-İrsiyet söz konusu mu OKB’de?
İrsiyet faktörünün etkisi var. Ama her OKB görülen kişinin ailesinde bu hastalık görülecek diye bir şey yok. İlk örnek de olabilirler. Yine de genetik etkenlerin küçümsenmeyecek bir rolü var.
-Neden OKB hastaları kendilerini dünyadaki tek örnekmiş gibi algılıyorlar?
Saçma bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. Bize bile anlatmaya utanıyorlar. Hatta daha önce doktor doktor gezmiş ama “Hiçbir doktora takıntılarımı anlatamadım, ilk kez size anlatacağım.” diyen çok hasta var. Hastayla güven ilişkisi kurmak psikiyatride çok önemli. Ama hafifi bile çok rahatsız edici olduğu için hastaların çoğu doktora başvuruyor.
-OKB’nin görülme sıklığı nedir?
Çok sık görülen bir hastalık. Bütün vakalar hesaplandığında dünyanın yüzde 2,5 - 3’ünde görülüyor. Türkiye’de toplum taramalarından elde edilen sonuca göre bu 1,5 - 2 milyon kişi, yani gizli bir salgın demek. Tabii bu sayıya ufak tefek takıntıları olanları katmıyoruz. Ancak kişi ve çevresi ciddi şekilde etkileniyor, performansı düşüyorsa bu durum hastalık olarak kabul ediliyor.
-Tedaviye cevap verme oranı nedir?
Tedavisi zor olan hastalıklardan biri OKB, depresyondan daha zor. 1970’lerin ortalarına kadar tedavisiz bir hastalık olarak biliniyordu. Hâlâ eski kitaplara bakıldığında buna rastlanır. Hâlbuki günümüzde ilaç ve psikoterapi ile yüzde 90 düzeliyor. Ama yine de en az bir buçuk-iki sene ilaç tedavisine ve psikoterapiye devam etmek gerekiyor. Üç-dört haftadan önce bir düzelme olmuyor. Çoğu zaman ayları buluyor düzelmenin başlaması.
-Farklı türlerdeki takıntıların bir insanda görülmesi mümkün mü?
Bir dönem temizlik takıntısı olan kişide başka bir dönem düzen takıntısı görülebiliyor. Önemli bir bölümünde de hastaların iki-üç takıntı birden görülür. Aynı anda sekiz-on takıntının görüldüğü vakalar olabiliyor. Tekrarladığı zaman hastada ümitsizlik duygusu ortaya çıkarır. Ama önceden tedaviye cevap veren yine cevap verir. Çoğu kişi “Kendimden bıktım.” diyor.
-Neden kararsız OKB hastaları?
Hastalık emin olma mekanizmasını bozduğu için. Aslında ciddi işleri başarıyla yürütebilirler, evlenebilirler. Başarılarını engelleyen, bu takıntılara fazlaca zaman ayırmaları, peşi sıra depresyona girmeleridir. Düşüne düşüne beyinlerini yorarlar. OKB hastalarında hücre sayısı fazladır, beyinlerinde aşırı çalışma olduğu için kabukları kalındır diğerlerine göre. Düşünmekten işini yürütemez hâle gelirler. Psikiyatride OKB anksiyete bozuklukları arasında yer alıyor. Anksiyete kaygı demek. Mesela depresyon duygu durumu bozukluğudur. OKB ise kaygı bozukluğudur; panik bozukluk, sosyal fobi gibi.
-Ufak çapta takıntıları olan kişiler bunlarla nasıl mücadele edebilir?
En pratik yol mantık dışı şeyi yapmamak veya daha seyrek yapmak. Tedavide temel prensip budur. Mantıklı davranış, mantıklı düşünceyi geliştirir. Mantıksız bir düşünce akla gelse bile bu mantıklı davranışla ortadan kaldırılabilir. Ve bir zaman sonra o yanlış hareketi yapmak içinden gelmez. Bir zaman kendisini zorlarsa davranışı birden olmasa da belli bir zaman geçtikten sonra değişir. Birebir üstüne gitme. Ama OKB hastaları için bir uzman yardımı olmadan bunu yapmak mümkün değildir. Kendi kendilerine yapmaya kalkıp başaramazlarsa ümitsizliğe kapılabilirler. ‘Basamaklı davranışçı terapi’, yani kişiyi en az rahatsız edenden başlamak bu yüzden önemli.
-Ya obsesif kompülsif bozukluğu olanlar?
Kötü düşüncenin gelmemesi için mücadele ettikçe daha çok gelir. Buna ‘paradoxical intention’ denir. Kişi bunlarla mücadele ettikçe bataklıkta çırpınan kişi gibi daha çok batar. Tam tersine, bırak gelsin diyeceksiniz.
BELLİ BAŞLI TAKINTI TÜRLERİ
Bulaşma: Halk arasında bilinen tabiriyle temizlik hastalığı.
Şüphe ve kontrol: Temizlikten sonra en sık görülen tür. Bir işi tekrar tekrar kontrol etme, ‘paranın üstü eksik mi’ diye sürekli hesaplama…
Düzen: ‘Her şey yerli yerinde olacak, masanın örtüsü her taraftan eşit sarkacak, perde asla potluk yapmayacak’ gibi düşünceler...
Sayma: İbadet niyetiyle değil de kötü bir şey olacak hissiyle tekrar tekrar dua etme, plaka numaralarını çarpıp bölme…
Hastalık: ‘Bir rahatsızlık var’ endişesiyle devamlı doktora gitme...
Dinî: Şüphe üzerine namaz ve abdestleri sürekli tekrarlama. İnançlı olduğu hâlde Allah’ın varlığını sorgulama, yasak şeyleri yapar mıyım korkusu yaşama…
Metafizik: Yıllarca insanların cevap aradıkları sorulara yeni cevaplar arama: Dünyadan önce ne vardı, dünyanın sonu ne olacak, kıyamet kopacak mı kopmayacak mı?..
Büyüsel: Mesela kapıdan girerken aklına babasının öleceği gelir? Gerçekleşir korkusuyla çıkıp bir daha girer, bunu tekrarlar…
Saldırganlık: ‘Acaba birine vurur muyum, yeğenimi sekizinci kattan atar mıyım, arabayla geçerken falancayı ezdim mi’ şeklindeki düşünceler…
Biriktirme: En iyi örneği meşhur çöp evler. Sahipleri aslında pisliğe meraklı kişiler değildir. Takıntı önce atamamakla başlar. ‘Bir gün lazım olur’ diyerek hiçbir şeyi atamaz hâle gelirler.
Obsesif yavaşlık: Belli bir takıntı türü değil. Fakat doğru yapma, yanlış yapmama hisleriyle her işi çok yavaş yaparlar. ‘Mükemmel iş yapacağım’ diye hiç iş yapamaz hâle gelirler.
.aktuelpsikoloji.com
Yer imleri