bir aile içinde birkaç fertte birden rastlanabilir.
Panik nöbetlerinde daima tekrarlar vardır. Fakat bu nöbetlerin ne yeri ne zamanı belli değildir. Kişiler sıkıntılı bir bekleyiş içine girerler. Bu durum da psikolojik olarak insanları etkiler ve korkular tırmanışa geçer. Vakaların bu durumuna bekleyiş anksiyetesi denilmektedir. Bu anksiyete nedeniyle dışarı yanlız çıkmaktan korkar, yanında birisi olmadan uzağa gitmekten kaçınır. Genel tabloda atakları 1 ay süre ile aşağıdaki semptomlar takip eder.
Sürekli kaygı duyma hali.
Üzüntü duyma hali.
Kişiler ataklarla ilişkili olarak belirgin davranış değişikliği de gösterirler. (Kaçınmalar vs.)
Bazen panik bozukluğa agorafobi de eşlik edebilir.

AGORAFOBİ: Yalnız kalmaktan ya da kaçmanın zor olacağı topluma açık yerlerde bulunmaktan duyulan korku hali.

Sıklık:

Genel olarak anksiyete bozuklukları (genel karekteri sıkıntı olan bir grup rahatsızlık) toplumun %8.3’ünde görülür.


Başlangıç yaşı:

Ergenliğin sonları - 30 yaş

Tedavi:
Fakat bu belirtilere yol açan temelin düşünsel bazda olduğu gerçeği yatıyor. Vak’aya düşüncelerini kontrol edebilmesi, pozitif düşünceler geliştirmesi öğretildiğinde ve vak’a da bu tür düşünceyi kabul edip benimsediğinde ve uygulamaya soktuğunda tablo değişiyor. Güven duygusunu kazandırmak ve durumunu kendisinin düzeltebileceği fikrini aşılamak gerek. Oysa memleketimizde ne yazık ki insanlarımız ilaç kullanarak her şeyi çözeceklerine inanç geliştirmiştir. Biz buna aspirin toplumu diyoruz. İlaç al ve kurtul. “Her şey Düşünceden Doğar”. Bu gerçek doğrultusunda bu tür bir düşünceyi yine bir başka düşünce yardımıyla çözümleyebiliriz. İnsan oğlunun bedenine karşı bir zaafı vardır. Bedeninde gördüğü ona göre farklı olan bir değişimi onu telaşa düşürür. İşte bu hal panik yaratır. Çünkü hepimizin ruhunda “Bedenini koru” gibi bir gizli emir vardır. Sağlıklı ve normal bir yaşam için de bu gereklidir. Sıkça panik yaşayan bireyin dikkati gün be gün bedenine daha fazla yoğunlaşacaktır. Durum böyle olunca da küçük algılara konsantrasyonu artar. Ve her küçük algı zaman içersinde onda aynı belirtilere yol açan tetikler halini alır. Bu yüzdende her an ve her ortamda vak’a benzer durumlara girebilir. Zaman ilerledikçe kişi kendisine benzer halin her an gelebileceği düşünce ve inancı içine girer. Dolayısıyla yalnız başına dışarı çıkamaz. Eve kapanır ve devamlı bir yakınının yanında bulunmasını bekler.
Öncelikle iyileşmenin olabilmesi için kişilerin inanç sistemlerinin değişmesi, bu doğrultuda kabullerinin farklılaşması. Üzerine giderek korku bulutlarının dağıtılması, düşüncelerin değişimi, kararlar ve uygulamalar yaparak gevşeme egzersizleri ile rahatlığın sağlanması gereklidir. Ama ne yazık ki ilaç bağımlılığımız yüzünden bir çok kişi ilaç alarak iyileşeceğini umuyor. Kökleşmiş ve kabuklaşmış düşüncelere sahip olan bireylerde de bu sebeple ilaç desteği gerekiyor. Bunun için bir psikiyatr’dan yardım alma yolu tutuluyor.
Bugün tedavisinde ilaçlar ve psikoterapi kullanılıyor. Unutmamak gerekir ki Panik Atak tablolarının altında daima bir ölüm korkusu vardır. Kişinin ruh kayıtlarında ölümle ilgili bir çok değişik senaryolar bulunmaktadır. Ve vaka hangi tip ölüme karşı daha duyarlıysa o tür benzer bir olay yaşadığında bu onun için bir tetik görevi görür. İnsan zayıf olduğu noktadan vurulur. Fakat ne yazık ki kişiler bu tetiğin farkında değillerdir. Bu sebeple de yardım almaları ve terapiler oldukça yüksek faydalar sağlar. Sadece ilaç tedavisi bu sebeple eksik kalır ve tablonun daha sonra tekrar ortaya çıkması ihtimali de yükselir. Ancak İlacın kendisine çok fayda sağlayıp iyileştireceğine dair yüksek inanca sahip olanlarda başarı görülür.

Kaynak:http://www.sorucevap.com