PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yaygınlaşmış Kaygı Bozukluğu ile OKB arasındaki farklar



transistor
23-11-2012, 07:14 PM
Arkadaşlar merhaba forumu yeni üye oldum sayılır,yaklaşık 1 ay önce muayene oldum doktor yab tanısı koydu,sonra bir daha kontrol e gittiğimde ''ben okb olduğumu da düşünüyorum'' dedim o da bana ''ilk başta banada okb gibi geldi senn sıkıntın, ama sende yab var'' dedi.Şimdi bu kararsızlık kafamın içinde dolanıyor

elmaelma
24-11-2012, 02:06 AM
Tekrarlanan veya tekrarlanmak istenen hareketlerde yab da neden daha akla yatkındır bence. Bir endişe ve korku vardır gidermek için kontrol edilir ve bu düşünce akla her geldiğinde tekrarlanır. Okb de iste nedenin akla yatkın bir yanı pek kalmaz endişe ve korku düşüncesinin önüne zorunluluk düşüncesi geçmiştir hatta neden kimi zaman belirsizdir. Hastalığın kendisinden çok çözümüne odaklan. Bu düşüncelerden uzaklaşmaya çalış bırak ona dr karar versin tavsiye ve ödevlerini uygula.

transistor
24-11-2012, 06:51 PM
açıklamaların için teşşekkürler,peki benm şu anki bu iki hastalığı ayırt etmeye çalışmam, kararsızlığım ve ayırt etmeye çalışma düşüncesini hep aklımdan geçirmem bunun da bende bir huzursuzluk yaratması neye işaret peki acaba yab dan okb ye geçmiş olabilri miyim yada yab ile birlikte okb oluşmuş olabilir mi

elmaelma
25-11-2012, 01:22 AM
Yab ın aksine aksine okb deki rahatsızlıklar için belli sınıflandırmalara gidebiliyorlar. Yab da ise kaygının nedeni tamamen kişinin duyduğu korkuya bağlı diyebilirim. İkisinin birlike görülme ihtimali var diğeri ek tanı olarak konulabiliyor. Yab ın görülme sıklığının ise daha fazla olduğu söyleniyor. Amacım sana az çok farkları gösterip aklında bir fikir oluşturabilmek. Oldukça benzer ve ayırt etmesi ancak bir dr tarafından yapılabilecek semptonlar ankisiyete hastalıklarında var. Dediğim gibi en doğru kararı yine dr un verecektir.


"Yab :
Tanım ve Klinik
Yaygın anksiyete bozukluğunun başlıca özelliği, hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ve etkinlik hakkında aşırı anksiyete ve üzüntü duymaktır. Yaşanan endişenin yoğunluğu, olayın gerçekleşebilme olasılığına oranla süre ya da görülme sıklığı bakımından umulandan çok fazladır. Kişi üzücü ve endişelendirici düşüncelere engel olamaz ve bu nedenle günlük faaliyetlerindeki verimlilik azalır. Yaygın anksiyete bozukluğu hastaları, işlerinde ortaya çıkabilecek sorumluluklar, parasal sorunlar, aile bireylerinin sağlıkları, çocuklarının başına gelebilecek kazalar ya da arabanın tamiri, günlük ev işleri, randevularına geç kalma gibi sıradan olaylar karşısında aşırı üzüntü ve endişe duyarlar. Yaygın anksiyete bozukluğunda endişe duyulan konular değişkenlik gösterebilir.
Hastalarda soğuk nemli eller, ağız kuruluğu, terleme, bulantı, diyare, yutma güçlüğü, boğazda yumru hissi gibi anksiyetenin somatik bulguları ile birlikte, kolay yorulma, aşırı heyecan, konsantrasyon güçlüğü, irritabilite, kas gerginliği, uyku düzensizliği gibi belirtiler de bulunur. Kas gerginliğine bağlı olarak titreme, seğirme, kaslarda ağrı ve sızı ortaya çıkabilir.
Seyir
Yaygın anksiyete bozukluğu olan bir çok kişi, kendisini bütün yaşamı boyunca anksiyöz ve sinirli hissettiğinden söz eder. Tedaviye başvuran hastalardan alınan bilgiler, bu hastalığın genellikle çocukluk ve ergenlikte başladığına işaret etmekte ise de, 20 yaş sonrasında da ortaya çıkabilir. Stresli durumlarda alevlenen, kronik, dalgalı bir seyir gösteren yaygın anksiyete bozukluğu tanısı koymak için belirtilerin en az 6 aydır devam ediyor olması gerekmektedir.
Ayırıcı Tanı
Yaygın anksiyete bozukluğu tek başına bir hastalık olarak kendini gösterebilirse de, sıklıkla panik bozukluğu, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk, hipokondriazis, anoreksiya nervoza gibi diğer hastalıklara ek olarak bulunur. Her bir hastalığın kendi semptomları doğrultusunda yaşanan anksiyete dışında yaygın anksiyete bozukluğu kriterleri de karşılanıyor ise, ek tanı olarak düşünülmelidir. Günlük olaylar karşısında yaşanan normal anksiyeteden ayırt etmek güç olabilir. Normal anksiyete kontrol altında tutulup, ertelenebilirken, yaygın anksiyete bozukluğunda kişi endişelerini kontrol edemediğinden yakınır ve işlevselliği bozulmuştur. Hastalık durumunda kişinin endişe duyduğu bir çok alan olmasıyla da normal anksiyeteden ayrılmaktadır.

Okb:
Tanım ve Klinik
İstenmeden, yineleyici şekilde zihne gelen ve rahatsızlık verici düşünce, dürtü ya da düşlemlere obsesyon denmektedir. Obsesyonların oluşturduğu anksiyeteyi azaltmak amacıyla yapılan yineleyici davranış ya da zihinsel eylemlere ise kompulsiyon adı verilmektedir. Obsesif-kompulsif bozukluğun başlıca özelliği, zamanın boşa harcanmasına neden olacak derecede ağır olan ya da belirgin düzeyde sıkıntı oluşturan ve işlevselliği bozan obsesyon ve kompulsiyonların olmasıdır.
En sık görülen obsesyonlar şunlardır.
Bulaşma Obsesyonları: Temas ile hastalık bulaşacağı ya da kirlenileceği düşüncesindeki aşırılık.
Kuşku Obsesyonları: Kapıyı kilitleyip kilitlemediği, tüpü kapatıp kapatmadığı, bir eylemi yerine getirip getirmediği konusunda aşırı tereddüt yaşama.
Simetri Obsesyonları: Eşyaların düzensiz ya da simetrik olmamasından aşırı sıkıntı duyma hali.
Agresif ya da Korkunç Dürtüler: Çocuğunu yaralama, ibadet ederken küfür etme isteği gibi zihni sürekli meşgul eden düşünceler.
Cinsel Düşler: Tekrar tekrar pornografik görüntülerin görülmesi, çocuğuna cinsel saldırıda bulunacağı gibi endişelerin olması."

Sence hangisi olabilir, her ikisinden de ortak benzer özellikler varmı?

transistor
25-11-2012, 02:33 PM
nedenini bilmediğim bir şekilde okb mi yab mı diye kendi kendime hastalığı ayırt etmeye çalışıyorum birinden birine gitmeliyim gibi yada her ikisine gitmeliyim diyorum içimde bi korku var hissediyorum ama bi açıklama bulamıyorum bu arada citol kullanıyorum :)

elmaelma
26-11-2012, 09:27 AM
Yaşadığın sorunlardan çok çözüme odaklanmalısın. Bazen benim rahatsızlığım bu demek daha kötü çaresiz hissetiriyor. Her ikiside olabilir hatta biri diğerinin nedeni de olabilir. Citol kullanmadm ama kullananların genelde iyi sonuç aldıklarını, yan etkilerinin hafif ve çabuk geçtiğini söylediler. İlaç tedavisi yardımcı olacak daha doğru düşünmeni sağlayacak. Ankisiyetenin etkisini azaltıp olaylara daha doğru bakmanda yardımcı olacak. Gerisi senin çabalarına kalıyor.

transistor
26-11-2012, 03:18 PM
sana çok soru soruyorum :rolleyes: kusura bakma ama bişey daha sorcam ortada bi neden,korku yokken(hissediyorum ama bulamıyorum) bunu düşünmem aklıma gelip gelip durması beni rahatsız etmesi okb mi yab mı

elmaelma
27-11-2012, 12:19 AM
Üzücü, endişe ve korku veren düşüncelerin varsa bunların aklına gelmesine engel olamıyorsan (işlerinde ortaya çıkabilecek sorumluluklar, parasal sorunlar, aile bireylerinin sağlıkları, çocuklarının başına gelebilecek kazalar ya da arabanın tamiri, günlük ev işleri, randevularına geç kalma), bu korkularının yersiz aşırı ve sebepsiz olduğunu düşünüyorsan, bu aşırı düşünceler seni sıkıyor ve fiziksel olarak geri dönüyorsa ( düşüncelerin yoğunluna göre sinir, gerginilk, ağrı, sızı, titreme, unutkanlık, yorgunluk, zor yutkunma gibi) dr nin söylediği iki seçenekten yab a bence daha yakınsın. Okb de saplantı haline gelmiş düşünceleri uzaklaştırmak için kişi kendini belirli hareketlere zorunlu hisseder. Düşünceyi düşünceyle uzaklaştırmaktan çok bana göre tekrarlanan zorunlu davranışlar ön plana çıkar.Birden çok konuda korku düşüncesinin aklına gelmesi, senin bu düşünceleri fazla kontrol edememen ve kontrol edebilme mekanizmanın da bozulması daha çok yab la ilgili. Çok değil sorabilirsin fikirlerini de söyleyebilirsin.

Seçkin
27-11-2012, 01:02 AM
Dismorfofobik ayna rahatsızlığı OKB nin içinde bulunuyor muydu acaba yoksa ben yanlış mı hatırlıyorum?..verdiğin OKB örnekleri arasında buna rastlayamayınca bi an tedirginlik hissettim..aslında netten kolayca araştırılabilecek bişi biliorum ama yine de sorma isteği duydum..

Bu arada afedersiniz,konunuzu bölmek gibi bi niyetle yazmadım,bilesiniz..

transistor
27-11-2012, 04:04 PM
yani bi korktuğum karar veremediğim düşünce veya düşüncelerde illa mantıklı bir açıklama ve bi sebep olmak zorunda değil demi

elmaelma
30-11-2012, 04:54 PM
Dismorfofobik ayna rahatsızlığı OKB nin içinde bulunuyor muydu acaba yoksa ben yanlış mı hatırlıyorum?..verdiğin OKB örnekleri arasında buna rastlayamayınca bi an tedirginlik hissettim..aslında netten kolayca araştırılabilecek bişi biliorum ama yine de sorma isteği duydum..

Bu arada afedersiniz,konunuzu bölmek gibi bi niyetle yazmadım,bilesiniz..

OKB ankisiyete hastalıklarının içerisinde yer alıyor. Bir çeşit kaygı bozukluğu. OKB Obsesif kompulsif bozuklukda obsesif düşüncelerin yanı sıra obsesyonların neden olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemler (kompulsiyonlar) de sorunun oldukça önemli bir parçasıdır. Belli başlı gruplara gidilmesi fazlaca karşılaşılan durumlarla ilgili.

OKB başlığının altında: "En sık görülen obsesyonlar şunlardır." yazıyor.

Belirtilenlerden farklı bir şekilde gelişen okb tabiki olabilir, bence tedirgin olmanı gerektirecek bir durum yok. Ayrıca yukarıdakiler alıntı. ok?

transistor
30-11-2012, 04:57 PM
ok teşşekkür

elmaelma
30-11-2012, 07:12 PM
"yani bi korktuğum karar veremediğim düşünce veya düşüncelerde illa mantıklı bir açıklama ve bi sebep olmak zorunda değil demi"

Aslında korktuğun ve karar veremediğin düşüncenin korku ve karasızlık nedeni kısmında mantıklı bir açıklama vardır bence. Bu kısım kişi tarafından yeteri kadar fark edilmez ve görülmez. Kişi düşüncelerine yoğunlaşır altındaki gerçek nedeni unutur böylece çıkış zorlaşır. Durum bir çeşit tekrar halini alır. Dr nin tavsiyeleri ve ilaçlar tekrarlayan düşünce kısmını azaltır ve gerçek nedenleri düşünmek için adeta yer açar. İşte gerisi sana kalmış dediğim nokta burası oluyor. Mesela temizlik takıntısı olan bir kişi için sürekli temizleme düşüncesi vardır.Ney kirlidir, nasıl kirlenir, nasıl bulaşır ve nasıl temizlenir kısmını düşünür. Gerçek düşünce bence "kirlense ne olur" olabilir. Bu sadece bir örnek tabi. Korkuyorsan ve kararsızsan bu kaygına neden olan mantıklı bir düşünce vardır. Bu düşüncelerin aşırısı ve detayı (temizlikte olduğu gibi) var olan mantıklı açıklamayı veya sebebi görmeni engelleyebilir.

Seçkin
30-11-2012, 07:53 PM
Belirtilenlerden farklı bir şekilde gelişen okb tabiki olabilir, bence tedirgin olmanı gerektirecek bir durum yok. Ayrıca yukarıdakiler alıntı. ok?

Cevabın için tşk ederim, umarım öyledir..

elmaelma
30-11-2012, 09:00 PM
Dismorfofobik ayna rahatsızlığı OKB nin içinde bulunuyor muydu acaba yoksa ben yanlış mı hatırlıyorum?..verdiğin OKB örnekleri arasında buna rastlayamayınca bi an tedirginlik hissettim..aslında netten kolayca araştırılabilecek bişi biliorum ama yine de sorma isteği duydum..

Bu arada afedersiniz,konunuzu bölmek gibi bi niyetle yazmadım,bilesiniz..

Okb nelerle karışır başlığı altından
"""Obsesyon ile kompulsyonlar arasındaki bağın farklı oluşu fobik bozukluk ile obsesif kompulsif bozukluğu birbirinden ayırır. Fobide obsesyon gibi görülebilecek olan düşünce yani bir obje ve durumdan korku ve kompulsyon yani korkulan nesne ve durumdan kaçınma tipiktir.

Tirikotillomani (saç yolma hastalığı), dismorfofobi, hipokondriazis de obsesif kompulsif bozuklukla benzer özellikler taşır. Tirikotillomani vakalarında durdurulamaz bir biçimde saçla uğraşı ve yolma davranışı vardır. Saç yolma saçlı deride bölgesel kellikler oluşturacak şekilde ortaya çıkan dirençli bir davranıştır. Hipokondriaziste kişi bir hastalığa yakalanmış olduğunu düşünür. Aksi kanıtlansa dahi bu takıntısından vazgeçmez.""" alıntıdır.

Sadece bilgi olarak paylaştım tam olarak anlatmak istediğim olmasada benzer.

Ayrıca dismorfofobik hakkında psikologlar kadar yeterli bilgim yok, ama yanlış yönlendirmiş olmak istemem.

Seçkin
30-11-2012, 10:02 PM
Anlıyorum...zahmetin ve ilgin için de ayrıca tşk ederim..

Bende çok şükür ki; yolma koparma sıkıntısı yok..ne var ki; saçlarımın berbat gözüktüğünü düşünme ve sürekli düzeltme/ayarlama döngüsü,beni yaşayan bi ölü yapmaya yetiyor..sosyal hayatta kendime güvenmememin,insanlardan kaçmamın,ezik bakışlarımın ve her yere geç kalmamın başlıca sebebi bu durum...saçım (40 yılda bir) iyi göründüğünde ise,inanılmaz derecede aktif ve etkileyici biri oluyorum ve her işimi düzgünce yapıorum..

Bir dermatoloğa gidip, saç sağlığımı kontrol ettirmek istiorum..fakat işe yaramaz ilaçlar ve jeller yazmaktan başka hiçbişi yapmadıkları yönünde bi çok eleştiriye denk geldim..bu yüzden inancım yok gibi sanki..bu arada kel biri değilim..kafamda açık görünen hiçbi nokta yok..sıkıntım başka bişi...doktor sağlam bi tedavi uygularsa,takıntım otomatikman geçicek adım kadar eminim bundan..bu yüzden psikologa görünerek düzelmek,benim için bi alternatif olamaz..

Bu arada siz psikoloji öğrencisi misiniz?..biliorum bilgileriniz alıntı ama yine de öyle bi izlenim uyandırdınız bende genel olarak..