9 ŞUBAT
25-04-2008, 01:14 PM
Bir yolu olmalı...
Öyle bir haddini bildirmeliyim ki bir daha haddini bilmemezlik yapmamalı.
Başkalarına haddini bildirmek iki tarafı da keskin bir kılıç gibidir.
Haddini bildirdikten sonra kimse size “Çok sağol sen olmasan akılsız, düşüncesiz biri olduğumu anlayamazdım.” demeyecektir.
Aslında iyi niyetli tarafları olsa da onları düzeltmenin ve bizim haklı onların haksız olduğunu göstermekte ki hevesimizin nedeni genel olarak egomuzdur.
Tabiî ki işimizi yaparken hata yapan insanlara yaptığı hatayı göstermeye çalışarak onların bunu tekrarlamaması gibi kendimizce doğru bulduğumuz gerekçelerimiz var. Zira hata yaptıklarını bilmediklerinde kişiler bu davranışlarını sürdürmeye devam ederler diye düşünüyoruz.
Gerçekte birine haddini bildirdikten sonra nasıl hissettiğinize dikkat ederseniz kendinizi kötü hissettiğinizi ve bu histen kurtulmak için karşı tarafa bütün bunları seni sevdiğim için yapıyorum gibi davranışınızın altına sevgi duygusu koymaya çalıştığınızı görebilirsiniz.
Karşılıklı konuşmanın huzurlu geçmesini ve iki tarafın dostça ve iyi duygularla ayrılmasını istiyorsak haklı çıkma isteğini bastırıp hoşgörülü olmaya çalışmak ve nazik bir dille karşı tarafı yargılamadan kendi duygularınızı ifade etmek daha iyi bir yöntem olacaktır.
Doğrusu bir insanı yaraladıktan sonra kendinizi iyi hissetmeniz zor olacaktır. Bunu söylerken kimseye karışmayın, haklı dahi olsanız susun anlamında söylemiyorum ama haksızlıktan şikayet edip şavaşırken, haklılığınızın bedeli iç huzurunuz olacaksa o zaman o iç huzuru sağlayan şeylere de haksızlık yapmış olursunuz.
Başkalarını toplarken kendinizi dağıtmayın o zaman sanki hayatınızda huzur veren bir şeyler veya kişiler yokmuş gibi mutsuz yaşamak yanlışlığına kapılırsınız.
Hedefiniz insanların moralini yükseltmek, onları daha iyi hissettirmek ve onların sevinçlerini paylaşmak olduğu zaman, sizde onların olumlu duygularıyla mutlu olmaya başlarsınız.
Açıkçası biri bana haddimi bildirecek olsaydı ve bana bunu nasıl yapayım deseydi bende incitmeden, mümkünse tepeden bakarak, iterek, kakarak olmasın derdim.
Siz ne derdiniz?
Sarp KAYA
Öyle bir haddini bildirmeliyim ki bir daha haddini bilmemezlik yapmamalı.
Başkalarına haddini bildirmek iki tarafı da keskin bir kılıç gibidir.
Haddini bildirdikten sonra kimse size “Çok sağol sen olmasan akılsız, düşüncesiz biri olduğumu anlayamazdım.” demeyecektir.
Aslında iyi niyetli tarafları olsa da onları düzeltmenin ve bizim haklı onların haksız olduğunu göstermekte ki hevesimizin nedeni genel olarak egomuzdur.
Tabiî ki işimizi yaparken hata yapan insanlara yaptığı hatayı göstermeye çalışarak onların bunu tekrarlamaması gibi kendimizce doğru bulduğumuz gerekçelerimiz var. Zira hata yaptıklarını bilmediklerinde kişiler bu davranışlarını sürdürmeye devam ederler diye düşünüyoruz.
Gerçekte birine haddini bildirdikten sonra nasıl hissettiğinize dikkat ederseniz kendinizi kötü hissettiğinizi ve bu histen kurtulmak için karşı tarafa bütün bunları seni sevdiğim için yapıyorum gibi davranışınızın altına sevgi duygusu koymaya çalıştığınızı görebilirsiniz.
Karşılıklı konuşmanın huzurlu geçmesini ve iki tarafın dostça ve iyi duygularla ayrılmasını istiyorsak haklı çıkma isteğini bastırıp hoşgörülü olmaya çalışmak ve nazik bir dille karşı tarafı yargılamadan kendi duygularınızı ifade etmek daha iyi bir yöntem olacaktır.
Doğrusu bir insanı yaraladıktan sonra kendinizi iyi hissetmeniz zor olacaktır. Bunu söylerken kimseye karışmayın, haklı dahi olsanız susun anlamında söylemiyorum ama haksızlıktan şikayet edip şavaşırken, haklılığınızın bedeli iç huzurunuz olacaksa o zaman o iç huzuru sağlayan şeylere de haksızlık yapmış olursunuz.
Başkalarını toplarken kendinizi dağıtmayın o zaman sanki hayatınızda huzur veren bir şeyler veya kişiler yokmuş gibi mutsuz yaşamak yanlışlığına kapılırsınız.
Hedefiniz insanların moralini yükseltmek, onları daha iyi hissettirmek ve onların sevinçlerini paylaşmak olduğu zaman, sizde onların olumlu duygularıyla mutlu olmaya başlarsınız.
Açıkçası biri bana haddimi bildirecek olsaydı ve bana bunu nasıl yapayım deseydi bende incitmeden, mümkünse tepeden bakarak, iterek, kakarak olmasın derdim.
Siz ne derdiniz?
Sarp KAYA