3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: İnsecure kişilik ve Hıdır Geviş in Taraf gazetesindeki makalesi

  1. #1
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    1

    Standart İnsecure kişilik ve Hıdır Geviş in Taraf gazetesindeki makalesi

    Selam ben insecure kişilik ile ilgili Taraf gazetesinde Hıdır Geviş tarafından kaleme alınan bir yazı okudum. Yazı çok ilginçti ve kendimden çok sey buldum. Sizin görüslerinizi de merak ettiğim için makalenin bir kısmını buraya koyuyorumç Gerisini ise www.canakanten.net adresinden okuyabilirsiniz.

    Aman avcı vurma beni

    Hıdır Geviş

    Bu hafta, yazar Fatih Özgüven New York’daydı. Geçtiğimiz çarsamba O’nunla buluşup hasret giderdik. Çok özel bir sey yapmadık. Manhattan’ı yürüyerek dolaşmak Fatih’in en sevdiği sey, dolayısiyla biraz yürüdük, bir lokantada bir şeyler yedik, bir kitapçıya uğradık, bir kafeteryada kahve içtik.

    İnsan Fatih’in yanında kendini inanilmaz rahat hissediyor. Bazı arkadaşlar vardır hani, ayaklarına dolanan bir tür gündelik hayat RTÜK’ü gibidirler: Sürekli seni kontrol eder, onların onaylamadığı bir şey yaptığında ise bakışlarıyla ya da sözleriyle seni yargılamaya kalkarlar. Elbette bu tür arkadaşların uyguladığı psikolojik tacizler sizi yorar, hatta canınızdan bile bezdirebilir. Ancak Fatih’de öyle şeyler yok. İlişkiyi tek yanlı hale getirip kendi ilişkisi yapmaya çalışmıyor. Üstelik geride bıraktığı onca güzel makaleye, çeviriye ve kitaba rağmen çok alcakgönüllü biri. Başarılarıyla karşısındakini ezmeye kalkışmıyor. Zaten Fatih böyle olmasaydi, Bilgi Üniversitesi’ndeki öğrencileri O’nu bu kadar çok sevmezdi.

    Ben Fatih’in bu davranış biçimini, Ondaki sağlam bir kendine güvene ve kendiyle olan barışıklığına bağlıyorum. Ne yazık ki Türkiye toplumunda yüksek eğitime sahip olanlar ile paraya sahip olan insanlar arasında nadir görülen bir ozellik bu. Bunun nedenlerine geleceğim. Ama önce bir sonraki gün katıldığım bir partiden sözetmem lazım.

    Perşembe günkü partiye 2 saat geç gittim, buna rağmen içersi hala kalabalıktı. Midtown’ın doğusunda yer alan BlackFinn adlı bir barın üst katında yapılıyordu bu parti. Klasik bir İrish barı. Pek bir özelliği yok, sadece rahat bir mekan.

    O saate kadar partideki herkesin biraz içmiş, azıcık çakırkeyif ve yelkenleri hafif koyvermiş olmaları beklenir degil mi. Yok hayır, hiç de öyle değildi. Özellikle de erkekler, sanki sınır boyunda nöbet tutuyorlar. İnsan azıcık sarhoş gibi davranir, hafif gözleri kayar, agzı bir milim yamulur. Yok, bu erkekler kendilerine karşı çok pür dikkatler, gözleri başkalarından çok kendi üzerlerinde. Kızlarımız deseniz yine öyle. Ben biraz yavru köpekler gibiyim. Haliyle hemen herkese yanaşıyorum. Ancak kızlar sanki, ”höst asılma, geri bas karabaş” hallerindeydi. “Aman size mi kaldim, Allah yazdıysa bozsun” diyecektim ama diyemedim işte.

    Hani Türkiye insanını tanımayan bir Amerikalı böyle bir ortama düşse, Türkiyeliler’in çok soğuk, hiç de arkadaş canlısı olmayan, üstelik arrogant (küstah) bir toplum olduğunu bile düşünebilir. Zaten buradaki insanların tavrından da bundan başka bir sonuç çıkarmak mümkün değil.

    “Allah Allah, ne iştir, misafirperver Türkiye insanı ne zamandan beri bu hale geldi” diyeceksiniz, Ona da geleceğim.

    Bu parti bir networking partisi. Gilda adlı yaman mı yaman, zeki mi zeki, şirin mi şirin bir kız tarafından düzenlenmiş. Gilda daha önce de buna benzer partiler düzenlemiş. Amacı Türkiyeli olup New York’da yaşayan ve finans sektöründe çalışan profesyonelleri biraraya getirmek ve böylece katılımcıların, kendi aralarında bir dayanışma ilişkisi kurmalarına olanak sağlamak. Yani insanlar buraya gelip yeni insanlarla tanışiyor ve kendilerine bir çevre ediniyorlar. Ne güzel değil mi.

    Bu tür partiler burada çok yaygın, adına da “networking events” deniyor. Örneğin doktorlar, mühendisler, feministler, gayler kendi aralarında bu tür partiler düzenleyip bir “community” yani bir topluluk yaratmaya ve bu topluluğun bir parçası olmaya çalışıyorlar. Bir Hedge Fund şirketinde çalışan arkadaşım Etienne, bu tür partilerin müptelesi. Bu yolla, hiç de azımsanmayacak sayıda cok iyi arkladaşlar edindi. Güney Afrika asıllı bir beyaz adam olan Etienne, özellikle 1983 den beri faaliyet gösteren The New York Bankers Group etkinliklerini hiç kaçırmıyor. Bu grupta finans sektöründe çalışan gay kadın ve erkekler yer alıyor.

    Belirtmekte fayda var. Bu tür partileri düzenleyenler 10 dolar, 20 dolar bazen daha da fazla giriş parası alırlar ve bundan elde edilen parayı da bir sonraki organizayon ya da bir hayır işi için harcarlar. Ancak Gilda, tümüyle kendi bireysel emeğini koyarak düzenlediği partilerden giriş parası almıyor.

    Dönelim Türkiye asıllı finansçıların bir araya geldiği event’e... Kimse kendini benden koruyamaz . Oradaki insanların bütün soğukluğuna rağmen, gözüme kestirdiğim, aklıma yatan herkesle tanıştım. Ancak onlarla tanıştıktan sonra gördüm ki bu insanlar aslında hiç de burnu kalkık, kedini beğenmiş tipler değillermiş. İçerinden çok tatlı insanlar var. Yaptıkları iş konusundaki bilgi ve tecrübelerine ise diyecek yok. Peki kardesim neden kendilerini başkaları için yaklaşması zor insanlar haline getiriyorlar? Sakın bu karşı taraftan gelebilecek riskli bir takım davranışlar için baştan insa edilmiş bir çeşit kendini koruma kalkani ya da kendini kapatma yöntemi olmasın. Acaba bu insanlar da baskalarına karşı genel bir güvensizlik mi var.

    Çok uzatmaya gerek yok. Bunun sebebi Amerikaliların “personel insecurity” dedikleri şey. Türkçedeki karşılığı tam nedir ben de bilmiyorum. Ne zamanki üniversitelerin psikoloji departmanlarında çalışan üşengeç biliminsanları bu konularda yazıp çizer, o zaman biz de öğreniriz. Ama şöyle izah edebilirim. Kendine güvensizlikle, kendini güvende hissetmeme, başkalarına güvensizlik ile narsizm ve aşağılık kompleksinin kombinasyonundan oluşan bir tür psikolojik durum. Biliyorum , çok anlaşılır bir tanım olmadı. Fakat hiç acele etmeyin, birazdan her şey daha anlaşılır hale gelecek.

    Türkiye’yi en son ziyaretimde, Songül ablamın Ankara daki evindeyiz. Serdar Ortaç’ın da konuk olduğu bir TV programını izliyoruz. Ortaç’ı izlerken o kadar gerildim ki evdekilerden kanalı değiştirmelerini rica ettim. Çünkü Serdar Ortaç inanılmaz derecede gergin duruyordu, belli ki o an bulunduğu ortamda hiç rahat değildi. Halbuki programa katılan diğer konuklar gayet eglenceli, nazik ve hoş insanlardı. Yani onlardan kaynaklanan hiç bir sorun yoktu. Sorun Ortac’ın kendisinden kaynaklanıyordu.

    Serdar Ortaç yüksek voltaj verilmiş bir ampulu anımsatmıştı bana, sanki her an pat diye patlayacakmış gibi… Bu nedenle adama bakamadım. Çok yoğun ve ters bir enerji yayıyordu. Stüdyodaki koltuğunda oturuyordu oturmasına ama sanki her an oradan çekip gitmek istiyormuş gibi bir hali vardı. Beden dili ise tıpkı acemi bir hırsızın bir mağazadan bir eşyayı çalma anındaki beden dili gibi işliyordu. Hadi hırsız yakalanmaktan korkar da gergindir, peki Serdar Ortac a ne oluyordu? Ne bu gerginlik bu celal.

    Söyleyeyim o da yakalanmaktan korkuyor. Tipik bir insecure vakası yani.

    İnsecure insanların yaşadığı çok temel bir korku var: Karşı tarafın onlardaki bir şeyi keşfetme korkusu. Herkes kendinde başka bir şeyin keşfedilmesinden korkuyor. Kimi aptal olduğuna inanir ve bunun keşfinden korkar, kimi gizli escinseldir ve durumuncakilmasindan çekinir, kimi aslında bilgisizdir ve gercegin aciga çıkmasından endişe eder, kimi dış görünüşüyle sorunludur ve bu konuda ona birinin bir şey demesinden tedirgin olur, kiminin cinsellikle ilgili bir sorunu vardır ve bunun öğrenilmesinden huylanır, kiminin ailesiyle özel sorunları vardır ve birinin bunları onun yüzüne vurabileceği endişesini yaşar, kiminde ise hiç bir şey yoktur ve buna rağmen başkası tarafından suçlanma korkusu yaşar.

    Dolayısıyla bu tür insanlar her an bir saldıraya uğrayacakları paranoyasıyla, her zaman tetikte beklerler, bu nedenle gergindirler. Kimileri bu korkuyu kendiyle barisarak yenmek yerine, biraz bilerek ya da bilmeyerek yanlış bir taktiğe basvurur. Yeni tanıştıkları insanlarla muhatab olmayaya özen gösterirler, onlarla aralarına görünmeyen bir duvar inşa ederler.

    Zaten bu nedenle toplumda, “Ne bakıyon ulen bişiy mi var” başlıklı pek çok tartışma yaşanır. Bu tartışmalar kanlı kavgalara dönüsebildiği gibi ölümle de sonuçlanabilir.

    İnsecure insanların sayısının bu toplumda bu denli yüksek olmasının da bir nedeni olmalı öyle değil mi. Politik ve ekonomik olarak istikrarsiz ülkeler, bu tür vakalarin yetişmesi için inanılmaz bereketli bir toprak. Çünkü bu toplumda hiç bir şeyi tahmin edemezsiniz. Kimden ne zarar geleceği belli değil. Polis sizi kolunuzdan tutup karakola götürür ve orada neden onca dayak yediğinizi öğrenemezsiniz bile, sokakta yürürken asabı bozuk iki delikanlının keyfi saldirısına uğrayabilirisiniz, yarın öbürgün çalıştığınız şirket batar ve işinizi kaybedip ele güne muhtaç hale düşebilirisiniz. Kuralına uygun araç kullanırken kuralına uymayan bir kamyoncunun üzerinize çıkması sonucu hayatınızı kaybedebilirsiniz, sırf patronunuzun kişisel takıntıları nedeniyle işinizden hiç nedensiz kovulabilirisiniz.

  2. #2
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    2

    Standart Hıdır Gevis den çok yetkin bir analiz

    Bir psikolog olarak sayın Hıdır Geviş in Taraf gazetesindeki yazılarını ben de ilgiyle takib ediyorum. Kendisi psikolojik sorunları toplumsal ekonomik ve siyasi boyutlarıyla irdeleyip ortaya koyabilen çok yetenekli bir yazar. Medyada Türk insanının yaşadığı sorunları bu kalitede ve bu yeterlilikte
    ele alan yazarlarımıza ihtiyaç var.
    Yazarın bahsettiği insecurity problemi ne yazık ki Türkiye de yeterince ele alıp tartışılmayan bir konu. Ancak insecurity özellikle Türk toplumunda çok yaygın olan bir bozukluk.

  3. #3
    mavigece
    Guest

    Standart

    selam eladest...hoşgeldin... güzel paylaşımın için teşekkürler...

Benzer Konular

  1. Kişilik çatışması!
    By Muhsiin in forum Sosyal ve Özel Fobi
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 24-09-2011, 04:27 AM
  2. Kişilik bölünmesi (çoklu kişilik)
    By Selina in forum Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 01-09-2011, 03:16 AM
  3. Kişilik bölünmesi
    By aequitas in forum Bipolar Bozukluk ( Manik Depresif - İki uçlu duygu durumu bozukluğu )
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-09-2011, 03:16 AM
  4. Kişilik ve kimlik nedir?
    By 9 ŞUBAT in forum Antisosyal Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 28-04-2009, 04:27 AM
  5. Kişilik..
    By g1z4y in forum Psikoloji Doküman Paylaşımı
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 31-08-2008, 05:58 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •