Siz hatalarınızdan ders almazsanız ,başkaları alacaktır. "ANONİM"

Ben hiç hata yapmam! Diye övünerek dolaşan kişilere rastlamayanınız var mı? Oysaki hata yapmak öğrenmenin ilk şartıdır.Tabi bunlardan doğru bir ders çıkartabiliyorsak.Hatalarımızdan her zaman ders alırız ,ama her zaman doğru dersleri çıkartamaya biliriz.Küçük çocukları düşünelim ,her yeni şeyi öğrenmeye başladıkları vakit ,nasılda devamlı hata yaparlar,ama dikkatle incelersek onların, bıkıp usanmadan ve her defasında daha da iyiye giderek hatalarını düzelttiklerini ve sonunda hedeflerine ulaşana kadar yılmadan devam ettiklerini görürüz.
Yeni yürümeye başlayan bir çocuk defalarca düşmesine rağmen kalkar ve tekrar ,tekrar deneyerek ,en sonunda yürümeyi başarır.
Ama konu biz büyükler olunca bazen yaptığımız en ufak hatadan dolayı, yapacağımız işten vaz geçer ve işi yarıda bırakırız.Yada yanlış dersler çıkartırız.
Eğitmenliğe yeni başlayan bir arkadaşım ,çok uzun saatler boyunca , yapacağı sunum için hazırlanmıştı.Geceleri geç yatıyordu,uyku ve yemek düzeni bozulmuştu .Nihayet o gün gelmişti ve o çok parlak bir çıkışla sunumuna başlamıştı ,ancak bir süre sonra salonda çıkan bir problemden etkilenmiş ,uykusuzluğunun ve stresinin sonunda ,o akıcı konuşmasını geveleyerek ve tamda istediği gibi yapamadan bitirmişti.Çok üzülmüş ve bunun sonucunda ben sunum yapmaya hazır değilim gibi bir sonuç (kendine göre bir ders )çıkartmıştı. Oysaki konusunda çok iyi ve hakim bir kişi olmasına rağmen nasıl oluyor da böyle bir sonuca varabiliyordu ve kendini geri çekerek uzaklaşma eğilimine girebiliyordu?.Buradan çıkartacağı doğru ders ,bu kadar yorularak ve strese girerek iyi bir performans sergilemenin zor olacağı,problemler olduğunda soğuk kanlılığımızı bozmadan yaptığımız işe devam etmemiz gerektiği ve son olarak ta bizi buraya kadar getirmiş olan becerilerimizin tek bir yenilgi ile geçersiz sayılamayacağı olmalı idi.
Bazılarımız hata yaptığımız vakit kendimizi çok sert bir şekilde yargılarız,”amma geri zekalıyım” “beceriksizin tekiyim “ “evet,evet ben çok yetersizim “gibi Böylece bir bakıma kendimize yaptığımız eleştiriler sonucunda ,duyduğumuz suçluluk ve utanma duygularından bir nebzede olsun kurtulmuş ,başkalarından alacağımız eleştirilerin , darbelerin önüne geçme imkanını yakalamış oluruz ve eğer bunu yeterince sert bir şekilde yapmış isek etrafımızdakiler bizi eleştirmek yerine “yok canım sende abartıyorsun” vs..şeklinde bizi teselli bile edebilirler.
Hatalarımızdan çıkartabileceğimiz en yanlış ders ,ona daha farklı bir bakış açısı ile bakmak(esnek olmayı öğrenmek) yerine ,bu ve benzeri durumlardan kaçmak ,yani hedeflerimizden vaz geçmek olacaktır.”Ben ben bunu bir daha asla yapmayacağım” “denemem bile” “oraya bir daha gidemem” gibi benzeri sonuçlar çıkartmak ,yaptığımız hataları tekrar gözden geçirmenin bize verdiği acıdan ,kendimizi kurtarmanın da bir yolu olabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken şey ,kendimizi suçlamak yerine ,davranışlarımızın hatalarını bulmak olmalıdır.Hata davranışsal bir boyutta olur ,kendi özümüzden nefret etmek yerine,yaptığımız şeyden hoşnut olmadığımızı dile getirmek önemlidir.”bu ve benzeri davranışlarda bulunduğumda kendimi tanıyamıyorum “gibi .O zaman kendimize davranışlarımızı,hatalarımızı düzeltmemiz için bir şans vermiş oluruz.
Kaçamak ilişkiler sonucunda yakalanan ve sonrasın da olan tartışmalardan sonra yanlış ders çıkarıp ta“bundan sonra şu konularda daha dikkatli olursam ,beni yakalayamaz “diyen evli insanları görmüşüzdür değil mi?Böyle düşünen insanlar maalesef doğru ders çıkartamadıkları için sadece inkar etme yoluna giderler .Onlar bir başkası ile ilişki kurmalarına sebep olan ,eşleri ile aralarındaki ilişki problemi ile yüzleşmeyi başaramazlar, gerçekleri görmektense, yanlışa doğru deme, yoluna giderler ,yani siyaha, beyaz dendiği ana..Çıkardıkları yanlış dersler sonucunda ,aldatmanın uzmanlığına giderek bu konuda ustalaşırlar,kurnazlaşırlar ve kurnazlaştıkça da bir o kadar aptallaşırlar yani mantıksal düşünce boyutunda cahilleşirler.Her yakalanışta daha inandırıcı olarak inkar ederler ve beklide kendilerini böylece kabul ettirirler.Hatalarını düzeltmeden , devamlı aldatarak ,kendisi ile bile yüzleşmekten korkan, zavallı, bir hayata devam ederler..
Aldatılan eşler ise , böyle bir davranışa maruz kalma sonucunda ,eşlerinin onlara söyledikleri yalanlara inanarak,yada acizliklerinden veya güçsüzlüklerinden dolayı inanmak isteyerek ”o bunu yapmak istemedi” “aslında beni çok seviyor,o kadın/erkek onu yoldan çıkarttı ”gibi kendilerini rahatlatacak ,ancak hiçte doğru olmayan bir sonuca varabilirler.Oysaki bu yanlış bir derstir.Bunun sunucunda her affediş daha büyük bir hatayı getirecek ve bu ilişki taviz vererek, mutsuzluk içinde neyin yalan ,neyin doğru olduğunu anlayamayarak sürüp gidecektir.Oysa çıkarılması gereken ders , böyle bir davranışın hak edilmediği ,kendimizden ,kendi doğrularımızdan yana çıkmamız gerektiği ve taviz vermediğimiz için eğer ,eşlerimiz bizi bırakırsa yıkılmadan hayatımıza devam edeceğimizdir.
Hatalarımızı göz ardı ederek inkar etmek ve onlardan ders almamak hiçbir şeyi düzeltemememize neden olacaktır.Bizi bir adım daha ileri götürecek şey hatalarımız ile yüzleşmek ve doğru dersler çıkartarak bir daha aynı hatayı tekrarlamamak olacaktır.

Tecrübe insanın başına gelen şey değildir,o insanın o başına gelenle ne yaptığıdır. "Aldous Huxley"


Ayşe Esendal