Sayfa 1/3 123 SonSon
21 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Küçük Hikayeler!!!...............

  1. #1
    Nefertiti
    Guest

    Standart Küçük Hikayeler!!!...............

    Kalbinizin sesini dinleyin.

    Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğlunun öyküsüdür.
    Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını ister hocası. Çocuk, bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazar. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlatır. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizer. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterir.
    Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesidir.
    İki gün sonra ödevi geri aldığında, kağıdın üzerine kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "sıfır" ve " dersten sonra beni gör" uyarısını görür."Neden sıfır aldım ?" diye merakla sorar hocasına. " Bu ödev, senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal " der hocası. " Paran yok. Gezgin bir aileden geliyorsun. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da almalısın. Bunu başarman imkansız" der ve ekler : " Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."
    Çocuk evine döner. Uzun uzun düşünür. Babasına danışır. "Bak oğlum," der babası, "bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu, senin için oldukça önemli bir seçim."
    Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürür hocasına. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin ...Ben de hayallerimi."

  2. #2
    Banned
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    141

    Standart

    güzel bir hikayeydi teşekkürler.
    asla hayallerimizden vaz geçmemeliyiz.
    imkansız diye bir şey yoktur.
    düşünceler somutlaşabilir.
    biz onların olmasını istersek ve buna inanırsak
    gerçekleşmeyecek hiçbir şey yoktur.

  3. #3
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    eger hayaller olmasaydı , şimdi şu anda bulundugumuz noktaya gelebilirmiydik hiç , hayaller yaşamın temelleridir yeterki cesaret edebilelim .
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  4. #4
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    ..."Yollari oldukca uzunmus, yokus yukari gidiyorlarmis, gunes yakiciymis,
    ter icinde kalmislar, susamislar.

    Bir donemecin ardinda harika bir mermer kapi gormusler; kapi, ortasinda bir
    cesme bulunan altin doseli bir meydana aciliyormus, cesmeden berrak bir su
    akiyormus.

    Yolcu kapidaki bekciye donmus.

    'Iyi gunler.'

    'Iyi gunler,' diye yanit vermis bekci.

    'Burasi harika bir yer, adi ne?'

    'Burasi cennet.'

    'Ne iyi, cennete gelmisiz, cunku cok susadik.'

    'Iceri girip dilediginiz kadar su icebilirsiniz', demis bekci ve eliyle
    cesmeyi gostermis.

    'Atimla kopegim de susadilar.'

    'Kusura bakmayin,' demis bekci.

    'Buraya hayvanlar giremez.'

    Yolcu cok uzulmus, cok susamismis, ama suyu tek basina icmek istemiyormus.
    Bekciye tesekkur edip yoluna devam etmis. Epeyce bir sure yamac yukari
    gittikten sonra eski gorunumlu kucuk bir kapiya varmislar, kapi iki yani
    agaclikli toprak bir yola aciliyormus. Agaclardan birinin altinda, sapkasini
    alnina indirmis, uyur gibi yatan bir adam varmis.

    'Iyi gunler,' demis yolcu

    Adam basini sallamis.

    'Atim, kopegim ve ben cok susadik.'

    'Surada taslarin arasinda bir pinar var,' diyen adam eliyle orayi isaret
    etmis.'Istediginiz kadar su icebilirsiniz.'

    Yolcu, ati ve kopegi pinara gidip susuzluklarini gidermisler.

    Yolcu bekciye tesekkur etmis.

    'Istediginiz zaman yine gelebilirsiniz,' demis bekci.

    'Buranin adi ne?'

    'Cennet.'

    'Cennet mi? Ama mermer kapidaki bekci bana orasinin cennet oldugunu
    soyledi.'

    'Orasi cennet degil cehennemdi.'

    Yolcunun akli karismis 'Sizin adinizi kullanmalarina niye izin veriyorsunuz?
    Yanlis bilgi vermeleri buyuk karisikliga neden olur!'

    'Hic de degil. Aslinda onlar bize buyuk bir iyilikte bulunuyorlar. En iyi
    dostlarina sırt cevirenlerin hepsi orada kalıyor cunku

  5. #5
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Hindistan da cok unlu bir ressam varmis...
    Herkes bu ressamin yaptilarini kusursuz kabul edecek
    kadar begenirmis...

    Ve onu "Renklerin Ustasi" anlamina gelen Ranga
    Celeri olarak tanisa da;kisaca Ranga Guru derlermis...

    Onun yetistirdigi bir ressam olan Racici ise artik
    egitimini tamamlamis ve
    son resmini yaparak Ranga Guru'ya goturmus ve ondan
    resmini degerlendirmesini istemis...

    Ranga Guru ise;

    - Sen artik ressam sayilirsiin Racaci.. Artik senin
    resmini halk degerlendirecek.

    diyerek resmi sehrin en kalabalik meydanina
    goturmesini ve en gorunen yerine koymasini istemis.

    Yanina da kirmizi bir kalem koyarak halktan
    begenmedikleri yerlere carpi
    koymalarini rica eden bir yazi birakmasini istemis.
    Racici denileni yapmis
    Ve birkac gun sonra resme bakmaya gittiginde gormus
    ki, tum resim carpilar icinde ve neredeyse gorunmuyor... Cok uzulmus
    tabii.Emegini ve yuregini koyarak yaptgi tablo kirmizidan bir duvar sanki..

    Alip resmi goturmus Ranga Guru'ya ve ne kadar uzgun
    oldugunu belirtmis.

    Ranga Guru uzulmemesini ve yeniden resme devam
    etmesini onermis.

    Racici yeniden yapmis resmi ve gene Ranga Guru'ya
    goturmus.

    Tekrar sehrin en kalabalik meydanina birakmasini
    istemis Ranga Guru...

    Ama bu defa yanina bir palet dolusu cesitli
    renklerde yagli boya, birkac
    firca ile birlikte...

    Ve yanina insanlardan begenmedikleri yerleri
    duzeltmesini rica eden bir yazi
    ile birlikte birakmasini istemis.

    Racici denileni yapmis...

    Birkac gun sonra gittigi meydanda gormus ki resmine
    hic dokunulmamis,
    fircalar da, boyalar da kullanilmamis..

    Cok sevinmis ve kosarak Ranga Guru'ya gitmis ve
    resme dokunulmadigini
    anlatmis..

    Ranga Guru ise;

    Sevgili Racici, sen birinci konumda insanlara firsat
    verildiginde ne kadar acimasiz bir elestiri saganagi ile
    karsilasilabilecegini gordun...

    Hayatinda resim yapmamis insanlar dahi gelip senin
    resmini karaladi..

    Oysa ikinci konumda onlardan
    hatalarini duzeltmelerini istedin, yapici olmalarini istedin...

    Yapici olmak egitim gerektirir... Hic kimse bilmedigi bir konuyu duzeltmeye
    kalkmadi, cesaret edemedi...

    Sevgili Racici Mesleginde usta olman yetmez, bilge de olmalisin...

    Emegininin karsiligini, ne yaptigindan haberi
    olmayan insanlardan alamazsin...

    Onlara gore senin emeginin hic bir degeri yoktur...

    Sakin emegini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle
    tartisma... demis...

  6. #6
    Karar Dönemi BEYOGLU - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    35

    Standart

    Hikayelerin hepsi çok güzeldi....Ama ilk hikayeyi daha çok beğendim...Öğretmen ukalalık yaparak çocuğun hevesini kırma ya çalışmış.. Hayatın en başında olan bir çocuğun ileride nasıl bir imkana sahip olacağını kestirememiş olmalı,üstelik hedefler küçük yaşta belirlenirse,o hedef için gayret gösterilirse elde etme imkanı daha erken bir zamanda olabilir...Öğretmenle öğrenci yer değiştirmiş,öğrenci öğretmenine hayallerinin bir notla yıkılamayacağını öğretmiş...Ve bu hayalini gerçekleştirmek için önüne çıkan ilk engeli başarıyla aşmış.....
    YAGMURU UNUTSAKTA İCİMİZ ISLAK,HER SÖZCÜKTE AYRI BİR ÖZLEYİŞ BİLMEMKİ BU NASIL KONUŞMAK...

  7. #7
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    hepside birbirinden guzel hikayeler , ama ustekinin apayrı bir özelligi var çunku o hikayenin kahramanı şu anda hayalini gerçekleştirmiş ve herkese örnek olmakta , hepimizin hayallerini gerçekleştirebilmemizi dilerim .
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  8. #8
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Kişilik



    Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda 2. sınıf öğrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasını bekliyor.

    Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor.

    Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor.

    "Bakın…" diyor. "Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey…"

    Sonra (1)'in yanına bir (0) koyuyor:

    "Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar."

    Bir (0) daha…

    "Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz."

    Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor:

    Yetenek… disiplin… sevgi…

    Eklenen her yeni (0)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca…

    Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve Hoca yorumu patlatıyor:

    "Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir!"

    Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülüyor.

  9. #9
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    En Güzel Gül !!!!


    Evvel zaman içinde muhteşem bir hükümdarın dünyalar güzeli bir kızı varmış. Kız evlilik çağına gelmiş ama kimseleri beğenmezmiş. Ne kralların oğulları, ne vezirlerin oğulları, ne zengin tüccarların oğulları… Kız herkese burun kıvırıyormuş. Bu ülkede yakışıklı ama fakir bir genç de istemiş bu kızı. Tabi ki reddedilmiş.

    Bu genç başka bir ülkeye gitmiş, çalışmış; çok zengin olmuş. Ülkesine yıllar sonra geri dönmüş. Ülkesine geri döndüğünde kendisini reddeden bu kızı görmek istemiş. Sormuş soruşturmuş, kızın evini öğrenmiş.

    Gitmiş evin önüne ve beklemeye başlamış. Derken kapı açılmış, çirkinler çirkini bir adam çıkmış. Adam gittikten sonra bizimki kapıyı çalmış. Kız açmış kapıyı. Genç, neden bu kadar çirkin bir adamla evlendiğini öğrenmek istemiş. Kız bunu anlatmak için evin arkasında bulunan muhteşem bir gül bahçesine götürmüş genci.

    – Sorunun cevabını öğreneceksin. Şimdi bu gül bahçesinde en güzel gülü bulup bana getireceksin. Yalnız bir şartla… Bahçede ilerlerken asla geri adım atamazsın.

    Tamam demiş genç ve başlamış yürümeye. Genç adam tam en güzel gülü gördüm derken, başka güzel gül görüyormuş. Tam o güle elini atacakken başka güzel bir gül, tam onu koparacakken başka güzel bir gül…

    Bir bakmış ki, bahçenin sonuna gelmiş, geriye de adım atması yasak! Bahçenin sonunda boynu bükük çirkin bir gül.

    – İşte! demiş kız. Anladın mı şimdi niye bu adamı seçtiğimi?

  10. #10
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Bir Taksi Yolculuğu

    Yirmi yıl önce geçimimi taksicilik yaparak kazanıyordum. Bir keresinde, saat sabaha karşı 02.30'da bir yolcu aldım; adrese vardığımda, giriş katındaki bir pencerede görülen tek ışığın dışında bütün bina kapkaranlıktı. Bu şartlar altında, çoğu taksi şoförü bir iki sefer korna çalar, bir dakika bekler, sonra çeker giderdi.

    Fakat ben, taşıma aracı olarak yalnızca taksiye bağlı pek çok fakir insanla karşılaşmıştım. Eğer etrafta tehlike kokusu yoksa, her zaman kapıya giderdim. Bu yolcu belki de benim yardımıma ihtiyaç duyacak biridir, diye düşünürdüm kendi kendime.

    Onun için kapıya gittim ve çaldım, "Bir dakika", diye yanıt verdi zayıf, yaşlıca bir ses. Yerde birşeyin sürükleyerek çekildiğini duyabiliyordum.

    Uzun bir aradan sonra, kapı açıldı. Önümde 80'li yaşlarında, ufak tefek bir hanım duruyordu. Sanki 1940'ların filmlerinden çıkmışçasına, emprime bir elbise giymişti ve başına da ön tarafına tül tutturulmuş yuvarlak bir şapka takmıştı.

    Yanında küçük, plastikten bir valiz vardı. Daire sanki içinde yıllardır hiç yaşanmamış gibi bir görünüme sahipti. Bütün eşyalar çarşaflarla örtülüydü. Duvarlarda saat, süs eşyası ya da tezgahın üzerinde kap-kaçak yoktu. Köşede, içi fotoğraf ve cam bardaklarla doldurulmuş bir karton kutu duruyordu.

    "Çantamı arabaya kadar taşır mıydınız?" dedi. Valizi arabaya götürdüm, sonra kadına yardım etmek üzere döndüm. Koluma girdi ve yavaşça arabaya yürüdük. Nezaketimden ötürü teşekkür edip duruyordu. "Bir şey değil", dedim ona. "Ben yalnızca anneme nasıl davranılmasını istiyorsam yolcularıma o şekilde davranmaya gayret ediyorum."

    "Ah, ne kadar iyi bir çocuksun sen," dedi. Arabaya bindiğimizde, bana adresi verdi, sonra, "Şehrin içinden gitmemiz mümkün mü?" diye sordu.

    "Orası kestirme değil," diye cevap verdim hemen.

    "Benim için fark etmez," dedi. "Acelem yok. Güçsüzler yurduna gidiyorum."

    Dikiz aynasından baktım. Gözleri parlıyordu. "Ailemden kimse kalmadı," diye sözünü sürdürdü. "Doktor çok fazla zamanım kalmadığını söylüyor."

    Yavaşça uzanıp taksimetreyi kapattım.

    "Hangi yoldan gitmemi arzu edersiniz?" diye sordum.

    Ondan sonraki iki saat boyunca şehirde dolaştık. Bana bir zamanlar, asansör işletmeni olarak çalıştığı binayı gösterdi. Yeni evlendiklerinde kocasıyla birlikte oturdukları mahallede gezindik. Arabayı, genç kızlığında dansa gittiği bir zamanlar balo salonu olan mobilya ambarının önünde durdurmamı istedi.

    Arada bir belirli bir binanın veya bir köşenin önünden geçerken yavaşlamamı rica edip, gözlerini karanlığa içine dikerek, hiç bir şey söylemeden öylece oturup baktı.

    Güneşin ilk ışıkları ufukta belirmeye başlamıştı ki, birden "Yoruldum. Gidelim artık," dedi.

    Sessizlik içinde bana vermiş olduğu adrese gittik. Sütunlu girişi olan alçak bir binaydı, hastaların iyileşmek için gittiği sağlık evlerine benziyordu.

    Araba durur durmaz, iki hademe çıkarak yanımıza geldi. Merak ve dikkatle kadının her hareketini izliyorlardı. Onu bekliyor olmalıydılar. Bagajı açarak küçük valizini kapıya götürdüm. Kadın tekerlikli iskemleye oturtulmuştu bile.

    "Borcum ne kadar?" diye sordu, çantasına uzanarak.

    "Borcunuz yok," dedim.

    "Geçiminizi sağlamanız gerek," diye cevap verdi.

    "Başka yolcular var," dedim. Neredeyse hiç düşünmeden eğildim ve onu kucakladım. Bana sımsıkı sarıldı.

    "Yaşlı bir kadına küçük bir mutluluk yaşattınız," dedi. "Teşekkür ederim."

    Elini sıktım, sonra loş sabah ışıklarının içine yürüdüm. Arkamda bir kapı kapandı. Bir hayatın kapanış sesiydi bu.

    O vardiyamda artık hiç müşteri almadım. Amaçsızca, düşüncelerimde kaybolmuş dolaştım. Günün geri kalan kısmında hemen hiç konuşamadım. Ya o kadıncağız öfkeli bir şoföre ya da vardiyasını bitirmek için acele eden bir şoföre rast gelseydi? Ya ben yolculuğu reddetseydim veya bir kere korna çalıp sonra da çekip gitseydim?

    Şöyle bir yeniden gözden geçirdiğimde, aklıma hayatımda bundan daha önemli yaptığım bir şey gelmedi.

    Hayatımızın önemli anların etrafında geliştiğini düşünmeye şartlanmışızdır. Fakat önemli anlar bizi genellikle habersiz yakalar --- başkalarının önemsiz sayabileceği bir biçimde güzelce paketlenmiş olarak.

Sayfa 1/3 123 SonSon

Benzer Konular

  1. küçük bi tavsiye ...
    By prenseshelen in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 24-08-2011, 04:14 PM
  2. Küçük bir anket
    By cankerim in forum Sosyal Çevreyle İlgili Problemler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 20-08-2008, 04:30 PM
  3. Küçük Ayrintilar...
    By YAĞMURR in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 24-11-2007, 02:30 PM
  4. yaşanmış hikayeler..
    By whiterose in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 20-11-2007, 05:14 PM
  5. Tanri'ya Küçük Bir Dua
    By whiterose in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 20-11-2007, 05:03 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •