9 ŞUBAT
21-04-2008, 12:49 PM
"Modern dünyanın en saklı kalmış sorunlarından biri ‘erken ergenlik’. Çocuklar bu süreçte önemli sorunlar yaşıyor. Anne-babaların üzerine düşen ciddi görevler var. Doktorların geneli erken ergenliğin ilaçla durdurulmasından yana...
Vücudu genç bir kız görünümünü aldığında Elif henüz 10 yaşında, ilköğretim üçüncü sınıf öğrencisiydi. Göğüsleri 8 yaşındayken başlamıştı büyümeye. Dış görüntüsünün yaşıtlarınınkinden farklı olduğunu aynaya baktığında, sıra arkadaşıyla yan yana geldiğinde, beden eğitimi derslerinde fark ediyor, utancından yanakları al al kızarıyordu. Neyse ki hem Elif hem de anne-babası biliyordu bunların ne anlama geldiğini… Bu zor günlerinde yanında olmaya çalışan ailesi Elif’e, “Artık büyüyorsun kızım.” diyordu. Elif böyle zamanlarda kendini kötü hissediyor, geceleri gizli gizli ağlıyordu. Küçük kız, bir sabah kasıklarını saran bir ağrıyla uyandı ve doğruca lavaboya koştu. Ve… Hem annesinin hem de doktorunun ‘sakın korkma’ diyerek anlattıkları durum gerçekleşmişti. Elif küçük yaşta bir ‘genç kız’ olmuştu artık.
Günümüzde, Elif gibi benzer olayları yaşayan kız ve erkek çocukların sayısı hayli fazla. Onların yaşadığı problem küçük yaşta ergenliğe girmeleri. Normal ergenlik dönemi kızlarda 11, erkeklerde de 12 yaşında başlayan ve 20-21 yaşına kadar devam eden bir süreç. Bu uzun sürede birey biyolojik ve psikolojik olarak gelişip değişiyor ve “yetişkin” oluyor. Uzmanlar erken ergenliği ‘tehlike’ olarak nitelendiriyor. Kız çocuklarında 7-8, erkeklerde de 9 yaşında ergenlik belirtileri görülüyor. İlk belirtiler kızlarda göğüs uçlarının çıkmaya başlaması, genital bölge ve koltuk altında kıllanma şeklinde gerçekleşiyor. Erkeklerde ise koltuk altında kıllanma, cinsel organda büyüme ve kıllanma olarak kendini belli ediyor.
7-8 YAŞ ‘GRİ BÖLGE’ HÂLİNE GELDİ
Uzmanlar ‘erkence ergenlik’ yerine ‘erken ergenlik’ tanımını kullanmayı tercih ediyor; çünkü asıl erken ergenlik olarak tanımlanan durum, kız çocuklarında 5, erkeklerde de 6 yaşında başlayan, beyin tümörlü, kafasına sert bir darbe almış ya da böbreküstü bezlerinde problem yaşayan çocuklarda görülüyor. Fakat bu sebeplerle teşhis konulan çocuklar erken ergenliğe girenlerin sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturduğu için tüm vakalar ‘erken ergenlik’ olarak genelleniyor. Geri kalan yüzde 90’lık grubun ise neden erkenden ergenliğe girdiği bilinmiyor.
Kız çocukları ilk ergenlik belirtilerinden yaklaşık 1-1,5 yıl sonra âdet görmeye başlıyor. Endokrinoloji uzmanları 12-20 yaş arasına “adölasan dönem” diyor. Bu dönemde çocukların hızla boyları uzuyor, omuzları genişliyor, davranışları değişiyor. Bir de sadece fizikî ve hormonal değişikliği kapsayan puperte dönemi (ergenlik dönemi) var. Doktorlar ergenlik döneminin dikkat çekecek şekilde aşağı indiğini, karşılaştıkları vaka sıklığını esas alarak iddia ediyor. Çünkü bu konuyla alakalı Türkiye’de ve dünyada yapılmış herhangi bir araştırma yok. Amerikan Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Dr. Nihal Memioğlu, “Önceden kız çocuklarında 8, erkeklerde 9 yaş erken ergenlik kabul edilirdi. Son zamanlarda kızlar için 7-8 yaş arası bile gri bölge hâline geldi. ABD’de bazı doktorlar ‘7’nin altına mı erken desek?’ diyor. Erkekler için hâlâ 9 yaşından önce görülen belirtiler erken.” diyor.
Normal bir erken ergenliğin gerçekleşmesi için hipotolamusun hipofize emir vermesi, hipofizdeki ergenliği başlatacak hormonların da belli bir düzeye geldikten sonra kızlarda yumurtalıkları, erkeklerde de testisleri uyarması lazım. Bu durum kız çocuklarında meme, erkeklerde penis büyümesine sebep oluyor. Bir çocuğa ‘erken ergenlik yaşıyor’ denmesi için bu aksın çalışması şart. Ancak bazen bu aks çalışmadan da bazı çocuklarda ergenlik belirtileri görülebiliyor. Mesela kızlarda meme büyümesi oluyor fakat yumurtalıklar kendi yaşına uygun şekilde çalışıyor, kemik yaşı ilerlememiş oluyor. Dolayısıyla hekimler başka bir östrojen kaynağı arıyor. Yapılan tetkikler böbrek üstü bezleri, yumurtalıklar ve beyinde gelişen tümörlerin vücudun östrojen dengesini bozduğunu ortaya çıkarıyor ve mevcut duruma ‘yalancı puperte’ deniyor. Yalancı puperte, vücuttaki östrojen kaynağının iyileştirilmesiyle sona eriyor.
BOYLARI KISA KALIYOR
“Başkasının çocuğu 12 yaşında ergenlik dönemine giriyorsa bizimki de 8-9 yaşında girsin. Ne var bunda?” diyen ya da oğullarının daha ilköğretim 8’inci sınıftayken arkadaşlarından daha uzun boylu ve iri yapılı olmasından mutlu olan aileler olabilir. Ancak erken ergenlik çocuklar için güle oynaya atlatılabilecek bir dönem değil. Çünkü erken ergen olan kızlar âdet görene kadar, erkekler de penis büyümesi sonlanana kadar uzuyor ve kemik kıkırdakları erkenden kapanıyor. Böylece bodur ağaç gibi büyümeyen ve boyları en fazla 150-160 cm’ye kadar uzayan “yetişkinler” çıkıyor ortaya.
Erken ergenliğe giren çocukların sadece fizikî görünümleri değişmiyor. Aynı değişim duygularına ve davranışlarına da yansıyor. Kendini tanımak isteyen çocuklar, değişen imajını sürekli aynanın karşısına geçerek takip ediyor. Çevresindekilere, “Nasıl görünüyorum? Zayıflıyor muyum, şişmanlıyor muyum?” diye soruyor. Herkesin ona baktığını, sadece onunla ilgilendiğini sanıyor. Hep kendinin biricik ve özel olduğunu düşünüyor. Ayrıca duygusal kırılmalar da yaşıyor. “Yeter! Öleyim de kurtulun. İntihar etmek istiyorum.” gibi sözler sarf ederek kapıları çarpıyor. Sonra hiçbir şey olmamış gibi ‘tatlı çocuk, sevimli kız’ rolünü takınıyor. Bu biricik olma duygusunu bilgi, spor, sanatla ortaya koyamaz ise saçının şekliyle, kıyafetiyle göstermeye çalışıyor ve önüne konulmuş tüm kuralları çiğniyor.
Bu davranış kalıplarına psikiyatr ve psikologlar, ‘ergenlik belirtisi’ dese de bunların henüz ilkokul ikinci ya da üçüncü sınıfta yaşanıyor olması ‘tehlike’ olarak nitelendiriliyor. Bu aşamada çocukların iyi gözlemlenmesi, psikolog ve endokrinoloji uzmanına götürülmesi gerekiyor. Bundan 4 yıl önce ilkokul üçüncü sınıftaki kızını benzer sebeplerle psikologa götürür Aliye M. “Kızım Sezin’i tanıyamıyordum. İlk zamanlar ona yeterince zaman ayıramadığım için böyle davrandığını düşündüm. Terapiye gittikten sonra kızımın yaşıtlarından daha önce ergenliğe girdiğini, ona daha dikkatli davranmam gerektiğini öğrendim.” diyen Aliye Hanım’a göre birçok anne bu durumdan habersiz. Anormal bir şeyler varsa, erken ergenlik faktörünü düşünmek lazım.
Şüphesiz yaşananlar en fazla çocukları etkiliyor. Daha yeni yeni kendi banyosunu yapmaya başlamış bir kız çocuğu, 8-9 yaşındayken kasık ağrıları çekiyor ve regl oluyor. Vücut hijyenini sağlamakta zorlanıyor, arkadaşları arasında kendini kötü hissediyor ve yavaş yavaş çevresinden uzaklaşıyor. Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Ercan, âdet gören çocukların psikolojik açıdan sorun yaşadığını söylüyor: “8,5 yaşında mens olmuş bir hastam vardı. Regl olmak istemediğini söyleyip ağladı. Annesi de kızım âdet olmayı kaldırabilecek kadar büyük değil. Daha üçüncü sınıfta okuyor. Büyümeyi durduralım diye bize başvurdu.”
İdemer İletişim Danışmanlık’tan Çocuk ve Ergen Psikologu Yasemin Aslay da çocukların psikolojik olarak yıprandığı kanaatinde. “10 yaşında olmasına rağmen yetişkin kız görünümünde bir hastam vardı. Diğer arkadaşlarına konmayan yasaklar onun için vardı. Çocuk ip atlamak istiyordu; ama ailesi göğüsleri sallandığı için izin vermiyordu. Arkadaşlarıyla evcilik oynamak istediğinde de ‘artık kocaman kız oldun’ deniyordu kendisine. Halbuki bu çocukların bedeni büyük, ruhu küçük. Oyun oynamak doğal hakları.” diyen Aslay’a göre, erken ergenlik yaşayan çocukların sırf dış görünüşü birbirine yakın diye 7-8’inci sınıftakilerle arkadaşlık yapması ciddi bir problem. Zira gelişme çağındaki çocuklar arasındaki 1-2 yaş bile çok önemli. 12-14 yaşında cinselliği yeni yeni öğrenenlerin arasına 8-9 yaşındaki küçük bir çocuğun girmesi yanlış bilgilenme ve duygusal yıpranma demek. Hem de zihnen hazırlıklı olmadığı bir dönemde…
devamı alttadır.
Vücudu genç bir kız görünümünü aldığında Elif henüz 10 yaşında, ilköğretim üçüncü sınıf öğrencisiydi. Göğüsleri 8 yaşındayken başlamıştı büyümeye. Dış görüntüsünün yaşıtlarınınkinden farklı olduğunu aynaya baktığında, sıra arkadaşıyla yan yana geldiğinde, beden eğitimi derslerinde fark ediyor, utancından yanakları al al kızarıyordu. Neyse ki hem Elif hem de anne-babası biliyordu bunların ne anlama geldiğini… Bu zor günlerinde yanında olmaya çalışan ailesi Elif’e, “Artık büyüyorsun kızım.” diyordu. Elif böyle zamanlarda kendini kötü hissediyor, geceleri gizli gizli ağlıyordu. Küçük kız, bir sabah kasıklarını saran bir ağrıyla uyandı ve doğruca lavaboya koştu. Ve… Hem annesinin hem de doktorunun ‘sakın korkma’ diyerek anlattıkları durum gerçekleşmişti. Elif küçük yaşta bir ‘genç kız’ olmuştu artık.
Günümüzde, Elif gibi benzer olayları yaşayan kız ve erkek çocukların sayısı hayli fazla. Onların yaşadığı problem küçük yaşta ergenliğe girmeleri. Normal ergenlik dönemi kızlarda 11, erkeklerde de 12 yaşında başlayan ve 20-21 yaşına kadar devam eden bir süreç. Bu uzun sürede birey biyolojik ve psikolojik olarak gelişip değişiyor ve “yetişkin” oluyor. Uzmanlar erken ergenliği ‘tehlike’ olarak nitelendiriyor. Kız çocuklarında 7-8, erkeklerde de 9 yaşında ergenlik belirtileri görülüyor. İlk belirtiler kızlarda göğüs uçlarının çıkmaya başlaması, genital bölge ve koltuk altında kıllanma şeklinde gerçekleşiyor. Erkeklerde ise koltuk altında kıllanma, cinsel organda büyüme ve kıllanma olarak kendini belli ediyor.
7-8 YAŞ ‘GRİ BÖLGE’ HÂLİNE GELDİ
Uzmanlar ‘erkence ergenlik’ yerine ‘erken ergenlik’ tanımını kullanmayı tercih ediyor; çünkü asıl erken ergenlik olarak tanımlanan durum, kız çocuklarında 5, erkeklerde de 6 yaşında başlayan, beyin tümörlü, kafasına sert bir darbe almış ya da böbreküstü bezlerinde problem yaşayan çocuklarda görülüyor. Fakat bu sebeplerle teşhis konulan çocuklar erken ergenliğe girenlerin sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturduğu için tüm vakalar ‘erken ergenlik’ olarak genelleniyor. Geri kalan yüzde 90’lık grubun ise neden erkenden ergenliğe girdiği bilinmiyor.
Kız çocukları ilk ergenlik belirtilerinden yaklaşık 1-1,5 yıl sonra âdet görmeye başlıyor. Endokrinoloji uzmanları 12-20 yaş arasına “adölasan dönem” diyor. Bu dönemde çocukların hızla boyları uzuyor, omuzları genişliyor, davranışları değişiyor. Bir de sadece fizikî ve hormonal değişikliği kapsayan puperte dönemi (ergenlik dönemi) var. Doktorlar ergenlik döneminin dikkat çekecek şekilde aşağı indiğini, karşılaştıkları vaka sıklığını esas alarak iddia ediyor. Çünkü bu konuyla alakalı Türkiye’de ve dünyada yapılmış herhangi bir araştırma yok. Amerikan Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Dr. Nihal Memioğlu, “Önceden kız çocuklarında 8, erkeklerde 9 yaş erken ergenlik kabul edilirdi. Son zamanlarda kızlar için 7-8 yaş arası bile gri bölge hâline geldi. ABD’de bazı doktorlar ‘7’nin altına mı erken desek?’ diyor. Erkekler için hâlâ 9 yaşından önce görülen belirtiler erken.” diyor.
Normal bir erken ergenliğin gerçekleşmesi için hipotolamusun hipofize emir vermesi, hipofizdeki ergenliği başlatacak hormonların da belli bir düzeye geldikten sonra kızlarda yumurtalıkları, erkeklerde de testisleri uyarması lazım. Bu durum kız çocuklarında meme, erkeklerde penis büyümesine sebep oluyor. Bir çocuğa ‘erken ergenlik yaşıyor’ denmesi için bu aksın çalışması şart. Ancak bazen bu aks çalışmadan da bazı çocuklarda ergenlik belirtileri görülebiliyor. Mesela kızlarda meme büyümesi oluyor fakat yumurtalıklar kendi yaşına uygun şekilde çalışıyor, kemik yaşı ilerlememiş oluyor. Dolayısıyla hekimler başka bir östrojen kaynağı arıyor. Yapılan tetkikler böbrek üstü bezleri, yumurtalıklar ve beyinde gelişen tümörlerin vücudun östrojen dengesini bozduğunu ortaya çıkarıyor ve mevcut duruma ‘yalancı puperte’ deniyor. Yalancı puperte, vücuttaki östrojen kaynağının iyileştirilmesiyle sona eriyor.
BOYLARI KISA KALIYOR
“Başkasının çocuğu 12 yaşında ergenlik dönemine giriyorsa bizimki de 8-9 yaşında girsin. Ne var bunda?” diyen ya da oğullarının daha ilköğretim 8’inci sınıftayken arkadaşlarından daha uzun boylu ve iri yapılı olmasından mutlu olan aileler olabilir. Ancak erken ergenlik çocuklar için güle oynaya atlatılabilecek bir dönem değil. Çünkü erken ergen olan kızlar âdet görene kadar, erkekler de penis büyümesi sonlanana kadar uzuyor ve kemik kıkırdakları erkenden kapanıyor. Böylece bodur ağaç gibi büyümeyen ve boyları en fazla 150-160 cm’ye kadar uzayan “yetişkinler” çıkıyor ortaya.
Erken ergenliğe giren çocukların sadece fizikî görünümleri değişmiyor. Aynı değişim duygularına ve davranışlarına da yansıyor. Kendini tanımak isteyen çocuklar, değişen imajını sürekli aynanın karşısına geçerek takip ediyor. Çevresindekilere, “Nasıl görünüyorum? Zayıflıyor muyum, şişmanlıyor muyum?” diye soruyor. Herkesin ona baktığını, sadece onunla ilgilendiğini sanıyor. Hep kendinin biricik ve özel olduğunu düşünüyor. Ayrıca duygusal kırılmalar da yaşıyor. “Yeter! Öleyim de kurtulun. İntihar etmek istiyorum.” gibi sözler sarf ederek kapıları çarpıyor. Sonra hiçbir şey olmamış gibi ‘tatlı çocuk, sevimli kız’ rolünü takınıyor. Bu biricik olma duygusunu bilgi, spor, sanatla ortaya koyamaz ise saçının şekliyle, kıyafetiyle göstermeye çalışıyor ve önüne konulmuş tüm kuralları çiğniyor.
Bu davranış kalıplarına psikiyatr ve psikologlar, ‘ergenlik belirtisi’ dese de bunların henüz ilkokul ikinci ya da üçüncü sınıfta yaşanıyor olması ‘tehlike’ olarak nitelendiriliyor. Bu aşamada çocukların iyi gözlemlenmesi, psikolog ve endokrinoloji uzmanına götürülmesi gerekiyor. Bundan 4 yıl önce ilkokul üçüncü sınıftaki kızını benzer sebeplerle psikologa götürür Aliye M. “Kızım Sezin’i tanıyamıyordum. İlk zamanlar ona yeterince zaman ayıramadığım için böyle davrandığını düşündüm. Terapiye gittikten sonra kızımın yaşıtlarından daha önce ergenliğe girdiğini, ona daha dikkatli davranmam gerektiğini öğrendim.” diyen Aliye Hanım’a göre birçok anne bu durumdan habersiz. Anormal bir şeyler varsa, erken ergenlik faktörünü düşünmek lazım.
Şüphesiz yaşananlar en fazla çocukları etkiliyor. Daha yeni yeni kendi banyosunu yapmaya başlamış bir kız çocuğu, 8-9 yaşındayken kasık ağrıları çekiyor ve regl oluyor. Vücut hijyenini sağlamakta zorlanıyor, arkadaşları arasında kendini kötü hissediyor ve yavaş yavaş çevresinden uzaklaşıyor. Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Ercan, âdet gören çocukların psikolojik açıdan sorun yaşadığını söylüyor: “8,5 yaşında mens olmuş bir hastam vardı. Regl olmak istemediğini söyleyip ağladı. Annesi de kızım âdet olmayı kaldırabilecek kadar büyük değil. Daha üçüncü sınıfta okuyor. Büyümeyi durduralım diye bize başvurdu.”
İdemer İletişim Danışmanlık’tan Çocuk ve Ergen Psikologu Yasemin Aslay da çocukların psikolojik olarak yıprandığı kanaatinde. “10 yaşında olmasına rağmen yetişkin kız görünümünde bir hastam vardı. Diğer arkadaşlarına konmayan yasaklar onun için vardı. Çocuk ip atlamak istiyordu; ama ailesi göğüsleri sallandığı için izin vermiyordu. Arkadaşlarıyla evcilik oynamak istediğinde de ‘artık kocaman kız oldun’ deniyordu kendisine. Halbuki bu çocukların bedeni büyük, ruhu küçük. Oyun oynamak doğal hakları.” diyen Aslay’a göre, erken ergenlik yaşayan çocukların sırf dış görünüşü birbirine yakın diye 7-8’inci sınıftakilerle arkadaşlık yapması ciddi bir problem. Zira gelişme çağındaki çocuklar arasındaki 1-2 yaş bile çok önemli. 12-14 yaşında cinselliği yeni yeni öğrenenlerin arasına 8-9 yaşındaki küçük bir çocuğun girmesi yanlış bilgilenme ve duygusal yıpranma demek. Hem de zihnen hazırlıklı olmadığı bir dönemde…
devamı alttadır.