PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bizim Hikayemiz



alpha
22-04-2015, 11:16 PM
Evet arkadaşlar abiler ablalar kardeşler. Biraz hayal gücümüzü kullanıp birlikte bir hikaye roman yazalım mı?

Nasıl olacak o iş mi diyorsunuz.? Herkes hikayeye kalan yerden yön verecek. Konu sahibi olarak bende konu başındaki bu mesajda toparlayacağım hikayeyi ufak editler ve eklemeler çıkarmalarla toparlayacağım.

Hikayemizin konusu Selim ve Bahar karakterlerimizin aşkını konu alacak. Bahar üniversiteyi kazanmış ve üniversiteye gitmiş iki aşığımızın arasına mesafe girmiştir.


Haydi bakalım hayal gücünüze güveniyor ilk paragrafı atıyorum. Gerisini beraber herkes bi öncekinin kaldığı yerden devam ettirerek yazacak.

Hikayeyi ben toparlayacağım ama imla ve anlam hatalarında uyarılarınızı alacağım. Bu uyarıları. Hikayeye ekliyceğiniz cümleden sonra parantez içinde yapınız..



Başlıyoruz

Oda karanlık saatin titrek tıkırtısı ve perdenin hafif dalgalanması kapının altından süzülen holün morumsu zayıf ışığı içini kararttı. Pencereye döndü ay karabulutların ardında yüzünü bir gösteriyor bir gizleniyor. Sıkıldı düştü yastığa başı, gözlerini kapadı Baharı düşündü. Acaba şu an neredeydi?

Küçük bir çocuk olmuş Kendini yemyeşil kırlarda kelebeği kovalarken buldu. Çıkardı ceketini koşturdu çiçek Çiçek dolaşan kelebeğin attı üzerine. "Bahar sen misin? " ceketi kaldırdı. Kelebek aksak aksak uçuverdi. Bahar da nazlıydı bazen kaçardı ama o değildi. Çiçeğe döndü kelebeği yakalamak isterken çoktan ezilmiş. Güzeldi ama Bahar bu kadar zayıf değildi. İlerde belirmiş gökkuşağına baktı oda gizemlerle dolu ama Bahar o kadar uzakta değildi. Kafasını kaldırdı güneşe baktı içi ısındı gözleri kamaştı oda değildi?! Bahar hiçbiri değildi Bahar hepsiydi..

Ellerini yüzüne sürdü sakalları eline geldi "ne çok uzamış" birden küçük çocuk büyüyordu içi sıkılmış. Güneş ufukta göz kırpıyor her yer kızıl. Telefonunun melodisi çalındı kulağına kafasını çevirdi oda aydınlandı Baharın mesajıyla. "ayrılıkta aşka dahildir ve vakit özlem vakti"

@sessizsakin
Bir an durdu ve düşündü ne çok özlemişti Bahar'ı. Eski günler aklına geldi. İlk konuşmaları, ilk buluşmaları, göz göze geldiklerinde gözlerini kaçırmaları, eli eline değdiğinde kalbinin yerinden çıkacakmış gibi oluşunu düşündü. Sanki artık o günler bir daha geri gemeyecekti. İçi sızladı, gözünden bir damla yaş geldi

Yeni yollar ..
Ağır tekerlekli bavulu ardında bozuk bir yolda ilerliyordu Bahar. İçinde garip bir his. biraz heyecan biraz stres .gözleri tanıdık bir yüz aracasına etrafı tarıyordu. bir kaç bakış yakalıyor kafasını çeviriyordu. Aklına selim geldi tekrar ,yol boyu düşünmüştü. otobüsün kapısında beklerken kalkış saatini arkadaşlarının matrak hallerini Selimin sessizliğini . " neden benim gibi mutlu değil?" Bencillikti bu ona göre. Otobüsün tekerine attığı bi kaç hafif tekmeyi anımsadı. bu bir tepki miydi ? "Gitme demenin Selimcesi"

kolu birden gerildi , bavulun tekerleği bir taşa takılmış ilerlemeye inat etmişti. durdu babasının gelme isteğini red etmemeliydi " büyüdüm ben baba " büyümüştü ama yanlızlık başka bir şeydi. yollara baktı yanlış yola saptığını ancak o zaman anımsadı.Telefonu çıkardı mesaj gelmişti "rüyamda seni gördüm şimdiden özledim" gülümsedi.



@sessiz sakin , @öyle yani , @alpha

Karamurat.

aynanın karşısında saçlarına istediği şekli vermeye çalışırken esmerliğinden şikayet ediyordu murat " çok karayım be abi" bu özeleştiriyi her gün yapar lakabı olan karamurat lafından hiç haz etmez "aslında tenim beyazdır yazları güneşte yanıyorum" diye açıklardı esmerliğini. 6 senedir istanbuldaydı hiç sevgilisi olmamasından dertliydi. nerde hata yapıyordu ? neden arkadaşlıktan öteye geçemiyordu ? bu soruları yanıtlamaya çalışırken kendini yolda buldu. veterinerlik bölümünü kazanmış kaydını 1 hafta önce yaptırmıştı. veteriner olmayı pek istememişti aslında. ne ara bu seçimi yapmıştı kaçıncı sıradaydı bu tercih onu bile anımsayamıyordu. veterinerlik hakkında tek bildiği yıllar önce memlekette Yılmaz eniştesinin veteriner kliniğinde gelen bi müüşterinin küçük köpeğine tasma seçiminde yardımcı olmaya çalışırken topuğundan ısırılmış olduğuydu.

bu düşüncelerle ilerlerken bavulunu yerinden kıpırdatamayan bir kız gördü. yardıma ihtiyacı var gibi görünüyordu. yanına gitmeye çekindi etrafa baktı yardım edecek biri yok gibiydi. "size yardımcı olabilir miyim" diye prova yaparak ona yönelik ilk adımını attı. Bacakları titredi "ya ters tepkiyle karşılarsam " dedi duraksadı. titrek adımlarla yaklaşmaya devam ederken kendine doğru yönelmiş bakışı farketti gülümsüyordu güzel kız yabancı gelmiyordu bakış . aralarında 5 adım kalasıya "murat dedi güzel kız.

kafasının içinde yıldırımlar çakıyordu. "beni hatırladın" diyebildi. 6 sene geçmişti . onca yıl hiç görüşmemişlerdi. murat o zamanlarda çekingen bir çocuktu sınıf arkadaşı olduğu halde çok az konuştuğunu hatırlıyordu baharla. babasının tayini çıkıp yerleşince istanbula sadece onunla vedalaşamamıştı. umursamadığını düşünmüştü hep. yıllar sonra karşılaşıp adını hatta yüzünü bile hatırlamış hatta ondan önce hatırlamıştı. şaşkındı bu karşılaşmadan.

ev hasreti ,
yurdun merdivenlerinde murata döndü bahar teşekkür etti. tanıdık bir yüz gördüğü için memnundu. "hiç sorun değil" dedi murat arkasını dönüp hızla giderken . "görüşürüz" dedi bahar gülümseyerek. yurda döndü kasvetli gri boyalı duvarlarına sarmaşıkların tırmandığı . çatısının her an üzerine çökebileceği hissi uyandıracak kadar eski bir yerdi. kocaman tabelasına baktı son kez içeri girmeden " kız öğrenci yurdu" kanatlanıp uçmaya hazırlanan yavru kuş için uçmaya başladığında pek ardına dönüp bakılası bi yer gibi değildi. içini çekti şimdiden evini özlemişti içerde müdüre hanım "gel kızım " diyerek önündeki 10- 15 kızın arasına davet etti. Son cümleye yetişebilmişti " çoğunuzun evindeki kurallar buradada geçerli küçük hanımlar" yanındaki kıvırcık saçlı şamatacı olduğu her halinden belli olan kız kulağına fısıldadı " 5 kere evlenmiş boşanmış menopoz teyze " gülüştüler. müdürenin dikkatini çekti sadece kaşını kaldırarak bu kikirdemeye tepki gösterdi. "hadi bakalım herkes odasına" dedi müdüre . kızlar bavullarını çekiştire çekiştire merdivenleri çıkmaya başladılar. odaların kapısında isimler yazılıydı . burnuna birbirine karışmış şampuan kokuları geldi birazda rutubeti hissetti. ismini bulduğu kapıdan içeri girerken ardından seslendi kıvırcık kız. "ben melissa ,çift s ile dikkat edersen sevinirim aynı odaya düştük hadi bakalım rastgele" dedi. "bahar ben tek r ile cicim" dedi bahar gülümseyerek. odada 3 tane yatak vardı birinde üzerine çarşafı çekmiş uyuduğu belli olmayacak sessizlikte biri vardı. "hey " dedi melissa bahar işaret parmağını dudağına götürerek "şşşş" dedi. alttan yarısına kadar beyaz boya ile boyanmış pencerenin önündeki yatağa oturdu bahar. tam karşısındaki dolabın kapağındaki oval aynaya baktı. kendini ağlayacak gibi hissetti yatağa uzandı.


hızlı üçlü ile tanışıyoruz.

odasında tüm çekmeceler ters çevrilmiş yerde aranıyordu serkan. ihtiyar uşak evin emektarı yusuf amca içeri girdi sinirli bir şekilde sordu " ne arıyorsunuz küçük bey" serkan kaşlarını çatmış baktı. " bu hafta cezalısınız efendim annenizin kesin talimatı var" serkan hızla merdivenlerden inerken arkasından seslendi " bulabileceğiniz bir yerde değil" . serkan öfkeyle evin giriş kapısına yöneldi vestiyer çekmecesini hışımla çekti eline geçen ilk anahtarı aldı. anahtarın amblemine bakıp gülümsedi. kapıdan çıkıp garaja yöneldi arkasından şöför kemal seslendi "küçük bey nereye sizi ben bırakacaktım." bir motor horultusu tekerlek sesleriyle birlikte lüks araç belirmesiyle bahçe kapısından çıkışı bir oldu. şöför kemal ihtiyar emektara dönüp "serseri babasının arabasını aldı" dedi. kaygılıydı ihtiyar "artık ihtiyacıda olacak değil" diye homurdanabildi.

kırmızı ışıkları bir bir geçiyordu asi genç sahil yoluna saptı . telefonunu çıkartıp sinanı aradı " birazdan loccadayım" dedi kapadı. telefonu yan koltuğa attı .telefon atmasıyla çalmaya başladı. "ne istiyorsun sümbül sultan?" dedi telefonu meşgule aldı. kampüsün kapılarının tam açılmasını beklemeden bariyeri sıyırarak giriş yaptı .okul babasının şirketler gurubunun bir parçasıydı , kapıdaki görevli şapkasını tutarak yarım yamalak ancak selam verebilmişti. koruya yöneldi neolarla locca yazan lüks binanın önüne park etti. berkcan gülerek "ne o babana mı özendin" derken omzuna yumruğu yedi. aynı hışımla içeri girdi. burası 3 gence tahsis edilmiş diğer öğrencilerin öünüden bile geçmeye cesaret edemiyeceği kulüptü. serkan sinan ve berkcan . kendilerine f3 diyorlardı. hızlı üçlü. hayatları zenginlikle geçmiş hedefi olmayan bu hızlı üçlü ilkokuldan beri beraber aynı şımarık hayatı yaşamışlardı. içeride sinan gitarını tıngırdatıyordu.hoşbir ezgiydi sözleri yoktu dalıp gitmişti bu ezgiyi uzun zamandır çalıyordu arkadaşları duymaktan bezmişti. beyaza takıntı derecesinde tutkun bir delikanlıydı. hafif sarı saçları gözlerine sık sık iner eliyle saçlarını başının üzerine atardı. yüzünde dikkatle bakıldığında anlaşılan bir acıyla karışık ifade vardı. berkcan gurubun şamatacısıydı. deriyi sever sık sık giyiminde tercih ederdi. aynı zamanda gurubun çapkın erkeğiydi. hepsi şımarık gibiydi ama serkanın eline hiçbiri bu konuda su dökemezdi. zaten içlerinde en zengini oydu belli belirsiz her zaman bunu diğerlerine hissettirirdi. aynı zamanda bu karakteriyle tabiki gurubunda lideriydi. aşırı araç tutkusu vardı ve hız delisiydi. anahtarını bulamadığı aracı kırmızı şeytanınındı. pek çok aracı perte çıkarmış serkanın kırmızı şeytana tutkusu bir başkaydı.

@öyleyani
söylenerek hafif yokuş aşşağıya iniyordu yaşlı teyze söylenerek. köşede küçük mahalle bakkalına girdi "dişlerim kesmiyor bu ekmekleri diyorum kaç sefer" kasada oturan genç delikanlı gülümsedi. ayağa kalktı uzun boylu yakışıklı bir delikanlıydı selim. ekmek dolabından en yumuşak kepekli ekmeği seçti gazete kağıdına sardı "buyur teyze" dedi. gazete yaprağında manşet dikkatini çekti. özgürlüğün tanımını yeniden yapacak düşünürler aranıyor.

alpha
22-04-2015, 11:17 PM
hemen başka bir gazete yaprağıyla değişti ekmeği tekrar sardı. aksi ihtiyar bir hışımla çekti elinden ekmeği bir ayağı aksıyarak bir oyana bir bu yana sallanarak gitti. hemen haberi okumaya başladı bir üniversitenin felsefe bölümü hazırladığı bir programla her sene bir konu seçip o konuda her vatandaşın katılabileceği makale yarışması yapıyor ve kazanan düşünürler ve öğrencileriyle hazırlanan özel etkinlikte makale üzerine tartışma platformu kuruluyordu. ciddi bir rakamda ödül olarak konmuştu. Yıllar önce henüz çok küçükken bir kefalet borcu yüzünden gurbete gidip bir daha dönmeyen haberde alınamamış birinin oğluydu Selim. babasının gurulu kişiliğiyle ilgili annesinin anılarından ibaretti babası. hep adaleti sorgulardı sıkıcı bakkal mesailerinde ve çocukluğundan beri babasız büyümüş olmasının bu küçük bakkal dükkanında çocukluğunun ve gençliğinin esareti vardı aklında. bu kimin suçu hiç bilememişti.bunları tekrar düşünürken yazmaya başladı suçsuz bir çocuğun esaretini. gençliğinin güzel yıllarını. özgürlüğü sorguladı sonra. sınırlarını çizdi. iki sayfa dolusu yazmıştı bir çırpıda ve tekrar gözden bile geçirmeden zarfa koyup postaladı.

Sıkıcı bir bakkal mesaisinin en sessiz sedasız saati kafasını eğmiş saatlerdir psikolojiyle ilgili bir kitap okuyordu. okuduğu bölüm bilinçaltının derinlikleriyle ilgiliydi. her gün bakkala gelen mahallelinin yüzlerinden hareketlerinden nasıl bir gün geçirdiklerini anlayabilecek kadar bu konuda kendini geliştirmişti. tam kitabın bilinçaltının gizemli delhizleri kısmındayken başında ne zamandır beklediğini farketmediği postacı amcanın hafif ıslığını hissetti. üzerinde başak üniversitesi yazan bir zarf sallıyordu. küçük mahalle bakkalı postacının soluklanma yeriydi ve selimide çok severdi. çocukluğunda "babamdan mektup varmı" sorularını ve olumsuz yanıtında düşen yüzünü anlatırdı selime kısa çay molalarında. ve şu an elinde tutup salladığı zarf her zaman taşıdığı türden birşey değildi. selim için önemli olabileceğini hissediyordu. " müjdemi isterim" hızlıca kaptı selim zarfı açmadan inceledi. "açmayacak mısın" dedi postacı. "şimdi değil " cevabına bozuldu ama belli etmek istemezcesine "peki" diyebildi. "ama müjdemi isterim" dedi arkasını dönüp giderken. selim zarfı açmadan çnce baharı düşündü. olumlu bir yanıtın onu bir kaç görmesini sağlayacağını düşündü. daldı zarfı elinde evirip çevirirken.ani bir refleks ile nazikçe tuttuğu zarfı parçalarcasına heyecanla açtı. "değerli selim bey değerlendirmeye aldığımız makalenizi finallerde mülakata alma kararımızı size sevinerek bildiriyoruz. 10 katılımcının öğrencilerimizle yapacağı söyleyişi ve tartışma platformunda aramızda bulunmanızdan mutluluk duyarız." selim eli ayağına dolaşmış bakkalda bir oyana bir buya gidip geliyordu. birden umutsuzluk çöküverdi içine. ailesinin geçimi için burda bulunuyordu İstanbul gibi yerde hayat zordu bir kaç günlük macera uğruna burda annesini yanlız bırakmayı düşündü. düşündü düşündü. akşam olunca eve gitti. mülakata bir hafta kadar kalmıştı ama kararı kesin gibiydi.

@sessizsakin.
günler geçmiyordu sanki. Her an, her saniye aklında Bahar vardı. Orada nasıl, ne yapıyor, yanında kimler var aklına geliyor muyum diye düşünmeden edemiyordu. 4 yıl az bir süre de değildi. Ne yapacaktı onsuz buralarda. Sevdiği yanındayken böyle değildi oysa. Beraber meyve bahçelerinde oturur hasret giderirlerdi.
Gece olmuştu yıldızlara bakıp hayal etti o günleri ne güzel günlerdi. Bahar' ın güzel yüzünü düşündü, gülünce yüzünde güller açardı. Sarı saçları, mavi gözleri, bembeyaz bir yüzü vardı.
" Sevdiğim " diye iç geçirdi. Sonra gecenin karanlığında uykuya daldı.


Sabahın erken bir saati kaynayan çaydanlığın vidası gevşemiş kulpundan tutup masaya koydu hatice teyze. oğlunun odasına girdi. hafifçe seslendi "selim" alışkın değildi oğlunu uyandırmak için ikinci kez seslenmeye ama buna mecbur kalacak gibiydi. oğlu yastık kafasının üstünde seslenmesinden etkilenmemiş uyuyordu hala. bi süredir sessizliğe gömülmüş oğlundaki değişikliği hissediyordu. bahardan ayrı kalmanın verdiği hüzünden başka birşeydi biricik oğlundaki vaziyet. sessizce yaklaşıp kulağına tekrar fısıldıyarak seslendi "selim" yumuşak saçlarını okşayıp öpücük kondurdu ve nihayet gözlerini açtı selim. bir çırpıda hazırlanıp sofraya geldi selim. ama bir şey yemiyor şeker bile koymayı unuttuğu çay bardağını karıştırıyordu. Annesi artık dayanamamıştı. sordu "neyin var oğlum baharı mı düşünüyorsun" oğlu ile bahar hakkında konuşabilme umudu bile yoktu selim hiç bahsetmezdi. haberdar oluşuda baharın komşusu her mahallenin olmazsa olmazı ayaklı gazetesinden duyduğu kadardı. ve bahar vedalaşmaya geldiğinde gidiyor olduğunu öğrenmişti. başını salladı selim. dayanamıyordu selim annesine olanları bi kaç kelime ile anlattı. her annede olabilecek birşeydi evladına güvenmek ama Hatice teyzede büyük bir inançtı oğlunun bir gün kabuğunu kırması. hiç bir şekilde itiraz etmesine müsade etmedi. koşar adımlarla içeri gitti kocasından hatıra kalmış iki bileziğini getirip masaya koydu. oğluyla göz göze geldiler annesinin gözlerindeki kararlılık o zarfı eline aldığından bu yana hiç olmadığı kadar cesaretlendirdi selimi.


serin bir sonbaharın son günlerinden kalma sabahın ayazıyla istanbula merhaba dedi selim. bahara geleceğini bildirmemişti. cebinde tek akrabası hüseyin amcasının adresinin yazılı olduğu kağıdı çıkardı karşısına çıkan ilk kişiye adresi sordu. zor bir adresti 3 dolmuş değiştirmesinin gerekeceğini yinede muhtemelen bilmeyen birinin kaybolacağı bir adresti. taksi tutmasını tavsiye etti. selim kısıtlı parasından korkarak bu fikri beğenmedi. nitekim selim istanbulda kayboldu yorgunluktan bitap düşmüş karnıda iyice acıkmış şekilde bir kapının önünde buldu sonunda kendini saat epey geçmiş artık akşam olmak üzereydi. bunca yorgunluk inancını kırmıştı "ne işin vardı burda selim " ama tüm umutlarına son darbe çalmak üzere olduğu kapının ardındaydı. içerden çıkan hanım " hüseyin amcaya bakmıştım" sorusuna hızlıca "burda böyle biri yok" diye yanıt verdi. hüseyin amcasının çoktan ordan taşındığını ve nerde olduğuyla ilgili kimsenin fikri olmadığını öğrenmeside bi kaç saatini almıştı. saat epey ilerliyor selim istanbulun ilk gecesini nerde geçireceğiyle ilgili düşüncelere düşüyordu. dalgın umutsuzca ilerlerken kendini bir parkta buldu. kendini topladı "çare yok burda kalacağız" dedi seslice. küçük valizinden hırkasını çıkardı başının altına koyup paltosuna sarılıp uzandı.gecenin ilerleyen saatlerince uyuyamadı gürültülü araba sesleri yerini köpek havlamalarına bekçi düdüklerine bıraktığı bir saat gözleri yorgunlukla kapandı. henüz güneş doğmamışken bir dürtüyle uyandı. gözünü açtı. Bir temizlikçi başında dikilmiş sorgularcasına bakıyordu. aynı ifadeyle baktı selim adam hiç bişey demeden yerleri süpürerek uzaklaştı. çok üşümüştü valizinden bir kaç şey almak için valizine elini attığında artık orda olmadığını farketti.artık valizi de gitmişti!.Saatlerce aynı yerde dolanıp durdu.Aslında sadece yürümüyordu, düşünüyordu, en kötüsü de çaresizliğin ortasında hiç bir şey yapamadağının verdiği ağırlığı nasıl atacağını düşünüyordu. Açıkmştı dünden beri bir lomta ağzına girmemişti .Zaten nasıl girsin ki? yiyecek zamanı ve morali mi vardı? bir simitçinin önünde durdu, cebindeki bozuklukları sayıp denkleştirmeye çalıştı.bir simit alabilecek parası vardı niyahet. iki kuruş parası da valizde gitmişti çünkü !

ezik...
Bir gurup öğrenci ellerindeki tabletten f3ün özel internet sitesinde yeni düşen haberi okuyorlardı. bir öğrencinin resmi vardı üzerinde sarı bir f3 amblemi yanında kırmızı bi çarpı işareti vardı. resmin hemen altında berkcanın resmi vardı. aralarından biri " ezik " dedi. resimlerde pantolon ayakkabı ve deri ceketler işaretliydi. resmi olan öğrenci berkcanın giyim stilini taklit etmiş olduğu vurgulanmış bu yüzdende okuldan dışlanmasına karar verildiği anlaşılıyordu. Hızlı üçlünün okul içinde belli popülariteleri vardı bütün öğrenciler tarafından özeniliyor dahası okulda her konuda sözleri geçiyordu. bazı kurallar koymuşlardı bunlardan biride f3ün taklit edilemez olduğuydu. bir çok öğrenci geçen senelerde bu şımarık gurubun cezalarından müzdarip olmuşlardı. "işte orda geliyor" dedi biri . f3ten ceza almış öğrencinin peşine birer ikişer takılıp hafif bir tempoyla hepbir ağızdan sesleniyorlardı "ezik ezik"

cezalı öğrenci kafası önünde ilerlemeye devam etti . artık bu okulda son günüydü cezayı yediğini anlamış çaresizce düşünüyordu. birden önünde biri belirdi. kafasını kaldırdığında karşısına dikilen kişinin berkcan olduğunu gördü.sağından geçmeye kalktığında serkan önüne çıktı. " özür dilerim " diyebildi artık atacak adımı kalmamıştı. "zor olanı mı seçiyorsun ?" dedi serkan. "lütfen mecburum son senem " diyebildi. "sen bilirsin" dedi serkan ve arkasını dönüp gitti. ardında berkcan "bu kadar mı ?" diye söyleniyordu. "bu gün son günü" diye bağırdı serkan.

bir köşede oluşan bu kalabalığı öfkeyle izliyordu bahar. saatine baktı ders saatinin yaklaştığını farketti kitaplarını kolunun altına aldı .hızlı adımlarla binanın merdivenlerine yöneldiği sırada serkanla çarpıştı. tüm kitapları saçılmıştı. kafasını kaldırdı çarptığı kişi serkandı. öfkeyle baktı. "bir şeymi söyleyeceksin" diye bağırdı serkan. bahar dişlerini sıktı kenara çeklip buyur geç dercesine yol açtı. olan biteni izleyen bi kaç kız baharın yanına koşup "ucuz kurtuldun" dediler.bahar onlarada öfkeyle baktı. "yerinde olmak isterdim" dedi biri. "aptal" dedi bahar acıyarak . kitaplarını toparlayıp hızlıca binanın merdivenlerini tırmandı. her yeni öğrenci gibi baharda f3 konusunda ilk günden uyarılmışlardı . bahar okulun sayılı burs almış öğrencilerindendi ilk gününden itibaren bu okulu benimseyememişti. her halinden diğerlerinden çok daha mütevazi hali vardı ve kolayca ayırd edilebiliyorlardı. kısa ve öz şekilde bu zengin okulunun fakir öğrencisiydi ama baharın tek düşüncesi iyi bir eğitim alıp burdan gitmekti.


devamı 4. mesajda....

kafanet.
22-04-2015, 11:24 PM
bu hikayenin sonu mutsuz biter abi mutsuz aşk hikayelerinide pek sevmem :)

yinede başarılar :)

alpha
22-04-2015, 11:40 PM
hasret..

Sınıf büyük bir sessizlikle pür dikkat profesörü dinliyordu. asabi başında 10 tel saçı kalmış tane tane konuşur her cümle arası 5-10 saniye bekliyor o süre içinde tüm sınıfı gözleriyle tarıyordu. lakabı robokoptu. titreşen bir telefon uğultusuyla profesör kaşlarını dikti . bahar daha ne olduğunu anlamadan profesör "aç kızım telefonu dersimizden önemli olduğu belli" demesiyle irkilip telefonu hızlıca kapattı.

Telefonu açılmayan selim umutsuzca etrafa baktı. sabahtan beri aç karnına dolaşıyordu. baharın bir kaç aramasına oda cevap verememişti ve bunu hakettiğini düşünüyor bir yandanda ilk defa telefonuna cevap vermeyen bahara bunu yakıştıramıyordu. Ayrı kalacak olsalarda ve hatta sonucunda bu ayrılığın sevgisine bedel olabileceğini bilsede aslında baharın ülkenin sayılı üniversitelerinden birinde okuyacak olmasına sevinmişti. giderken somurtmasına baharın bozulduğunun farkındaydı ama bu aslında imrenişti kendi hayallerininde olduğu ve çaresizliğinden o halde olduğunu açıklayamamıştı hiç bahara. telefonu çalmaya başladı. arayan bahardı. "selim " dedi bahar hasretle. selimde aynı ses tonuyla karşılık verdi. Baharın "nasılsın ne yapıyosun nerdesin" sorularını "okula alıştın mı derslerin nasıl " diyerek geçiştirdi. bahar selimin konuşmasındaki farklılığı sezmişti ve yineledi sorusunu "nerdesin" kısa bir sessizlik oldu. selim baharın sonunda öğreneceğini biliyordu ama çaresizliğini sevdiği kıza nasıl anlatacaktı. "istanbuldayım" lafından sonra baharın tüm ısrarlı soruları karşılığında durumunu anlatmak zorunda kaldı. bahar bir saat sonra buluşmak üzere sözleşti ve telefonu kapattı.


sevdiği insanın böyle bir çaresizliğe düşmesi baharı sersemletmişti. napacağını düşünürken aklına murat geldi. hemen muratı arayıp durumu anlattı. murat selimle aynı okulda okumuştu . birbirlerini tanıyorlardı seve seve evini selime açacağını ailesinin bu durumu anlayıp memnuniyetle selimi misafir edebileceklerini öğrenen bahar rahatladı. hemen son dersine yetişti sabırsızlıkla dersin bitmesini bekledi.....

kafanet.
22-04-2015, 11:49 PM
yerim rezerve hafta sonu kısmetse şuan kafabulanık. :D

alpha
22-04-2015, 11:55 PM
Bu mesajlar editlenecek başka yolu yok (=

alpha
25-04-2015, 02:21 PM
Oda karanlık saatin titrek tıkırtısı ve perdenin hafif dalgalanması kapının altından süzülen holün morumsu zayıf ışığı içini kararttı. Pencereye döndü ay karabulutların ardında yüzünü bir gösteriyor bir gizleniyor. Sıkıldı düştü yastığa başı, gözlerini kapadı Baharı düşündü. Acaba şu an neredeydi?

Küçük bir çocuk olmuş Kendini yemyeşil kırlarda kelebeği kovalarken buldu. Çıkardı ceketini koşturdu çiçek Çiçek dolaşan kelebeğin attı üzerine. "Bahar sen misin? " ceketi kaldırdı. Kelebek aksak aksak uçuverdi. Bahar da nazlıydı bazen kaçardı ama o değildi. Çiçeğe döndü kelebeği yakalamak isterken çoktan ezilmiş. Güzeldi ama Bahar bu kadar zayıf değildi. İlerde belirmiş gökkuşağına baktı oda gizemlerle dolu ama Bahar o kadar uzakta değildi. Kafasını kaldırdı güneşe baktı içi ısındı gözleri kamaştı oda değildi?! Bahar hiçbiri değildi Bahar hepsiydi..

Ellerini yüzüne sürdü sakalları eline geldi "ne çok uzamış" birden küçük çocuk büyüyordu içi sıkılmış. Güneş ufukta göz kırpıyor her yer kızıl. Telefonunun melodisi çalındı kulağına kafasını çevirdi oda aydınlandı Baharın mesajıyla. "ayrılıkta aşka dahildir ve vakit özlem vakti"


Ohooo kimseden tık yok bu hikayeden bişeyler çıkarırız diye umuyordum. Edebiyat parçalayın demiyorum yazılanı okuyup bişeyler ekleyinki hikayeye yön verelim. Mesela bahar başka bi şehirde üniversitede selime derin bir hissimi var yoksa selim onun için bir alışkanlıkmıydı. Üniversiteye gidip ufku açılan baharda ne gibi değişiklik olabilir. Hadi kızlar tutun şu baharın elinden..

sessizsakin
25-04-2015, 03:06 PM
Oda karanlık saatin titrek tıkırtısı ve perdenin hafif dalgalanması kapının altından süzülen holün morumsu zayıf ışığı içini kararttı. Pencereye döndü ay karabulutların ardında yüzünü bir gösteriyor bir gizleniyor. Sıkıldı düştü yastığa başı, gözlerini kapadı Baharı düşündü. Acaba şu an neredeydi?

Küçük bir çocuk olmuş Kendini yemyeşil kırlarda kelebeği kovalarken buldu. Çıkardı ceketini koşturdu çiçek Çiçek dolaşan kelebeğin attı üzerine. "Bahar sen misin? " ceketi kaldırdı. Kelebek aksak aksak uçuverdi. Bahar da nazlıydı bazen kaçardı ama o değildi. Çiçeğe döndü kelebeği yakalamak isterken çoktan ezilmiş. Güzeldi ama Bahar bu kadar zayıf değildi. İlerde belirmiş gökkuşağına baktı oda gizemlerle dolu ama Bahar o kadar uzakta değildi. Kafasını kaldırdı güneşe baktı içi ısındı gözleri kamaştı oda değildi?! Bahar hiçbiri değildi Bahar hepsiydi..

Ellerini yüzüne sürdü sakalları eline geldi "ne çok uzamış" birden küçük çocuk büyüyordu içi sıkılmış. Güneş ufukta göz kırpıyor her yer kızıl. Telefonunun melodisi çalındı kulağına kafasını çevirdi oda aydınlandı Baharın mesajıyla. "ayrılıkta aşka dahildir ve vakit özlem vakti"
Bir an durdu ve düşündü ne çok özlemişti Bahar'ı. Eski günler aklına geldi. İlk konuşmaları, ilk buluşmaları, göz göze geldiklerinde gözlerini kaçırmaları, eli eline değdiğinde kalbinin yerinden çıkacakmış gibi oluşunu düşündü. Sanki artık o günler bir daha geri gemeyecekti. İçi sızladı, gözünden bir damla yaş geldi.

alpha
26-04-2015, 08:09 AM
Oda karanlık saatin titrek tıkırtısı ve perdenin hafif dalgalanması kapının altından süzülen holün morumsu zayıf ışığı içini kararttı. Pencereye döndü ay karabulutların ardında yüzünü bir gösteriyor bir gizleniyor. Sıkıldı düştü yastığa başı, gözlerini kapadı Baharı düşündü. Acaba şu an neredeydi?

Küçük bir çocuk olmuş Kendini yemyeşil kırlarda kelebeği kovalarken buldu. Çıkardı ceketini koşturdu çiçek Çiçek dolaşan kelebeğin attı üzerine. "Bahar sen misin? " ceketi kaldırdı. Kelebek aksak aksak uçuverdi. Bahar da nazlıydı bazen kaçardı ama o değildi. Çiçeğe döndü kelebeği yakalamak isterken çoktan ezilmiş. Güzeldi ama Bahar bu kadar zayıf değildi. İlerde belirmiş gökkuşağına baktı oda gizemlerle dolu ama Bahar o kadar uzakta değildi. Kafasını kaldırdı güneşe baktı içi ısındı gözleri kamaştı oda değildi?! Bahar hiçbiri değildi Bahar hepsiydi..

Ellerini yüzüne sürdü sakalları eline geldi "ne çok uzamış" birden küçük çocuk büyüyordu içi sıkılmış. Güneş ufukta göz kırpıyor her yer kızıl. Telefonunun melodisi çalındı kulağına kafasını çevirdi oda aydınlandı Baharın mesajıyla. "ayrılıkta aşka dahildir ve vakit özlem vakti"

@sessizsakin
Bir an durdu ve düşündü ne çok özlemişti Bahar'ı. Eski günler aklına geldi. İlk konuşmaları, ilk buluşmaları, göz göze geldiklerinde gözlerini kaçırmaları, eli eline değdiğinde kalbinin yerinden çıkacakmış gibi oluşunu düşündü. Sanki artık o günler bir daha geri gemeyecekti. İçi sızladı, gözünden bir damla yaş geldi

Yeni yollar ..
Ağır tekerlekli bavulu ardında bozuk bir yolda ilerliyordu Bahar. İçinde garip bir his. biraz heyecan biraz stres .gözleri tanıdık bir yüz aracasına etrafı tarıyordu. bir kaç bakış yakalıyor kafasını çeviriyordu. Aklına selim geldi tekrar ,yol boyu düşünmüştü. otobüsün kapısında beklerken kalkış saatini arkadaşlarının matrak hallerini Selimin sessizliğini . " neden benim gibi mutlu değil?" Bencillikti bu ona göre. Otobüsün tekerine attığı bi kaç hafif tekmeyi anımsadı. bu bir tepki miydi ? "Gitme demenin Selimcesi"

kolu birden gerildi , bavulun tekerleği bir taşa takılmış ilerlemeye inat etmişti. durdu babasının gelme isteğini red etmemeliydi " büyüdüm ben baba " büyümüştü ama yanlızlık başka bir şeydi. yollara baktı yanlış yola saptığını ancak o zaman anımsadı.Telefonu çıkardı mesaj gelmişti "rüyamda seni gördüm şimdiden özledim" gülümsedi.

sessizsakin
26-04-2015, 09:27 AM
Yeni yollar ..
Ağır tekerlekli bavulu ardında bozuk bir yolda ilerliyordu Bahar. İçinde garip bir his. biraz heyecan biraz stres .gözleri tanıdık bir yüz aracasına etrafı tarıyordu. bir kaç bakış yakalıyor kafasını çeviriyordu. Aklına selim geldi tekrar ,yol boyu düşünmüştü. otobüsün kapısında beklerken kalkış saatini arkadaşlarının matrak hallerini Selimin sessizliğini . " neden benim gibi mutlu değil?" Bencillikti bu ona göre. Otobüsün tekerine attığı bi kaç hafif tekmeyi anımsadı. bu bir tepki miydi ? "Gitme demenin Selimcesi"

kolu birden gerildi , bavulun tekerleği bir taşa takılmış ilerlemeye inat etmişti. durdu babasının gelme isteğini red etmemeliydi " büyüdüm ben baba " büyümüştü ama yanlızlık başka bir şeydi. yollara baktı yanlış yola saptığını ancak o zaman anımsadı.Telefonu çıkardı mesaj gelmişti "rüyamda seni gördüm şimdiden özledim" gülümsedi.
Bu bölümde yazdıklarımı sildim :) Şimdi daha iyi oldu :)

losstar
26-04-2015, 10:29 AM
ve selim ölür..

alpha
26-04-2015, 11:01 AM
Otobüsten iner inmez başkasına aşık oldu yani bahar.. Selimde ölsün (= açıkçası yardımcı olması babında birini düşünüyordum hemen sattırdın sende selimi..

losstar
26-04-2015, 11:11 AM
aslında üçü de ölür diycektim de yazanların hoşuna gitmez, kovalarlar burdan beni burdan dedim :)

kafanet.
26-04-2015, 11:21 AM
eh ben dedimdi sonu kötü biter die :D

losstar
26-04-2015, 12:02 PM
öyle olmazsa kalitesi olmaz :)

kafanet.
26-04-2015, 12:10 PM
öyle olmazsa kalitesi olmaz :)

neden gerçek hayat zaten yeterince mutsuz ve hayal kırıklıklarıyla doluyken bırakın hikayelerde mutlu bir son olsun sevgi pıtırcıklarıyla dolu kötülüğün hiç olmadığı bir hikaye olu versin :)

losstar
26-04-2015, 12:12 PM
zaten burdaki pozitif arkadaşlar memati gibi geri diriltirler selimi :)

kafanet.
26-04-2015, 12:20 PM
bakalım göreceğiz ama sanmam :)

sessizsakin
26-04-2015, 01:47 PM
#Alpha abicm iki kişiyle mi yazacağız bu hikayeyi :) Gidişat nasıl abi? İyi mi? :)

öyle yani
26-04-2015, 01:58 PM
Bence herkes kendi hikayesini yazsın.:D yoksa selim bi fakir olur bi zengin.:D bahar bi başkasına aşık olur diğer taraftan selime saplantı düzeyinde aşık.:D olay karıştı:D

losstar
26-04-2015, 02:42 PM
ilginç olan bi insan iki kişiyi de birden sevebilir mi
ya da öyle düşünebiliyosa aslında bu ikisini de gerçekten sevmediğini mi gösterir

öyle yani
26-04-2015, 02:54 PM
ilginç olan bi insan iki kişiyi de birden sevebilir mi
ya da öyle düşünebiliyosa aslında bu ikisini de gerçekten sevmediğini mi gösterir

Sadece bir insanı sevmek, aslında bizim bizlere yapmış olduğumuz bir tür sadık kalma öğretisidir.Bir anne iki çocuğunu fark gözetmeksizin sevebilir. İkisi için de canını verebiliyorsa sevginin tek yön olduğu görüşünü çürütür bana göre.
Hiç kimse kendisinden başka aynı şekilde sevilmesini istemez.(özel olma isteği) Böyle de olması gerek ama daha detaya inersek bence iki insan aynı anda da sevebilirsin. ( şimdi başka konularda işin içine giriyor. gerçek sevgi tek bir insanı sevmen gerek tiğini mi gösterir buda hangi nedenden ötürü böyle görülüyor merak ediyorum.) Bana göre de gerçek olmadığı için.göreceli bir şey gerçek.:D balıklama mı atladım yazıya: )) TIP:)

alpha
26-04-2015, 03:06 PM
Editör olarak muratı hikayeden atıyorum defolsun (= hikayenin başındayız daha bi çok kişi girecek konuya. Acele etmeyip Baharın kanatlarını açmış uçuş denemelerini irdeleyelim. Pembe diziler gibi başından sonuna sadık iki sevgili olmayabilirler. Belki selim platoniktir bunun içinde geç sayılmaz..

sessizsakin
26-04-2015, 03:08 PM
Aşk olsun ama Murat' ı ben koymuştum :(

alpha
26-04-2015, 03:33 PM
şirine seni :) muratı önce bi tanıştır baharla istersen :) tamamdır akşama bir yolunu buluruz. biraz değiştirme ekleme yapmamız lazım.


@öyleyani

hikaye hep ikinci mesajda editlenerek devam edicek. herkesin yorumu farklı olabilir ama stabilite için mantığa oturtma babında editliyeceğim. aslında aklıma her karakteri bir kişiye verip bu konuda daha tutarlı kişilikler oluşturma fikri getirdin. var mı selim ve baharın taliplileri ?

sessizsakin
26-04-2015, 04:06 PM
Bahar istanbula gelsin okumaya. Selim memlekette olsun. Muratla da okulda tanışmış olsunlar :)

alpha
26-04-2015, 05:29 PM
Murat için çok acele edicez gibi be şirine neyse buluruz bişeyler..

sessizsakin
26-04-2015, 05:58 PM
Neyse ben karışmıyorum siz yapın bir şeyler :) Ben karışırsam ortalık karışır :)

öyle yani
26-04-2015, 06:04 PM
nayırrr karamurat benimm.)) ben aslında hikaye yazmakta üstüme yok ama çok karışık geldi.:) her mesajda tekrar okuyorum hikayeyi.:D

alpha
26-04-2015, 08:00 PM
nayırrr karamurat benimm.)) ben aslında hikaye yazmakta üstüme yok ama çok karışık geldi.:) her mesajda tekrar okuyorum hikayeyi.:D

karışık bişey yok aslında. 2. mesajda hikayenin nihai hali oluyor yorumlarla hikayeyi şekillendiriyoruz :D tabi kimi drama kimi pembe dizi kimi entrika istiyor. daha başındayız hemen dahil olup ikinci mesajdan devam edebilirsin. ilk fikrim cümle cümleydi. ama toparlamak zor o yüzden bu niyetten vazgeçtim. dilerseniz fikir verip şekillendirin dilerseniz bizzat dahil olup hikayeye yorumunuzu katın.

eweeet nerde kalmıştık ? bahar otobüsten inmiş istanbulda yol bulmaya çalışıyordu. şirinenin isteği üzerine kara muratı dahil edelim olaya.




" aynanın karşısında saçlarına istediği şekli vermeye çalışırken esmerliğinden şikayet ediyordu murat " çok karayım be abi" bu özeleştiriyi her gün yapar lakabı olan karamurat lafından hiç haz etmez "aslında tenim beyazdır yazları güneşte yanıyorum" diye açıklardı esmerliğini. 6 senedir istanbuldaydı hiç sevgilisi olmamasından dertliydi. nerde hata yapıyordu ? neden arkadaşlıktan öteye geçemiyordu ? bu soruları yanıtlamaya çalışırken kendini yolda buldu. veterinerlik bölümünü kazanmış kaydını 1 hafta önce yaptırmıştı. veteriner olmayı pek istememişti aslında. ne ara bu seçimi yapmıştı kaçıncı sıradaydı bu tercih onu bile anımsayamıyordu. veterinerlik hakkında tek bildiği yıllar önce memlekette Yılmaz eniştesinin veteriner kliniğinde gelen bi müüşterinin küçük köpeğine tasma seçiminde yardımcı olmaya çalışırken topuğundan ısırılmış olduğuydu.

bu düşüncelerle ilerlerken bavulunu yerinden kıpırdatamayan bir kız gördü. yardıma ihtiyacı var gibi görünüyordu. yanına gitmeye çekindi etrafa baktı yardım edecek biri yok gibiydi. "size yardımcı olabilir miyim" diye prova yaparak ona yönelik ilk adımını attı. Bacakları titredi "ya ters tepkiyle karşılarsam " dedi duraksadı. titrek adımlarla yaklaşmaya devam ederken kendine doğru yönelmiş bakışı farketti gülümsüyordu güzel kız yabancı gelmiyordu bakış . aralarında 5 adım kalasıya "murat dedi güzel kız.

kafasının içinde yıldırımlar çakıyordu. "beni hatırladın" diyebildi. 6 sene geçmişti . onca yıl hiç görüşmemişlerdi. murat o zamanlarda çekingen bir çocuktu sınıf arkadaşı olduğu halde çok az konuştuğunu hatırlıyordu baharla. babasının tayini çıkıp yerleşince istanbula sadece onunla vedalaşamamıştı. umursamadığını düşünmüştü hep. yıllar sonra karşılaşıp adını hatta yüzünü bile hatırlamış hatta ondan önce hatırlamıştı. şaşkındı bu karşılaşmadan.

Yigit
26-04-2015, 08:04 PM
Güzel konu fakat Türkçenin kullanımına önem verirseniz daha iyi olur gibi.

alpha
26-04-2015, 08:11 PM
evet imla klavuzumuzda geldi :) şaka yapmıyorum ben direkt forum editöründen yazıyorum pek düzenlemeyede uğraşmadım ama hatalar olduğunu biliyorum. bu konuda imla hatalarını düzenleyip ekleyin olmaz mı ? açıkçası biraz daha ilerleyip uygun bi vakitte uğraşmayı düşündüm bu konuda. ilham perisi başa bela düzenleyim diye yazarken el atsam kopuyorum yazdıklarımdan.

Yigit
26-04-2015, 08:13 PM
Dilerseniz size ileti yollayıp bunlardan bahsedebilirim. Hassasiyetiniz için sağolun.

alpha
26-04-2015, 08:19 PM
hikaye bizim dilediğiniz gibi müdahale edebilirsiniz. burdan yazın mümkünse . dediğim gibi hikayenin nihai hali konunun ikinci mesajında ordan bakıp yazabilirsiniz hataları. devrik cümleler noktalama hataları hatalı kelimeler var (=

alpha
26-04-2015, 10:02 PM
Evet şirine muratı baharla karşılaştırdık. Hemen aşık mı edelim yoksa biraz aksiyon mu yaşasınlar. Bahar iyi kız karakteri bozmayalım hemen biraz haklı neden bulalım kızcağıza

sessizsakin
27-04-2015, 09:18 AM
Hemen aşık olamaz tabi :) Sonradan sevsin ama pişman olsun :)

Yigit
27-04-2015, 12:30 PM
Sevsinler sonra ayrilsinlar ama hala sevsinler en son tam barisip sonsuza dek mutlu yasadilar deyecekken buum! Aksam yemegini basbasa yeme planlari yapan ahmad trafik kazaainda vefat eder kiz kahrolur oda evde hap icer ahirette buluşurlar ;)

öyle yani
27-04-2015, 12:38 PM
Tam türk filmi olucak anlaşılan.

alpha
27-04-2015, 01:00 PM
Olmaması elimizde. Türk filmi değilde kore dramalarında hoşuma giden bi kalıp var, ona biraz bizden bişeyler katıp bişeyler çıkarabiliriz.

Ama önce okuyucuyu şaşırtmak gerek. Baharla muratı yakınlaştırdıktan sonra hikayeye popüler bi genç daha katacağız.

sessizsakin
27-04-2015, 02:18 PM
Bahar 3 tane erkeğin arasında kalacak yani :) Bakalım sonunda kimi seçecek çok merak ediyorum :) Bence ya Selim ya Murat olacak. Üçüncüye ısınamadım :) Kötü bir karakter olacak galiba içime öyle doğdu :)

alpha
27-04-2015, 05:29 PM
Bakalım olaylar nasıl gelişecek. Bu hikaye üzerime çok yıkıldı, yokmu bu yön verecek. En az 4 karakter daha tanıyacağız. Belki bahar bir seçim yapmak zorunda bile kalmayacak (=

sessizsakin
27-04-2015, 06:30 PM
Ben katılıyorum ortalık karışıyor abi ben ne yapm :) Bu iş biraz zor olur bence.

alpha
27-04-2015, 07:49 PM
canım sende pat diye murat çıkardın hemen sattın selimi :) akışa uymaya çalış :D

eve hasreti ,
yurdun merdivenlerinde murata döndü bahar teşekkür etti. tanıdık bir yüz gördüğü için memnundu. "hiç sorun değil" dedi murat arkasını dönüp hızla giderken . "görüşürüz" dedi bahar gülümseyerek. yurda döndü kasvetli gri boyalı duvarlarına sarmaşıkların tırmandığı . çatısının her an üzerine çökebileceği hissi uyandıracak kadar eski bir yerdi. kocaman tabelasına baktı son kez içeri girmeden " kız öğrenci yurdu" kanatlanıp uçmaya hazırlanan yavru kuş için uçmaya başladığında pek ardına dönüp bakılası bi yer gibi değildi. içini çekti şimdiden evini özlemişti içerde müdüre hanım "gel kızım " diyerek önündeki 10- 15 kızın arasına davet etti. Son cümleye yetişebilmişti " çoğunuzun evindeki kurallar buradada geçerli küçük hanımlar" yanındaki kıvırcık saçlı şamatacı olduğu her halinden belli olan kız kulağına fısıldadı " 5 kere evlenmiş boşanmış menopoz teyze " gülüştüler. müdürenin dikkatini çekti sadece kaşını kaldırarak bu kikirdemeye tepki gösterdi. "hadi bakalım herkes odasına" dedi müdüre . kızlar bavullarını çekiştire çekiştire merdivenleri çıkmaya başladılar. odaların kapısında isimler yazılıydı . burnuna birbirine karışmış şampuan kokuları geldi birazda rutubeti hissetti. ismini bulduğu kapıdan içeri girerken ardından seslendi kıvırcık kız. "ben melissa ,çift s ile dikkat edersen sevinirim aynı odaya düştük hadi bakalım rastgele" dedi. "bahar ben tek r ile cicim" dedi bahar gülümseyerek. odada 3 tane yatak vardı birinde üzerine çarşafı çekmiş uyuduğu belli olmayacak sessizlikte biri vardı. "hey " dedi melissa bahar işaret parmağını dudağına götürerek "şşşş" dedi. alttan yarısına kadar beyaz boya ile boyanmış pencerenin önündeki yatağa oturdu bahar. tam karşısındaki dolabın kapağındaki oval aynaya baktı. kendini ağlayacak gibi hissetti yatağa uzandı.


hızlı üçlü ile tanışıyoruz.

odasında tüm çekmeceler ters çevrilmiş yerde aranıyordu serkan. ihtiyar uşak evin emektarı yusuf amca içeri girdi sinirli bir şekilde sordu " ne arıyorsunuz küçük bey" serkan kaşlarını çatmış baktı. " bu hafta cezalısınız efendim annenizin kesin talimatı var" serkan hızla merdivenlerden inerken arkasından seslendi " bulabileceğiniz bir yerde değil" . serkan öfkeyle evin giriş kapısına yöneldi vestiyer çekmecesini hışımla çekti eline geçen ilk anahtarı aldı. anahtarın amblemine bakıp gülümsedi. kapıdan çıkıp garaja yöneldi arkasından şöför kemal seslendi "küçük bey nereye sizi ben bırakacaktım." bir motor horultusu tekerlek sesleriyle birlikte lüks araç belirmesiyle bahçe kapısından çıkışı bir oldu. şöför kemal ihtiyar emektara dönüp "serseri babasının arabasını aldı" dedi. kaygılıydı ihtiyar "artık ihtiyacıda olacak değil" diye homurdanabildi.

kırmızı ışıkları bir bir geçiyordu asi genç sahil yoluna saptı . telefonunu çıkartıp sinanı aradı " birazdan loccadayım" dedi kapadı. telefonu yan koltuğa attı .telefon atmasıyla çalmaya başladı. "ne istiyorsun sümbül sultan?" dedi telefonu meşgule aldı. kampüsün kapılarının tam açılmasını beklemeden bariyeri sıyırarak giriş yaptı .okul babasının şirketler gurubunun bir parçasıydı , kapıdaki görevli şapkasını tutarak yarım yamalak ancak selam verebilmişti. koruya yöneldi neolarla locca yazan lüks binanın önüne park etti. berkcan gülerek "ne o babana mı özendin" derken omzuna yumruğu yedi. aynı hışımla içeri girdi. burası 3 gence tahsis edilmiş diğer öğrencilerin öünüden bile geçmeye cesaret edemiyeceği kulüptü. serkan sinan ve berkcan . kendilerine f3 diyorlardı. hızlı üçlü. hayatları zenginlikle geçmiş hedefi olmayan bu hızlı üçlü ilkokuldan beri beraber aynı şımarık hayatı yaşamışlardı. içeride sinan gitarını tıngırdatıyordu.hoşbir ezgiydi sözleri yoktu dalıp gitmişti bu ezgiyi uzun zamandır çalıyordu arkadaşları duymaktan bezmişti. beyaza takıntı derecesinde tutkun bir delikanlıydı. hafif sarı saçları gözlerine sık sık iner eliyle saçlarını başının üzerine atardı. yüzünde dikkatle bakıldığında anlaşılan bir acıyla karışık ifade vardı. berkcan gurubun şamatacısıydı. deriyi sever sık sık giyiminde tercih ederdi. aynı zamanda gurubun çapkın erkeğiydi. hepsi şımarık gibiydi ama serkanın eline hiçbiri bu konuda su dökemezdi. zaten içlerinde en zengini oydu belli belirsiz her zaman bunu diğerlerine hissettirirdi. aynı zamanda bu karakteriyle tabiki gurubunda lideriydi. aşırı araç tutkusu vardı ve hız delisiydi. anahtarını bulamadığı aracı kırmızı şeytanınındı. pek çok aracı perte çıkarmış serkanın kırmızı şeytana tutkusu bir başkaydı.

sessizsakin
27-04-2015, 08:03 PM
Heyecanı severim ben :) Heyecanlı olsun diye koydum onu :)

alpha
28-04-2015, 08:01 AM
Heyecan mı? Hızlı üçlünün çok şey bekliyorum (=

Bu 3 şımarık gence dışardan baktık. Daha sonra iç dünyalarına olaylar yaşanırken giriş yapacağız..

sessizsakin
28-04-2015, 08:52 AM
Süper olmuş hikaye :) Yüreğine sağlık :)

sessizsakin
28-04-2015, 09:14 AM
Biraz da Selimden bahsedelim mi :)
Selim
Selim için günler geçmiyordu sanki. Her an, her saniye aklında Bahar vardı. Orada nasıl, ne yapıyor, yanında kimler var aklına geliyor muyum diye düşünmeden edemiyordu. 4 yıl az bir süre de değildi. Ne yapacaktı onsuz buralarda. Sevdiği yanındayken böyle değildi oysa. Beraber meyve bahçelerinde oturur hasret giderirlerdi.
Gece olmuştu yıldızlara bakıp hayal etti o günleri ne güzel günlerdi. Bahar' ın güzel yüzünü düşündü, gülünce yüzünde güller açardı. Sarı saçları, mavi gözleri, bembeyaz bir yüzü vardı.
" Sevdiğim " diye iç geçirdi. Sonra gecenin karanlığında uykuya daldı.

alpha
28-04-2015, 09:57 AM
Selime dönüşün iyi oldu birde onu yakından tanıyalım. Kimdir selim? Ne iş yapar? Bahar gibi idealleri olan bir kızı taşıyabilir mi?

sessizsakin
28-04-2015, 10:36 AM
Selimlerin memlekette bir tane marketleri var. Onun başında duruyor, onu işletiyor. Duygusal, iyi niyetli, fedakar ve çalışkan bir çocuk. Liseyi bitirememiş, açıktan okuyor. Bahar' ı cok seviyor fakat Bahar' la ne fikirleri uyuşuyor, ne eğitim düzeyi sadece günahsızca birbirlerini seviyorlar. Ne Bahar ideallerinden vazgeçiyor ne de Selim Bahar için değişiyor. Bakalım nasıl olacak :)

alpha
28-04-2015, 11:17 AM
Bu profille selim bu hikayede fazla yaşamaz (=

sessizsakin
28-04-2015, 11:25 AM
Aynen öyle olacak zaten :)

sessizsakin
28-04-2015, 11:33 AM
Bu Selim bana birini hatırlatıyor da neyse :D

alpha
28-04-2015, 12:59 PM
adını mı değişelim şirine baş satıra yazdığımız kahramanımız :) gekl yeni mimar olsun çocuk. kendi çevresinde ilgi çeksin.

öyle yani
28-04-2015, 01:06 PM
Selim içinden "sevgi her şeyi aşar" zırvalıklarına da inanmaz, bakkalda var olan boş vakitlerini felsefe ve psikoloji ile ilglienmektedir.Fakat diplomasız hiç bir işe yaramadığını bildiğinden açıktan okuma gayretini asla elden bırakmamıştır.Yaşlı bir teyzenin yorgunlukla bakkalına girmesiyle selimin kendine acıyan tarafları depreşti Günün birinde bende bu teyzenin haline geleceğimden şüphe yoktu, teyzeye ekmeği gazeteye sararken alt sayfalarda bir edebiyat yarışmasından söz edildiğini fark etti.Teyzeyi yollar yollamaz enine boyuna gazete de var olan yarışmayı inceler.Tamda istediği bir şey olabilirdi. Hayatı boyunca okuduğu kitaplar ve psikoloji bilimi artık bir işe yarayabilirdi.Hiç vakit kaybetmeden aldı kağıt ve kalemini durumunu ve başvuru için gerekli yazışmaları döktü kağıda.Mahallenin postanesine doğru adım atarken içinden tekrar güzel hayallere daldı.Sevgi herşeyi aşar inancına olan güven tazelendi. Umut katim biraz hikayeye dedim:D

alpha
28-04-2015, 01:17 PM
Hayal gücü işte bu (= harika bir şekilde selimi bahara ve olaylara yaklaştırma yolu açtın. Şimdi o yarışmayı kazanmasının mucize olmayacağını okuyucuya hissettirmeliyiz.

Telefonun klavyesi malesef tamamlama düzeltme yapıyor bazı yazdıklarım anlamsız olabiyor kusura bakmayın.

öyle yani
28-04-2015, 01:34 PM
Aradan kısa zaman geçmesine rağmen topu topuna 2 hafta ve kendisine bir mektup geldiğini söylüyordu sıcak kanlı orta halli postacı amca.Amcayı çok severdi ne zaman gelse oturtur bir çay içirtmeden göndermezdi.Az değildi, yıllarca babasının yokluğunu "belki haber getirir" diye postacı amcanın önüne koşardı.Yıllar geçmiş artık babasının geleceğinden şüpheliydi. Şimdi bu küllenmiş düşüncelerini bir yere bırakıp mektupa odaklandı.İlk başta zarfı şöyle bir inceledi, heyecandan elleri titriyor açıp açmama konusunda tereddütler yaşıyordu.Çünkü bütün umutları bu mektubun içindeydi, baharın hayatına girmesinin yolu onun düzeyine çıkabilmekti.Belki olumsuz bir yazı ile karılaşır diye bir süre açmadan baktı öylece mektuba fakat korku ecele faydası yok deyip bir anda açıverdi mektubu, Kocaman bir başlık halinde sevgili selim bey, diye kısat geçişmiş.Devamında kendisini istanbul edebiyat yarışmasına davet edildiğini bildiren not bulunuyordu.Heyecanlı bir yanda umutsuzdu.Bakkalı kime teslim edecekti, ve yol parasını nerden bulurdu.Ondan öte koca istanbul da nerede kalır kime giderdi Yol bilmez iz bilmez.Bir umudun arkasından sürüklenmemek adına emin adımlarla ilerlemek istiyordu.Bir yanda umutlar diğer bir yanda hayal kırıklıkları oluşturabilecek bir durum.
Sevecen annese koştu durumu anlattı.Annesi baharı biliyordu.Onun günden güne eriyen ruhunu bir tek annesi görüyordu.Hiç durmadan çeyizindeki kocasının hediyesi olan bileziği selime verdi ve arkasında olduğunu söyleyen sözcüklerle yüreklendirdi selimi.Artık kararını vermişti gidecekti yarışmaya.Gidip bilet alırken her zaman ki gibi umut dolu içselliği ile koşar adımlarla garaja gitti. İstanbula bir bilet derken tereddüt içindeydi.ACaba gitmese miydi?

sessizsakin
28-04-2015, 01:36 PM
Off bu nasıl bir gidişattır böyle #öyle yani hayran bırakıyorsun bizi valla :)

öyle yani
28-04-2015, 02:00 PM
Off bu nasıl bir gidişattır böyle #öyle yani hayran bırakıyorsun bizi valla :)

ne yazdım ki hayran bırakcak sevgili sessizsakin:) daha başlangıçlardayız.E ben alpha nın eline su dökemem de.dilgilgi sorunum var onları da alpha bey düzeltir:)

öyle yani
28-04-2015, 02:14 PM
Artık adım atmıştı selim, geri dönüşü olmayan bir yoldu onun için, en azından o böyle hissediyordu.Kaybedecek neyi kalmıştı ki? içten içe sürekli bunu tekrarlıyordu. Baharı hep düşünüyordu.Hiç düşünmediği bir an yoktu ki fakat daha yoğun düşündüğü zamanlarda bir an önce istanbul'a gitmek istiyordu.Biletini alıp eve geldi.Annesiyle uzunca konuştu. Ne kadar istanbulda kalacağını bilmiyordu bu yüzden acil bir durum olursa amcasının oğlu hüseyin de oradaymış.Sahi yıllardır ne sormuş ne gitmişler ama yardımcı olur diye hüseyinin ev adrsini annesi vermişti selim'e Sabah kuşluk vaktı yola çıkma zamanı gelmişti. Güzel bir kahvaltı hazırlamış annesi gözleri yaşlı bir şekilde selimi izliyordu.Terasta oturken sandalyenin gıcırdamasını bile özleyeceğim sanırım diye mırıldandı.Annesi mırıldanmanın üstüne gelir gelmez," ama oğlum görende gelmeyeceksin sanacak 2 hafta sorna gene burada olursun" diyordu. Annesine kalkıp doyasıya sarıldı, bu sarılma 2 haftalık yolculuğa uğurlama işi değildi yıllardır kahrını çeken her zaman yanında arkasında olan annesine olan sevgi saygı göstergesiydi.Artık otobüsü kaçırmadan yol açıkmanın zamanıydı.Arkasından su döken annesini uzaktan izleyip geri geri giden selim hoşçakal anne hayallerimle gidiyorum inşallah onlarla da dönerim dedi.

öyle yani
28-04-2015, 03:04 PM
Selim otubüse bindi ve uzun yolları dağları tepeleri izlerken acaba bahar beni düşünüyor mu? gidişimden haberi var mı derken? uykuya daldı.Selim bilmeyecekti ama aslında baharda şimdi elinde telefonu selimi arayıp aramama konusunda tereddüt içindeydi.Özlem içindeydi, selim onun için ne bir araya geldiği nede ayrılabilediği insandı.Onsuzda olamazdı onunla da.Bir yanı ondan ayrılmamalıyım derken bir diğer tarafı onunla bir ömür olmaz diyordu. Bu ikilem onu öyle yıpratmıştı ki adeta hayattan soğumuştu.Çünkü aklı ile kalbi arasında hangi seçimi yapacağını bilmiyordu.Bahar bakkala gelip bir kaç şey almaya gitti, maksat selimi görmekti aslında ama selimin annesi bakalda görünce şaşırdı.içinden bir ses" acaba hastalandı mı? çok mu kötü bakkala gelemedi " diye söylendi.Annesi kızım hoşgeldin diye çağırınca baharda hoşbulduk teyze annem 2 ekmek ve yağ almam için gönderdi.Hatice teyze ekmek ve yağını verirken baharın aklından " acaba selimi sorsam abes kaçar mı?" iç geçirdi. hemen ardından hatice teyze selimde gitti.Bahar anında beyninde "fırtına hızında Beni nasl bırakırsın selim" derken hatice teyze bir edebiyat yarışması için istanbula gittiğini bir müddet gelemeyeceğini açıkladı.

öyle yani
28-04-2015, 03:24 PM
Baharın içindeki kuşku biraz daha artmıştı.Gerçekten selim ne için gitmişti? Nasıl bırakabilmişti beni? nasıl gidebilmişti kilometrelerce uzaklara.? aklı ermiyordu bir türlü baharın oysa varlığı bile ısıtıyordu baharı.Ama o gitmeyi seçmişti baharın gözünde.
Bunları düşünürken bahar selim son durağa varmıştı.Şöfür selimi uyandırmak için yanına yaklaştı,hafifçe dokundu ama selim çok korkmuştu.Korkusunun temeli, şöfürün dokunması değildi,rüyalarında gördüğü korkunç olaylardı aslında.
Otobüsten iner inmez aldı valizini ve şöylece etrafa baktı.Gidecek bir yeride yoktu rotasız yolsuz ne yapacaktı? halen 3 günü vardı müsabakanın yapılmasına.Hayallerine yaklaşmak için 3 koca günü. Cebine elini attı, hüseyinin ev adresini bulmak için bir cebinde bulamayınca paniğe kapıldı acaba kayıp mı etmişti. bir kaç cebine baktıktan sonra nihayet, çeketinin iç cebindeydi kağıt.Hemen otogarda bulunan muavinlere sordu adresi.Çok uzak olduğunu tarif edemediklerini belirttiler.en iyisinin bir taksi tutup o adresi gitmesi gerektiğiydi.Ama cebinde annesinin bozdurduğu bilezikten çok az para kalmıştı. 3 gün nasıl yetecekti ona? Hele bir hüseyini bulsaydı ondan sonra kolaydı herşey.Sevinç içinde söylenilen adrese doğru sora sora gitti.4 saatini almıştı.Akşama doğru, ancak varmıştı hüseyinin evine, karşısında duruyordu adreste tarif edilen ev, zili çaldı ve karşısına 40 yaşlarında, şık giyinimli, düzgün konuşması olan bir kadın çıktı" hüseyini soracaktım dedi? önce duraksadı hüseyin? hangi hüseyin, haa bizim eski kiracı hüseyin mi? Ne yapacaktın hüseydi? amcasının oğlu olduğunu istanbulda bu adreste olduğunu belirtse de kadın yıllar önce bu adreste olmadığını ve taşındığını belirtti.Hiç bir adres hiç bir şey bırakmamıştı hüseyin, gene umutları dibi boylamıştı. karamsarlık onu esir aldı. NE yapacağım sorusu aklında belirmişti.
Sahi ne yapacaktı? 3 gün nerede kalacaktı,otelde kalsa parası yetmezdi buna.Elinde bavulu ve yol boyunca yürüdü, nereye gittiğini bilmeden öylece yürüdü.Bir bank buldu ve oturup düşündü? Neden ben diye iç geçirdi! düşüncelere dalarken üşüdüğünü fark etti, gece olmuştu.Bekçi sesleri ve havlayan köpek sesleri netleşmeye başlamış. saate baktı saat saat 1 olmuş.Büyük umutlarla gelen selim hayal kırıklıkları ile dolmuştu.

öyle yani
28-04-2015, 03:36 PM
Umutları sönmemeliydi selimin şuan sahip olduğu tek şeyin aslında o umutların olduğunu biliyordu.Başını hafifçe banka koydu ve başının altına valizinden çıkardığı paltosunu koydu.gözleri sokak lambalarına ilişti, etrafında dönen sinekler ve akşam uçan gece kuşları, artık beklemekten başka çaresi yoktu.Dua ediyordu da yağmur yağmasaydı.Gözlerini yeni kapatmışken bir anda kendisini dürten bir tahtayı hisseti, temizlikçilerdi, kendisinin ne işi olduğunu sordu gözleri halen yarım açık ilen olayı anlamaya çalışsa da valizine eli atmaya çalıştı.Ne görsün etrafınd ne valizi vardı nede başka bir şeyi.Onuda almışlardı gece uyurken.Başının altında olan paltosunu alıp bir sinirle kalkıp banktan gitmeye çalıştı ama öncesinden bu kadar insafsız olan temizlik işçisine de bir kaç laf söylemek isterdi ama neye yarardı ki? artık valizi de gitmişti! Allahtan paltosunu çıkarıp başının altına koymuştu da onuda almamışlardı.Yoksa soğukta ne yapacaktı.Saatlerce aynı yerde dolanıp durdu.Aslında sadece yürümüyordu, düşünüyordu, en kötüsü de çaresizliğin ortasında hiç bir şey yapamadağının verdiği ağırlığı nasıl atacağını düşünüyordu. Açıkmştı dünden beri bir lokta ağzına girmemişti bir şey.Zaten nasıl girsin ki? yiyecek zamanı ve morali mi vardı? bir simitçinin önünde durdu, cebindeki bozuklukları sayıp denkleştirmeye çalıştı.bir simit alabilecek parası vardı niyahet. iki kuruş parası da valizde gitmişti çünkü !

alpha
28-04-2015, 03:52 PM
İlk kısmı okudum çok güzel.. Akşama okuyup ekliyorum hemen. Bize bir kitap kurdu lazım yorumcu olarak..

alpha
29-04-2015, 01:27 AM
yazdıklarını henüz okuyabildim. bi kaç konuda açmazlar var . mesela bahar zaten yok oda istanbulda. bakkala gelip beni nasıl bırakır diyaloğunu çıkarmalıyız. müsade edersen yazdıklarından yola çıkarak kurguyu yeniden yorumlayalım birazda makaslayalım. selimin baharla arasının açılması için acele etmeyelim. selimi anlatırken biraz şiirsel bir havaya giriyorum nedense. bakalım senin kurgundan neler çıkarabileceğiz. beğenmessen belirtmekten çekinme lütfen.

@öyleyani
söylenerek hafif yokuş aşşağıya iniyordu yaşlı teyze söylenerek. köşede küçük mahalle bakkalına girdi "dişlerim kesmiyor bu ekmekleri diyorum kaç sefer" kasada oturan genç delikanlı gülümsedi. ayağa kalktı uzun boylu yakışıklı bir delikanlıydı selim. ekmek dolabından en yumuşak kepekli ekmeği seçti gazete kağıdına sardı "buyur teyze" dedi. gazete yaprağında manşet dikkatini çekti. özgürlüğün tanımını yeniden yapacak düşünürler aranıyor. hemen başka bir gazete yaprağıyla değişti ekmeği tekrar sardı. aksi ihtiyar bir hışımla çekti elinden ekmeği bir ayağı aksıyarak bir oyana bir bu yana sallanarak gitti. hemen haberi okumaya başladı bir üniversitenin felsefe bölümü hazırladığı bir programla her sene bir konu seçip o konuda her vatandaşın katılabileceği makale yarışması yapıyor ve kazanan düşünürler ve öğrencileriyle hazırlanan özel etkinlikte makale üzerine tartışma platformu kuruluyordu. ciddi bir rakamda ödül olarak konmuştu. Yıllar önce henüz çok küçükken bir kefalet borcu yüzünden gurbete gidip bir daha dönmeyen haberde alınamamış birinin oğluydu Selim. babasının gurulu kişiliğiyle ilgili annesinin anılarından ibaretti babası. hep adaleti sorgulardı sıkıcı bakkal mesailerinde ve çocukluğundan beri babasız büyümüş olmasının bu küçük bakkal dükkanında çocukluğunun ve gençliğinin esareti vardı aklında. bu kimin suçu hiç bilememişti.bunları tekrar düşünürken yazmaya başladı suçsuz bir çocuğun esaretini. gençliğinin güzel yıllarını. özgürlüğü sorguladı sonra. sınırlarını çizdi. iki sayfa dolusu yazmıştı bir çırpıda ve tekrar gözden bile geçirmeden zarfa koyup postaladı.


Sıkıcı bir bakkal mesaisinin en sessiz sedasız saati kafasını eğmiş saatlerdir psikolojiyle ilgili bir kitap okuyordu. okuduğu bölüm bilinçaltının derinlikleriyle ilgiliydi. her gün bakkala gelen mahallelinin yüzlerinden hareketlerinden nasıl bir gün geçirdiklerini anlayabilecek kadar bu konuda kendini geliştirmişti. tam kitabın bilinçaltının gizemli delhizleri kısmındayken başında ne zamandır beklediğini farketmediği postacı amcanın hafif ıslığını hissetti. üzerinde başak üniversitesi yazan bir zarf sallıyordu. küçük mahalle bakkalı postacının soluklanma yeriydi ve selimide çok severdi. çocukluğunda "babamdan mektup varmı" sorularını ve olumsuz yanıtında düşen yüzünü anlatırdı selime kısa çay molalarında. ve şu an elinde tutup salladığı zarf her zaman taşıdığı türden birşey değildi. selim için önemli olabileceğini hissediyordu. " müjdemi isterim" hızlıca kaptı selim zarfı açmadan inceledi. "açmayacak mısın" dedi postacı. "şimdi değil " cevabına bozuldu ama belli etmek istemezcesine "peki" diyebildi. "ama müjdemi isterim" dedi arkasını dönüp giderken. selim zarfı açmadan çnce baharı düşündü. olumlu bir yanıtın onu bir kaç görmesini sağlayacağını düşündü. daldı zarfı elinde evirip çevirirken.ani bir refleks ile nazikçe tuttuğu zarfı parçalarcasına heyecanla açtı. "değerli selim bey değerlendirmeye aldığımız makalenizi finallerde mülakata alma kararımızı size sevinerek bildiriyoruz. 10 katılımcının öğrencilerimizle yapacağı söyleyişi ve tartışma platformunda aramızda bulunmanızdan mutluluk duyarız." selim eli ayağına dolaşmış bakkalda bir oyana bir buya gidip geliyordu. birden umutsuzluk çöküverdi içine. ailesinin geçimi için burda bulunuyordu İstanbul gibi yerde hayat zordu bir kaç günlük macera uğruna burda annesini yanlız bırakmayı düşündü. düşündü düşündü. akşam olunca eve gitti. mülakata bir hafta kadar kalmıştı ama kararı kesin gibiydi.

@sessizsakin.
günler geçmiyordu sanki. Her an, her saniye aklında Bahar vardı. Orada nasıl, ne yapıyor, yanında kimler var aklına geliyor muyum diye düşünmeden edemiyordu. 4 yıl az bir süre de değildi. Ne yapacaktı onsuz buralarda. Sevdiği yanındayken böyle değildi oysa. Beraber meyve bahçelerinde oturur hasret giderirlerdi.
Gece olmuştu yıldızlara bakıp hayal etti o günleri ne güzel günlerdi. Bahar' ın güzel yüzünü düşündü, gülünce yüzünde güller açardı. Sarı saçları, mavi gözleri, bembeyaz bir yüzü vardı.
" Sevdiğim " diye iç geçirdi. Sonra gecenin karanlığında uykuya daldı.


Sabahın erken bir saati kaynayan çaydanlığın vidası gevşemiş kulpundan tutup masaya koydu gül teyze. oğlunun odasına girdi. hafifçe seslendi "selim" alışkın değildi oğlunu uyandırmak için ikinci kez seslenmeye ama buna mecbur kalacak gibiydi. oğlu yastık kafasının üstünde seslenmesinden etkilenmemiş uyuyordu hala. bi süredir sessizliğe gömülmüş oğlundaki değişikliği hissediyordu. bahardan ayrı kalmanın verdiği hüzünden başka birşeydi biricik oğlundaki vaziyet. sessizce yaklaşıp kulağına tekrar fısıldıyarak seslendi "selim" yumuşak saçlarını okşayıp öpücük kondurdu ve nihayet gözlerini açtı selim. bir çırpıda hazırlanıp sofraya geldi selim. ama bir şey yemiyor şeker bile koymayı unuttuğu çay bardağını karıştırıyordu. Annesi artık dayanamamıştı. sordu "neyin var oğlum baharı mı düşünüyorsun" oğlu ile bahar hakkında konuşabilme umudu bile yoktu selim hiç bahsetmezdi. haberdar oluşuda baharın komşusu her mahallenin olmazsa olmazı ayaklı gazetesinden duyduğu kadardı. ve bahar vedalaşmaya geldiğinde gidiyor olduğunu öğrenmişti. başını salladı selim. dayanamıyordu selim annesine olanları bi kaç kelime ile anlattı. her annede olabilecek birşeydi evladına güvenmek ama gül teyzede büyük bir inançtı oğlunun bir gün kabuğunu kırması. hiç bir şekilde itiraz etmesine müsade etmedi. koşar adımlarla içeri gitti kocasından hatıra kalmış iki bileziğini getirip masaya koydu. oğluyla göz göze geldiler annesinin gözlerindeki kararlılık o zarfı eline aldığından bu yana hiç olmadığı kadar cesaretlendirdi selimi.


serin bir sonbaharın son günlerinden kalma sabahın ayazıyla istanbula merhaba dedi selim. bahara geleceğini bildirmemişti. cebinde tek akrabası hüseyin amcasının adresinin yazılı olduğu kağıdı çıkardı karşısına çıkan ilk kişiye adresi sordu. zor bir adresti 3 dolmuş değiştirmesinin gerekeceğini yinede muhtemelen bilmeyen birinin kaybolacağı bir adresti. taksi tutmasını tavsiye etti. selim kısıtlı parasından korkarak bu fikri beğenmedi. nitekim selim istanbulda kayboldu yorgunluktan bitap düşmüş karnıda iyice acıkmış şekilde bir kapının önünde buldu sonunda kendini saat epey geçmiş artık akşam olmak üzereydi. bunca yorgunluk inancını kırmıştı "ne işin vardı burda selim " ama tüm umutlarına son darbe çalmak üzere olduğu kapının ardındaydı. içerden çıkan hanım " hüseyin amcaya bakmıştım" sorusuna hızlıca "burda böyle biri yok" diye yanıt verdi. hüseyin amcasının çoktan ordan taşındığını ve nerde olduğuyla ilgili kimsenin fikri olmadığını öğrenmeside bi kaç saatini almıştı. saat epey ilerliyor selim istanbulun ilk gecesini nerde geçireceğiyle ilgili düşüncelere düşüyordu. dalgın umutsuzca ilerlerken kendini bir parkta buldu. kendini topladı "çare yok burda kalacağız" dedi seslice. küçük valizinden hırkasını çıkardı başının altına koyup paltosuna sarılıp uzandı.gecenin ilerleyen saatlerince uyuyamadı gürültülü araba sesleri yerini köpek havlamalarına bekçi düdüklerine bıraktığı bir saat gözleri yorgunlukla kapandı. henüz güneş doğmamışken bir dürtüyle uyandı. gözünü açtı. Bir temizlikçi başında dikilmiş sorgularcasına bakıyordu. aynı ifadeyle baktı selim adam hiç bişey demeden yerleri süpürerek uzaklaştı. çok üşümüştü valizinden bir kaç şey almak için valizine elini attığında artık orda olmadığını farketti.artık valizi de gitmişti!.Saatlerce aynı yerde dolanıp durdu.Aslında sadece yürümüyordu, düşünüyordu, en kötüsü de çaresizliğin ortasında hiç bir şey yapamadağının verdiği ağırlığı nasıl atacağını düşünüyordu. Açıkmştı dünden beri bir lomta ağzına girmemişti .Zaten nasıl girsin ki? yiyecek zamanı ve morali mi vardı? bir simitçinin önünde durdu, cebindeki bozuklukları sayıp denkleştirmeye çalıştı.bir simit alabilecek parası vardı niyahet. iki kuruş parası da valizde gitmişti çünkü !

alpha
29-04-2015, 01:43 AM
bu arada son iki gündür malum konuda gelişmeler yaşıyorum. ama olumsuz etkilenen kardeşlerimizden dolayı o konuyu sildirmeyi ve hiç bahsetmemeyi düşünüyorum. kendimi bu hikayeye kaptırmakta iyi oldu o yüzden. yazılanlara çok müdahale etmiş gibi hissettim bitirince son kısmı. bu konuda yorumlarınızı bekliyorum.

öyle yani
29-04-2015, 11:52 AM
Alpha çok güzel düzenlemişsin eline sağlık tek itirazım selimin annesi gül değilde hatice olsun:) Benzer hikayeye uyan bir hatice teyze varda bildiğim o yüzden daha iyi aklıma bişey gelir.:))

alpha
06-05-2015, 12:42 PM
öyle yani sayesinde hikayemizde selim için bir yol çizdik. şimdi zor durumda istanbulda bi başına kalan selimi kara muratla buluşturup ona yardım etmesini kara muratın olası bahar sevdasını bitirmeyi düşünüyorum. diğer yandan hızlı üçlü ile baharı karşılaştırıp işleri kızıştıralım.idealist baharın egoist 3 lüyle dostane karşılaşmaması lazım. hadi bakalım fikirleri alalım.

alpha
07-05-2015, 01:02 AM
Bir gurup öğrenci ellerindeki tabletten f3ün özel internet sitesinde yeni düşen haberi okuyorlardı. bir öğrencinin resmi vardı üzerinde sarı bir f3 amblemi yanında kırmızı bi çarpı işareti vardı. resmin hemen altında berkcanın resmi vardı. aralarından biri " ezik " dedi. resimlerde pantolon ayakkabı ve deri ceketler işaretliydi. resmi olan öğrenci berkcanın giyim stilini taklit etmiş olduğu vurgulanmış bu yüzdende okuldan dışlanmasına karar verildiği anlaşılıyordu. Hızlı üçlünün okul içinde belli popülariteleri vardı bütün öğrenciler tarafından özeniliyor dahası okulda her konuda sözleri geçiyordu. bazı kurallar koymuşlardı bunlardan biride f3ün taklit edilemez olduğuydu. bir çok öğrenci geçen senelerde bu şımarık gurubun cezalarından müzdarip olmuşlardı. "işte orda geliyor" dedi biri . f3ten ceza almış öğrencinin peşine birer ikişer takılıp hafif bir tempoyla hepbir ağızdan sesleniyorlardı "ezik ezik"

cezalı öğrenci kafası önünde ilerlemeye devam etti . artık bu okulda son günüydü cezayı yediğini anlamış çaresizce düşünüyordu. birden önünde biri belirdi. kafasını kaldırdığında karşısına dikilen kişinin berkcan olduğunu gördü.sağından geçmeye kalktığında serkan önüne çıktı. " özür dilerim " diyebildi artık atacak adımı kalmamıştı. "zor olanı mı seçiyorsun ?" dedi serkan. "lütfen mecburum son senem " diyebildi. "sen bilirsin" dedi serkan ve arkasını dönüp gitti. ardında berkcan "bu kadar mı ?" diye söyleniyordu. "bu gün son günü" diye bağırdı serkan.

bir köşede oluşan bu kalabalığı öfkeyle izliyordu bahar. saatine baktı ders saatinin yaklaştığını farketti kitaplarını kolunun altına aldı .hızlı adımlarla binanın merdivenlerine yöneldiği sırada serkanla çarpıştı. tüm kitapları saçılmıştı. kafasını kaldırdı çarptığı kişi serkandı. öfkeyle baktı. "bir şeymi söyleyeceksin" diye bağırdı serkan. bahar dişlerini sıktı kenara çeklip buyur geç dercesine yol açtı. olan biteni izleyen bi kaç kız baharın yanına koşup "ucuz kurtuldun" dediler.bahar onlarada öfkeyle baktı. "yerinde olmak isterdim" dedi biri. "aptal" dedi bahar acıyarak . kitaplarını toparlayıp hızlıca binanın merdivenlerini tırmandı. her yeni öğrenci gibi baharda f3 konusunda ilk günden uyarılmışlardı . bahar okulun sayılı burs almış öğrencilerindendi ilk gününden itibaren bu okulu benimseyememişti. her halinden diğerlerinden çok daha mütevazi hali vardı ve kolayca ayırd edilebiliyorlardı. kısa ve öz şekilde bu zengin okulunun fakir öğrencisiydi ama baharın tek düşüncesi iyi bir eğitim alıp burdan gitmekti.

Bülent
07-05-2015, 01:41 AM
Onur oya'ya aslında hiç güvenmemişti. çünkü oya'nın karakter zafiyeti olduğunu çok iyi biliyordu. Okulun ilk gününden itibaren. Oya'nın ezik bir çocukluk geçirdiğini ilgi hastası ilgi
"delisi" olduğunu okulun ilk gününden itibaren biliyordu. Aslında dürüst gibi gözüken ama böyle olamdığını ve bunun anlaşılmasından "ürküntü" duyan !

Bilmediği şuydu ! Onur'un olayları olduğu gibi insanları da kapasitelerine yapabilecekleri şeylere göre değerlendiren ve kadınların da onu ancak kapasiteleriyle tatmin edebilecek olduğuydu. Görünüşleri ve özellikle "Karakterleri" ve bunları birleştirip sunuşları ile yani..

alpha
07-05-2015, 02:20 AM
Onur ve oya için bu hikayede mi yer açalım? Güncel güzel bir hikaye çıkar bu şablondan.

Bülent
07-05-2015, 02:22 AM
Onur ve oya için bu hikayede mi yer açalım? Güncel güzel bir hikaye çıkar bu şablondan.

başka çıkar yol bulamadın mı ? yoksa serkanmıy-dı ?

:))

Bülent
07-05-2015, 02:24 AM
elini korkak alıştırma sen yine de yaz yaz buluruz bişiler :)

alpha
08-05-2015, 11:59 PM
hasret..

Sınıf büyük bir sessizlikle pür dikkat profesörü dinliyordu. asabi başında 10 tel saçı kalmış tane tane konuşur her cümle arası 5-10 saniye bekliyor o süre içinde tüm sınıfı gözleriyle tarıyordu. lakabı robokoptu. titreşen bir telefon uğultusuyla profesör kaşlarını dikti . bahar daha ne olduğunu anlamadan profesör "aç kızım telefonu dersimizden önemli olduğu belli" demesiyle irkilip telefonu hızlıca kapattı.

Telefonu açılmayan selim umutsuzca etrafa baktı. sabahtan beri aç karnına dolaşıyordu. baharın bir kaç aramasına oda cevap verememişti ve bunu hakettiğini düşünüyor bir yandanda ilk defa telefonuna cevap vermeyen bahara bunu yakıştıramıyordu. Ayrı kalacak olsalarda ve hatta sonucunda bu ayrılığın sevgisine bedel olabileceğini bilsede aslında baharın ülkenin sayılı üniversitelerinden birinde okuyacak olmasına sevinmişti. giderken somurtmasına baharın bozulduğunun farkındaydı ama bu aslında imrenişti kendi hayallerininde olduğu ve çaresizliğinden o halde olduğunu açıklayamamıştı hiç bahara. telefonu çalmaya başladı. arayan bahardı. "selim " dedi bahar hasretle. selimde aynı ses tonuyla karşılık verdi. Baharın "nasılsın ne yapıyosun nerdesin" sorularını "okula alıştın mı derslerin nasıl " diyerek geçiştirdi. bahar selimin konuşmasındaki farklılığı sezmişti ve yineledi sorusunu "nerdesin" kısa bir sessizlik oldu. selim baharın sonunda öğreneceğini biliyordu ama çaresizliğini sevdiği kıza nasıl anlatacaktı. "istanbuldayım" lafından sonra baharın tüm ısrarlı soruları karşılığında durumunu anlatmak zorunda kaldı. bahar bir saat sonra buluşmak üzere sözleşti ve telefonu kapattı.


sevdiği insanın böyle bir çaresizliğe düşmesi baharı sersemletmişti. napacağını düşünürken aklına murat geldi. hemen muratı arayıp durumu anlattı. murat selimle aynı okulda okumuştu . birbirlerini tanıyorlardı seve seve evini selime açacağını ailesinin bu durumu anlayıp memnuniyetle selimi misafir edebileceklerini öğrenen bahar rahatladı. hemen son dersine yetişti sabırsızlıkla dersin bitmesini bekledi.....